Avrupa'da İslamofobi ve Irkçılığın artması
Avrupa ülkelerinde ırkçı saldırıların artması bu ülke yetkililerinin en önemli kaygılarını oluşturmakta. Bu bağlamda Almanya Başbakanı Angela Merkel bu ülkede ırkçı ve nefret saçan girişimleri kınarken ırkçılığı zehir olarak niteleyip " Irkçılık zehri şimdi Almanya toplumunda bulunuyor ve ülke içinde bir çok cinayetlerin baş müsebbibidir" dedi.
20 Şubat Perşembe günü Merkel'in bu açıklamaları Frankfurt kentinin yakınlarında bulunan Hasen eyaletinin Hanau bölgesinde bir kahvehaneye düzenlenen silahlı saldırı olayından bir gün sonra gerçekleşti. Bu hadisede 8 kişi ölürken bir kaçı da yaralandı. Almanya'nın yargı sistemi ise bu cinayeti işleyen kişinin ırkçı saikleri üzerinden böyle bir saldırıda bulunduğunu bildirdi.
İslamofobi isimli şom fenomenin yayılması özellikle ABD'de Donld Trum'ın başkanlığa seçilmesinden sonra şiddetlendiği tesbit edilmiştir. Öyle ki Trump işe başlar başlamaz 6 müslüman ülkeden Amerika'ya seyahatları yasakladı, ayrıca bir çok konuşmasında doğrudan müslümanları hedef gösterdi. İşte bu tutum Avrupa'da da aşırı ve sağ kesimler tarafından izleniyor. Avrupa'da bir çok sağcı partiler ve kişiler müslümanlara hitap ederek İslam peygamberine karşı ihanette bulunma , Kuran-ı Kerim'e hakaret etme ve müslümanları terörist adlandırma gibi islam karşıtı girişimlere başvurarak yaşam koşullarını müslümanlar için zorlaştırıyor. Öldürmek için yapılan silahlı saldırılar, islam karşıtları ve sağcı hareketler tarafından ortaya çıkan bir başka girişimdir.
Siyasi meseleler uzmanı Osman Demuhi Amerika'yı müslümanlara karşı olumsuz bakışın şekillenmesinde ve istikrarsızlığın baş müsebbibi olarak tanıtıyor ve şöyle diyor: şom islamofobi fenomeninin yayılması siyasi ve ekonomik hedeflere varmak için defalarca ABD ve Batılı devletler tarafından kullanılan bir strateji olmuştur."
Son aylarda Avrupa ülkelerinde aşırı sağcı hareketlerin büyümesi ve islamofobinin yayılması , özellikle Fransa, Almanya ve Britanya'da müslümanlara ve diğer etnik azınlıklara karşı saldırıların artmasına neden olmuştur. Son yeni verilere göre aşırı sağcı kesimlerin silaha ulaşımı ve şiddet içerikli eylemleri gerçekleştirmeleri özellikle Almanya'da artış gösteriyor. Almanya göçmen kabul eden bir ülke olduğundan ve son yıllarda Angela Merkel'in "açık kapı" politikası kapsamında milyonlarca mülteciyi karşıladığı için, Alman içişleri bakanı için sayıları giderek artmakla birlikte, bu ırkçı saldırılar ciddi bir endişe haline gelmiştir. Ayrıca aşırı sağ gruplar tarafından bulunan silahlar endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
Bu durum bazı Avrupalı yetkilileri aşırı sağcı grupların, özellikle Müslümanlara ve göçmenlere karşı şiddet eylemlerini uyarmaya yönlendirdi. Bu doğrultuda BM genel sekreteri de İslamofobik eylemlerin sonuçlarına tepki gösterdi ve durdurulması çağrısında bulundu.
BM genel sekreteri Antonio Guterres dünyada İslamofobinin büyümesine ilişkin kendi kaygılarını dile getirerek onu tahammül edilemez bir fenomen olarak tanıttı ve popülist politikacılar ve aşırı sağcı gruplar tarafından sığınmacılara ve göçmenlere yönelik saldırılara atıfta bulunarak, "İslamofobiyle güçlü bir şekilde savaşmalıyız" dedi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İslamofobiyi kınayan ve Avrupa vatandaşları için eşit haklara vurgu yapan ayrı ve kısa vadeli açıklamalar yapmış olsalar da, ABD tarafından desteklenen sağcı ve popülist akımlar ortaya çıkıyor ve bazıları, Avrupa'daki Müslümanlar, göçmenler ve etnik azınlıklar için ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ediyor.