Amerika'nın İran'a Yönelik Girişiminden Geri Adım Atması
Amerika'nın Güvenlik Konseyinde İran'a yönelik silah yaptırımları kararını uzatma çabaları ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalmıştır. Şimdi de Trump hükümeti prestijini korumak ve bu alandaki başarılarını en aza indirmek için İran'a yönelik silah yaptırımları kararını daimileştirilmesi tutumundan geri adım attı.
Bu doğrultuda Amerika Güvenlik Konseyine İran'a yönelik silah yaptırımları kararını uzatmak için sunduğu taslakta revizyona gitmiş ve yeni versiyonu üyelere sunmuştur. Amerika bu taslakta yalın bir dille Güvenlik Konseyi üyelerinden İran'a yönelik silah yaptırımlarını Güvenlik Konseyinin uygun göreceği süreye kadar uzatmasını istiyor.
Bu taslakta ülkelerin İran'a silah satışını engellemek üzere üstlendikleri taahhütlere zorunlu sayılmamış ayrıca İran ürünlerini taşıyan gemilerin incelenmesi de keyfi bir konu olarak görülmüştür. Bu taslağa göre İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu gibi İranlı kurum ve kuruluşlar ve şahsiyetler yaptırımlara tabi tutulmayacak. Bu belgede Tahran'ın bölgesel siyasetlerine yönelik kimi temelsiz iddialar tekrarlanarak İran'a yönelik silah yaptırımlarının küresel güvenliğin ve barışın korunması doğrultusunda olduğu öne sürülmüştür.
Rusya ve Çin'in tutumlarından da yola çıkarak Amerika'nın yeni kararının bir sonuca varamayacağı söylenebilir. Buna ilaveten zaten Washington'un önerisinin Güvenlik Konseyinde Rusya ve Çin'in vetosunu gerektirecek çıtaya yani 9 oya ulaşması hususunda da ciddi tereddütler bulunmaktadır.
Görünen o ki Amerika bu iki daimi üye ve özel olarak da Avrupalı ülkeleri yanına almak için İran'a yönelik kararında revizyona gitmiştir. Bu arada Amerika kararının taslağının Güvenlik Konseyine üye Avrupalı ülkeler tarafından da destek görmemesi durumu daha bariz şekilde gözler önüne sermiştir.
Britanyalı muhabir Cathrina Menson'un söylediğine göre " Trump hükümeti İran'a karşı silah yaptırımları hususundaki taslağında anormal ve diplomasi dışında davranmıştır. Amerika'nın ortaklarının bile desteklemeyeceği karar önermiştir. "
Şimdiye kadar Trump hükümeti Güvenlik Konseyi üyelerin tam baskı yaparak Güvenlik Konseyini bir kriz ve çıkmaz eşiğine sürüklemiştir. Halbuki Amerika'nın kendisi de Güvenlik Konseyinin mevcut yapısından dolayı bu hususta başarısız olacağını biliyor.
Bloomberg haber sitesi ise Amerika'nın İran'a yönelik tehditlerinin düşünülmeyecek sonuçlara yol açacağını belirtmiştir. Bu habere göre bu baskılar Washington'un ortakları sayılan Almanya ve Fransa'yı Güvenlik Konseyinde Rusya ve Çin tarafında yer almaya zorlayacaktır. Bu da Amerika'nın tecride sürüklenmesi anlamına gelir. Bu süreç Amerika'nın öne sürdüğü taslağın Güvenlik Konseyinde oylamaya sunulması ile başlayacaktır.
Tabii Amerika'nın eski tutumundan geri adım atması Rusya ve Çin'in Güvenlik Konseyinin iki daimi üyesi olarak bu tutuma karşı çıkması açısından da değerlendirilebilir. Washington Avrupalıları bu alanda yanına alabilse de Moskova ve Pekin'i bu hususta yanına alamayacağını biliyor. Bu iki küresel güç açıkça Trump'ın İran'a yönelik silah yaptırımlarını uzatma çabalarını yasa dışı olarak telakki ediyor. Özellikle de Pekin ve Moskova Güvenlik Konseyinin 2231 sayılı kararının 18 Ekim 2020'de sonlanmasını istiyorlar. Buna ilaveten Amerika bu kararını onaylatırsa İran da bu konuda sert tepki gösterebilir. Bu da BERCAM nükleer anlaşmasının dağılmasına yol açabilir. Bu yüzden bu iki ülke de Amerika'nın önerdiği kararın onayının hiç şansı olmadığını düşünüyorlar.
Tabii Trump hükümeti Pekin ve Moskova'yı İran'a silah satmakla itham etmektedir. Amerika'nın BMT'ndaki elçisi Kelly Craft ise İran'a yönelik silah yaptırımlarının uzatılmasına vurgu yaparak şu açıklamada bulundu:" Rusya ve Çin yaptırımların kaldırılmasından kendi lehlerine yararlanmak istiyorlar. .. Onlar İran'a silah satma fırsatını kolluyorlar. "
Amerikalı yetkililer bu hususta ilginç konuşmalar yapıyor, sanki Washington'un Batı Asya bölgesinde özellikle de Fars Körfezi bölgesinde en büyük silah satıcısı olduğunu unutmuşlardır. Washington yıllık olarak milyarlarca dolar değerinde silahı Fars Körfezi çevre ülkeleri özellikle de Suudi Arabistan ve BAE'ne satmaktadır. Amerika İran'ın yıllarca silah yaptırımlarına maruz kaldığı sırada bölgede silahlanma yarışmasından kaygılı olduğundan söz ediyor. Aslında İran İslam Cumhuriyeti bu silah yaptırımlarından yararlanarak iç yeteneklerine dayanarak silah anlamında kendine yeter hale gelmiştir.