BMT'ndan Amerika'ya Yapısal Irkçılık Uyarısı
Siyahilere karşı etnik ayrımcılık ve geniş çaplı şiddet her daim Amerika toplumunun en bariz özelliklerinden olmuştur. Siyahilerin kendi haklarını alması için verdikleri büyük mücadelelere rağmen onlar bu kez de Amerika yargı erki desteğini de arkasına alan polis ve emniyet güçlerinin şiddetli davranışları ve ayrımcı tavırlarına maruz kalmışlardır.
Bu mesele ise BMT'nın tepkisine yol açtı. Özellikle de Minneapolis eyaletinde siyahi vatandaş George Floyd'un 25 Mayıs'ta beyaz polis tarafından öldürülmesi küresel alanda ciddi soru işaretlerine yol açtı.
Bu çerçevede BMT ırk ayrımcılığı ortadan kaldırma komitesi Cuma günü Amerika hükümetinden güvenlik sisteminden yapısal ırkçılık ve ayrımcılığı silmesi için acil değişikliklere gitmesini istedi. Bu komite yayımladığı bildirisinde Amerika hükümeti ve yerli makamlarından etnik eşitsizlik veya polis ve adli ve yargı erkinde ve süreçlerinde ırkçı saikli cinayetlerde acil değişiklik ve uygun girişimlerde bulunmasını talep etti.
Amerika başkanı Donald Trump ise Perşembe günü yürütme kurumlarını " mevcut standart uygulamalara" götürecek başkanlık emrinin sona yaklaştığını belirtti.
Daha önce ise BMT İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michel Bachelet ise Amerika'daki ırkçılığı yapısal olarak değerlendirmiş ve bu durumu kınamıştı. Bachelet şöyle bir açıklamada bulunmuştu:" Silahsız siyahi Amerikalıların öldürülmesini isteyen sesler duyulmalıdır. Polisin şiddetinin sonlanmasını isteyen sesler duyulmalı. Ayrıca Amerika toplumunu heba eden kurumsallaşmış ve yapısallaşmış ırkçılığın sonlanmasını isteyen sesler de duyulmalıdır. "
BMT'nın Amerika'nın siyahilerinin insanlık dışı ve anormal durumlarına yönelik eleştirileri ve dünyada kendini insan hakları alanında öncü zanneden ülkeye bu duruma son vermesini istemesi Amerika toplumunda acı bir gerçeğin perdelerini aralamaktadır. Gerçekte Amerika toplumunda siyahilere karşı, etnik, eğitimsel, çalışma, toplumsal ayrımcılık ve sergilenen şiddet sıradan bir duruma dönüşmüştür.
Siyahiler Amerika'nın üç yüzyıllık tarihi boyunca hep kölecilik, suistimal, katliam ve orantısız şiddete maruz kalmışlardır. Siyahilerin medeni hareketlerinin 1950'lerde doruk yapması ile onların kimi haklarının karşılanması ve ayrımcılıkların bazılarının kaldırılmasına rağmen Amerika toplumundaki mevcut durum ırkçılığın farklı boyutlarda ve alanlarda devam ettiğini gösteriyor. Siyahilerin Amerika toplumundaki ekonomik, toplumsal durumu günden güne kötüye gitmektedir. Son yıllarda ise Amerika polisinin siyahilere karşı şiddeti orantısız şekilde arttırdığı görülmektedir. İstatistiklere baktığımızda ise Amerika polisinin sergilediği şiddetin asıl hedefinin renkli derililer özellikle de siyahiler olduğu görülmektedir. Bu gidişat ise arasıra Amerika'da patlak veren son kaosların da nedeni sayılabilir.
Donald Trump başkanlığı döneminde Amerika başkanlığının ırkçı yaklaşımından dolayı siyahilere karşı baskılar ve şiddet olayları da artmıştır. Fransız uzman Brengre Vinnot'un belirttiğine göre Amerika'da şiddet girişimleri Trump başkanlığı döneminde artmıştır. FBİ tarafından sunulan bilgiler ise Trump'ın işbaşına gelmesi ile azınlıklara karşı şiddet olayları ve nefret eylemlerinin de arttığını gösteriyor. Böylece açık ve nettir ki Trump'ın ırkçı yaklaşımı ve onun açık gizli bir şekilde aşırı sağcıları ve ırkçıları desteklemesinin Amerika'da son yıllarda siyahilere karşı şiddetin artmasında da eksen rol oynamıştır.
Şimdi de Trump Amerika polis ve emniyet yapısında reform yapacağını belirtmişse de hala kendisi bizzat polisin şiddetli eylemlerini desteklemektedir. Trump Fox News'a verdiği röportajda ise kimi zaman Polis memurlarının zanlıların boynuna basması gerektiğini söyledi. Trump'ın bu açıklaması ise gerçekte siyahilerin öldürülmesine verilen izin belgesidir. Trump kendisi de George Floyd'un durumundan haberdardı ve onun ne denli eli kolu bağlı olduğunu biliyordu. Ancak Amerikan polisi ırkçı başkanını aratmayan bir jestte bulunup " nefes alamıyorum" diye bağıran George Floyd'u acımasızca oracıkta öldürdü.