Amerika'da İç Terörizm Tehlikeleri Konusunda Uyarı
11 Eylül 2001 saldırılarının ardından Amerika dünyada kendini terör ile mücadele bayraktarı sayıp bu alanda dünyanın farklı noktalarında birçok girişimde bulunsa da ancak Amerika içinde silahlı saldırıların artması, bu ülkede iç terörizm hususunda ciddi uyarıların yapılmasına yol açmıştır.
Bu doğrultuda Amerika'nın New York kentinin Kuzeyinde Yahudi bir hahamın evine yapılan Cumartesi akşamki saldırıda en az 5 kişi yaralandı. Bunun ardından ise Amerika üst düzey makamları iç terörizm hususunda uyarılarda bulundu. Bu çerçevede New York valisi Andrew Cuomo 29 Aralık Pazar günü, Yahudi hahamlar toplanmalarına yönelik yapılan bıçaklı saldırıyı terör eylemi olarak niteledi.
Andrew Cuomo şöyle bir açıklamada bulundu: "Bu saldırıların failleri, bu girişimleri ile, ülkede korku ve paniği kurumsallaştırmaya çalışan iç teröristlerdir. "
Burada dikkat çekici nokta Amerika başkanı Donald Trump'ın bu olayın ardından Twitter'da paylaştığı mesajda, Amerika'da terörizmin artmasına değinmesi yerine bu olayı sırf Yahudi düşmanlığı ve anti-semitik faaliyetler çerçevesinde değerlendirdi. Halbuki son yıllarda Amerika'da İslamofobik ve Müslümanlara karşı faaliyetler ve saldırılar da artış göstermiştir.
Amerika federal polisi-FBİ tarafından terör olayları ve eylemleri kategorisinde sıraladığı ölümcül hadiseler, Amerika'da iç terörizmin artması hususundaki uyarıların artmasına neden olmuştur. Bunun bir örneği de 2019 Ağustos başlarında Amerika ulusal güvenlik konseyi'ndeki terörizm ile mücadele eski üst düzey makamlarından 6'ısının Amerika'da silahlı şiddet ile ilgili bir bildiri yayımlayarak, bunu iç terörizm olarak adlandırmaları ve hükümetin bu tür olaylara ciddi şekilde tepki göstermesini istemeleri idi.
Bu makamlar açısından iç terörizm ile mücadele, küresel terörizm ile mücadele gibi büyük bir öneme sahip olup 2018 terörizm ile mücadele stratejik belgesinde yer alan stratejik tavsiyeler uygulanmalıdır. Bu 6 makam yayımladığı bildiride radikalizmin önlenmesi ve her türlü hedefli şiddet ile mücadele için federal hükümet ve yerli programlara kaynakların ayrılmasını istediler.
Aslında Amerika'daki iç terörizminin kökleri on yıllar öncesine kadar uzanmaktadır. Geçmişte de kimi protestocu gruplar ve kişiler büyük terör eylemlerine imza atmışlardır. Bunların en büyük örneklerinden biri de 1995 yılında Oklahama City'deki federal binanın patlatılmasına değinmek mümkün. Bu olayın failleri federal hükümetin siyasetlerine ve girişimlerine karşı olan Amerika içindeki milis gruplardı. Gerçekte Amerika'daki iç terörizmin bileşenlerinden biri de muhafazakar ve sağcı düşüncelere ve görüşlere sahip milis gruplardır. Bu kişiler ve gruplar eyalet hükümetleri yetkilerinin taraftarı, federal hükümetin siyasetlerinin karşıtıdırlar. Böylece Amerika'daki ırkçı gruplar, etnik ve dini azınlıklara karşı gruplar, göçmenlere karşı radikal sağcı düşüncelere sahip olanlar ve beyazları üstün görenler bu karşıt gruplardandırlar.
Bu çerçevede 3 Ağustos 2019 El Paso'daki Latinoları katliam eden beyaz saldırgan Patrick Crusius açıkça göçmenlere karşıtı görüşlere sahip olup Donald Trump'ın göçmen karşıtı siyasetlerinin destekçisi idi.
Raporlara ve istatistiklere baktığımızda da Amerika'da göçmenlere, dini ve etnik azınlıklara karşı saldırıların arttığını gösteriyor. Bunun nedeni de Amerika medyasında etnik ve dini azınlıklara karşı yürütülen propaganda ve de ırkçılığın Trump tarafından körüklenmesi olduğu söylenebilir.
Amerikan siyasetçi Pete Buttigieg şöyle bir açıklamada bulunmuştur:" Amerika, Donald Trump tarafından teşvik edilen milliyetçi, ırkçı, beyaz teröristlerinin saldırısına maruz kalmıştır. "
Tartışmalara yol açan Amerikan başkanının izinsiz göçmenlere ve de Amerika'daki dini, etkin azınlıklara özellikle de Latinolar ve Müslümanlara yönelik sert sözleri ve tutumları bu terörün esin kaynağı olduğu söylenmelidir.