Pompeo'nun Çin'i Batı için Tehdit Gösterme Çabaları
Amerika'da Donald Trump iktidara geldikten sonra Çin'e karşı hep hasmane siyasetler izlemiştir. washington üst düzey makamları da tutumlarında benzer yaklaşımla Batı'ya, Çin'i hep bir tehdit olarak lanse etmişlerdir. Bu çerçevede Amerika dışişleri bakanı Mike Pompeo Çarşamba günü Çek Cumhuriyeti senatosunda yaptığı konuşmada, Çin'in Batı'ya yönelik tehditlerinin Sovyetler Birliğinin Soğuk Savaş dönemindeki tehditlerinden daha fazla olduğunu iddia etti.
Pompeo şöyle konuştu: "Olup bitenler 2'inci Soğuk Savaş değildir. Çin'in Komünist partisi karşısında direnmek sorunu çok daha zordur. Çin'in Komünist partisi farklı yollar bularak ekonomilerimize, siyasetlerimize ve toplumlarımıza sızmıştır. Ancak Sovyetler Birliği bunu hiçbir zaman yapamamıştı."
Pompeo'nun bu sözleri Çin'in son yıllarda sürekli olarak Avrupalılar ile ilişkilerini geliştirmek ve bu kıtada yatırım yapmak istemesine işaret etmektedir. Çin'in bu talepleri ise Avrupa Birliği tarafından olumlu karşılanırken Pekin de Avrupa ve özellikle Doğu Avrupa'da ikili ilişkilerini geliştirmek istiyor. Böylece Çin'in Avrupa'daki konumu da güçlenecektir. Çinli üst düzey makamlarının Avrupa ziyaretleri de bu doğrultuda değerlendirilmelidir.
Çin'in bu yöndeki yaklaşımlarından biri de Huawei telekomünikasyon şirketinin beşinci nesil internet şebekesini farklı Avrupa ülkelerinde geliştirmeye çalışmasıdır. Bu mesele Amerika için tehlike çanlarını çaldırınca Trump hükümeti de Çin'in Avrupa'daki nüfuzunu azaltmak istiyor.
Bu doğrultuda Washington Avrupa'ya baskı yaparak Çin ile ilişkilerini daha da gelişmesini istemediğini, bu sürecin devam etmesi halinde Avrupa'yı cezalandıracağı tehdidinde bulunuyor.
Gerçekte Pompeo'nun hedeflerinden biri de Avrupa ülkelerini uyarmak ve Çin ile ilişkilerini geliştirmemeye teşvik etmektir. halihazırda kimi Avrupalı ülkelerin bu tehdide karşı duyarlı olmadığını mevcuttaki durumun da olumlu olduğunu belirten Pompeo'nun sözleri Avrupa'da pek etkili olmamıştır. Sadece Britanya gibi ülkeler Washington'un baskıları yüzünden ve Amerika ile ilişkilerin bu ülke için daha faydalı olduğundan ötürü Çin ile işbirliklerini özellikle de beşinci nesil internet alanındaki anlaşmalarını durdurmuştur. Ancak Avrupa Birliği ve birçok Avrupa ülkesi hala Çin ile ilişkilerin devam ettirilmesine vurgu yapmıştır.
Avrupa Konseyi başkanı Charl Michel ise bu hususta şöyle diyor: "Avrupa Birliği ve Çin ilişkileri son yıllarda evrilmiş ve bizim ekonomik bağımlılığımız da artmıştır. Biz hep beraber iklimsel değişiklikler, sürdürülebilir gelişme ve koronavirüs ile mücadele yolunda hareket etmeliyiz."
Transatlantik ilişkilerinde günden güne çatlakların büyümesi ile şimdi de Avrupa Birliği Amerika ile ekonomik ve ticari ilişkileri için alternatif arayışına girdiği, bu doğrultuda ekonomik gücünden dolayı Çin'i uygun bir alternatif olarak görmeye başlamıştır.
Buna ilaveten Çin liderleri de "Bir Kuşak Bir Yol" projesi çerçevesinde Çin ve Avrupa arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler alanında büyük stratejiler belirlemiştir. Bu stratejilerin gerçekleşmesi halinde iki taraf arasındaki ilişkiler görülmemiş derecede gelişecektir.
Gerçekte Çin ve Avrupa ilişkilerinin güçlendirilmesi Amerika ile ilişkilerin zayıflaması demektir. Amerika'nın başlattığı psikolojik savaş da Çin ile Batı ülkeleri arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinden kaynaklanmaktadır.
Buna rağmen Trump hükümeti böyle bir süreci önlemek için siyasi ve diplomatik yollar ve yöntemlere baş vurduğu gibi sonunda yaptırımlara da baş vuracağı muhtemeldir. Rusya ulusal güvenlik konseyi sekreter vekili Aleksandr Vintiyekov'un söylediğine göre Washington kendi hedefleri ve çıkarlarını elde etmek için Avrupalıları susturmak ve etkisiz hale getirmek için hiç şüphe duymayacaktır."/