Brüksel ile Ankara'nın Karşı Karşıya Gelmesi
(last modified Wed, 11 Mar 2020 05:11:09 GMT )
Mart 11, 2020 07:11 Europe/Istanbul
  • AB-Türkiye
    AB-Türkiye

Türkiye Avrupa'yı İdlib'deki askeri operasyona katılmaya mecbur bırakmak doğrultusunda yaklaşık iki haftadır Avrupa'ya giden sınırlarını mültecilere açık bırakmıştır. Bu husus ise Brüksel'in ciddi tepkilerine yol açmış ve Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki mülteciler başlığı altındaki gerilimlerine yeni boyut kazandırmıştır.

Bu doğrultuda  mülteciler kozunu kullanarak taviz verdirmek amacı ile 9 Mart Pazartesi günü Brüksel'e Avrupa Birliği merkez binasına  giden Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan  beklentilerinin tersine Avrupa Birliğinin taleplerine karşı çıkması ile karşılaştı ve öfkeli bir şekilde Avrupa Komisyonu başkanı Ursula Von Der Leyen ve  Avrupa Konseyi başkanı Charle Michell ile ortak toplantısını terk etti. 

 Bu toplantı ise  Türkiye'den Yunanistan sınırlarına akın eden mülteciler konusunda düzenlendi. Bu toplantı 1 saat 40 dakikanın ardından  Erdoğan'ın  Avrupa'nın mültecilerin düzenli olarak yönetilmesi için gereken paranın ayrılmaması yüzünden öfkelenip toplantıyı terk etmesi ile yarım kaldı. Recep Tayyip Erdoğan  Avrupa'nın 6 milyar Euro'luk mali desteğin tekrar ödenmesini istiyordu ancak Avrupa makamları bunu kabul etmedi.   

Avrupa Birliği Komisyonu başkanı Ursula Von Der Leyen ise   bu toplantının ardından basın toplantısında şöyle dedi: "  2016 yılında  mültecilerin Türkiye'den Avrupa'ya geçmemesi hususunda imzaladığımız anlaşmanın anlamı ve kavramı üzerine ayrıca maddeleri konusunda Türkiye ile ihtilaflar yaşıyoruz. "

Von der Leyen ayrıca  Ankara'nın Avrupa Birliği ile Avrupa'nın istediği gibi davranmayı kabul ettiği takdirde Brüksel'in Türkiye'nin taleplerine cevap vereceklerini söyledi. 

Türkiye Cumhurbaşkanı,  Türkiye ve Suriye arasında siyasi ve askeri  gerilimlerin artmasının ardından Avrupa Birliğine baskı uygulamak adına  bu ülkenin artık Avrupa'ya göçü önleyemeyeceğini bildirip sınırlarını Avrupa'ya doğru açtı.  Bunun ardından ise mülteci ve göçmen dalgaları bu sınır kapılarına akın etmeye başladı.     Avrupa Birliği ise bu girişimin ardından Türkiye'den 2016  anlaşmasına bağlı kalmasını istedi. Bu anlaşmada    Türkiye'den  mültecileri Avrupa Birliğinden alacak paralar karşısında tutması istenmiştir.  Erdoğan ise Avrupa Birliğini bu anlaşmadaki taahhütlerine bağlı kalmadığını öne sürüyor.  Bu çerçevede Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Pazartesi günü NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşmesinde Türkiye'nin bir an önce gecikmeden NATO üyelerinin desteklerinden yararlanmasını istedi. Erdoğan ise Yunanistan hükümetinin Türkiye'ye yönelik eleştiri içerikli tutumlarına tepki gösterdi ve Yunanistan'ın komşusu ve ortağı Türkiye'yi yasa dışı göçlerden sorumlu görmesini mantık dışı ve yanlış olduğunu söyledi. 

Brüksel ise  Recep Tayyip Erdoğan'ı mülteciler konusunda istişare yapmak üzere ve 2015 2016 krizlerinin tekrar yaşanmaması için toplantıya davet ettiler.   Bilindiği üzere o yıllarda 1 milyonu aşkın mülteci Türkiye topraklarından Yunanistan ve Balkan havzası ülkeleri vasıtası ile  Avrupa Birliği özellikle de Almanya'ya akın etmiş ve bu kıtada ciddi toplumsal ve siyasi krizlere neden olmuşlardı. 

O dönemde Avrupa Birliği bu kriz ile nasıl baş edeceği konusunda derin ihtilaflar yaşadı. Kimi ülkeler özellikle de orta, doğu Avrupa ülkeleri onlar için belirlenen mülteci kotalarını bile kabul etmediler.  Aynı zamanda milyonlarca mültecinin gelmesi ile Avrupa Birliğinin refah ve güvenlik düzenlerindeki masraflar da ciddi derecede arttı.   Mülteciler krizi  bir yandan da mülteci ve göçmen karşıtı radikal sağcı grupların Avrupa'da şahlanmasına yol açtı.  Şimdi de Brüksel  geçmişteki tecrübelerinden yola çıkarak bunun tekrarlanmasını önlemek istiyor.  Ankara ise Avrupa Birliğinin taleplerine uyması takdirde önemli kazanımlar elde edecektir. Buna rağmen Türkiye Cumhurbaşkanının Avrupa Birliğinden istekleri maksimum talepler olduğu sanılmaktadır. Zaten Brüksel de bunları kabul etmeyeceği söylenebilr. Böylece mülteciler krizinin git gide büyüyeceği söylenmelidir.