Pakistan'ın Bölgede Nükleer Rekabete Karşı Çıkması
Pakistan dışişleri bakanlığı son bir açıklamada, "İslamabad'ın bölgede nükleer rekabete karşı olduğunu" belirtti.
Pakistan dışişleri bakanı Şah Mahmut Kureyşi Pakistan'ın nükleer denemelerinin ikinci yıldönümünde İslamabad'ın geliştirmekte olduğu nükleer güçten hedefinin caydırıcılık ve ulusal güvenliğinin garanti altına alınması olduğunu kaydederek aynı zamanda İslamabad'ın bölgede her türlü konvansiyonel ve nükleer silahlanma rekabetine karşı olduğunu söyledi.
Pakistan dışişleri bakanı Kureyşi, Pakistan'ın bölgede barış hamisi olduğunu belirterek Pakistan'ın nükleer bir ülke olarak sorumluluk duygusu içinde toleranslı davranmaya devam edeceğini söyledi.
Pakistan 28 Mayıs 1998'de Hindistan nükleer denemelerine karşılık, birkaç nükleer deneme gerçekleştirmişti.
Bilindiği üzere Pakistan ve Hindistan'ın her ikisi, nükleer başlıklara sahiptirler. Bu iki ülke nükleer silahların geliştirilmesi ve yayılmasını önlemek anlaşması NPT'yi de imzalamamıştır.
Pakistan dışişleri bakanı Kureyşi'nin nükleer rekabete karşı yaptığı açıklamaları Amerika'nın Batı Asya bölgesindeki yıkıcı siyasetlerine tepki olarak değerlendirilebilir. Beyaz Saray bu siyasetleri ile bölgede ülkeler arasında nükleer ve silahlanma rekabetini de tırmandırıyor.
Güney Asya'da en önemli nükleer ve silahlanma rekabeti de Hindistan ve Pakistan arasında görülmektedir. Son 20 yılda bu rekabeti, bir çok mesele etkilemiştir.
Hindistan ve Pakistan'ın siyasi ve toprak ihtilafları, 1947 yılında her iki ülkenin bağımsızlaşması ile başlayan süreçte, iki ülkeyi son yarım asırda üç kez savaşa sürüklemiştir. Bu yüzden İslamabad ve Yeni Delhi de tüm bu yıllarda kendi stratejik ve caydırıcılık kapasitelerini arttırmak için nükleer bilim ve teknolojiyi geliştirmeye ve askeri alanlara odaklanmaya yöneldi.
Nükleer başlık taşıyan füzelerin denenmesi Hindistan ve Pakistan'ın her yıl gündemlerinde olan bir olaydı. İki ülke de karşı tarafın kapasitelerini sorgulamak ve aşağılamak bağlamında çalışmalar yürütmektedir. Her iki ülke kısır bir döngü içinde silahlanma rekabetine girmiş ve mali ve ekonomik kaynaklarının büyük bir bölümünün de askeri nükleer alanlarda heba olmasına yol açmıştır.
"Küresel Barış İçin Carengie Vakfı" ise yaşanan bu süreçle ilgili değerlendirmede "Pakistan, nükleer rakibi Hindistan'dan korkması nedeni ile hızlı bir şekilde nükleer kapasitelerini arttırmaktadır." Gibi bir açıklamada bulundu.
Karşılıklı caydırıcılık kapasitesi oluşturan Yeni Delhi ve İslamabad arasındaki nükleer rekabet ise geçen yılda Hindistan başbakanı Narendra Modi'nin seçim rekabetleri çerçevesinde Pakistan'ı nükleer saldırı ile tehdit etmesine neden olmuştur.
Hindistan ve Pakistan'da son on yılı aşkın sürede iki ülke arasındaki nükleer rekabeti körükleyen iç etkenlerin yanı sıra Amerika'nın Yeni Delhi ve İslamabad arasındaki ihtilafların artması bağlamında tefrika oluşturan siyasetleri de büyük oranda etkili olmuştur. Tabi k bu konu, Pakistan ve Hindistan arasındaki nükleer rekabeti de kızıştırmıştır.
Beyaz Saray'ın Pakistan ve Hindistan arasındaki nükleer rekabeti ve tüm alanlardaki gerilimleri arttırma yönündeki yıkıcı siyasetleri sürmektedir. Bu çerçevede Amerika dış siyaset bağlamında 2007 yılında Yeni Delhi ile stratejik nükleer anlaşmalar imzalamakla pratikte Yeni Delhi'yi İslamabad'a tercih ettiğini göstermiş oldu. Bu durum ise Hindistan ve Amerika'yı, askeri alanda da bir birine daha da yaklaştırmış oldu. Bu durumun Pakistan ve Hindistan arasındaki gerginliği daha da yoğunlaştırdığını unutmamak gerekir./