İtalya Makamlarından Avrupa'nın Dağılması Konusunda Uyarı
Avrupa'da Koronavirüsün yayılması ve bu krize karşı çok yönlü ve organizeli bir sistem çerçevesinde hareket edilmemesi Avrupa Birliği ve ülkülerinin geleceğini tehlikeye düşürmüştür. İtalya içişleri ve uluslararası işbirlikleri bakanı Luigi Di Maio bu ülkede koronavirüsün yayılmasına ve AB'nin bu kriz ile mücadele şekline değinerek bu birliğe İtalya'nın düşmesi halinde herkesin de düşeceği hususunda uyarıda bulundu.
Avrupa Birliği onyıllardır çok taraflılık ve ortak Avrupa çıkarları doğrultusunda hareket etme sloganları ile bütünleşik bir kimlik tanımlamaya çalışıp uluslararası arenalarda küresel güç odaklarından biri olarak gövde gösterisinde bulunmaya çalışmıştır. Son yıllarda ise bu birlik Britanya'nın bu birlikten çıkma isteği ve pratikte bu ülkenin Ocak 2020'de AB'den çıkması ile ciddi krizler ve çatlaklar ile karşılaşmıştır. Öyle ki İtalya gibi ülkeler ve diğer Avrupalı aşırı sağcı hareketler de AB'den çıkma meselesine odaklanmış ve gelecekte bu yönde hareket etmek için planlar yapmışlardır. Tabii bu birlikten çıkmanın sert kuralları ve Avrupa Birliğinin avantajlarından yararlanmaya devam edilmesi hususu bu ülkeler ve hareketlerin pratik adımlar atmasını engellemiştir. Son aylarda ise koronavirüsün yayılması ile özellikle de Avrupa Birliğinin zayıf ülkeleri sayılan İtalya ve İspanya'nın bu kıtada koronavirüs odağına dönüşmesi ile Avrupa makamlarının bu husustaki yardımlaşmadan uzak tavırları ciddi eleştirilere neden olmuştur.
Fransa ve Almanya ise İtalya ve İspanya'da koronavirüsün patlak verdiği ilk dönemlerde tıbbi ve sağlık malzemeleri ve cihazlarının ihracatını yasaklamış ve sınırlarını kapatmışlardı. Fransa ve Almanya makamları bu iki ülkenin yardım taleplerine de ayak uydurmamışlardı. Sonuçta ise Rusya ve Çin İtalya ve İspanya'ya tıbbi malzeme ve cihazlardan oluşan yardım kargoları göndermişlerdi. Bu performans ise İtalya ve İspanya makamlarının eleştirilerine neden oldu. Koronavirüs krizinin devam etmesi ve sonuçta fabrikalar ve üretim merkezlerinin kapatılması ve neticede ekonomik durgunluk ve işsizliğin artması ile Avrupa makamları arasındaki ihtilaflar da iyice doruğa ulaştı.
Öyle ki koronavirüs ile mücadelede 500 milyar Euro'luk acil yardım paketinin onaylanması konusunda da bu ihtilaflar bir kez daha belirdi. Hollanda makamları bu yardımların verilmesini ekonomik kemer sıkma politikalarının uygulanmasına şartlandırılmasını istese de ancak Fransa ve Almanya'nın ısrarı ile bu paketler olduğu şekilde onaylandı.
Hollanda Hazine bakanlığı ise şöyle bir açıklamada bulundu:" Hollanda Euro tahvillerine karşı çıkmakta ve bu karşı çıkmaya da devam edecektir. " Buna rağmen bu yardım paketinin onaylanması ve bu bütçenin ayrılması da İtalya tarafından yeterli görülmemiştir. Bu çerçevede İtalyan makamlar bu bütçenin yetersiz olduğunu, adil olmadığını belirttiler.
İspanya hükümet sözcüsü Maria Jesus Montero ise bu hususta uyarıda bulunup şöyle bir açıklamada bulundu:" Avrupa Birliği koronavirüse karşı kolektif ve uygun bir tepki gösteremezse bu birliğe güven azalacaktır."
Avrupa Birliğindeki ihtilafların artması ise sağcı hareketlerin faaliyetlerini artmasına ve ayrılıkçı sloganlar atmasına neden olmuştur. Bu hareketler AB makamları tarafından Avrupa birliği ve beraberliği için potansiyel tehditler sayılmaktadırlar. Şimdi de mevcut gerilim dolu ortam bu grupların daha da aktifleşmesine neden olmuştur. Özellikle de Almanya gibi ülkelerde seçimlerin yakın olması bu durumu daha da tetiklemiştir.
Bu çerçevede Almanya şansölyesi Angela Merkel şöyle bir açıklamada bulundu:" Aşırı sağcı hareketi sorununu çözmenin yollarından biri de yakınlaşma ve işbirliğidir. "
Şimdi de AB'nin zor bir sınavdan geçtiği söylenmelidir. Koronavirüs AB'nde yakınlaşma ve çok taraflılık siyasetinin sınanması için büyük bir sınava dönüşmüştür. Bu sınav ise AB'nin geleceğini belirleyecektir. İtalya dışişleri bakanının de değindiği gibi gelecek 30 yılın kaderi söz konusu olabilir. Görünen o ki Avrupalı makamlar bu sıralarda AB'nin bekası konusunda karar vermelidiler.