Amerika’nın yeni yaptırımları, Washington’un çaresizliği
Trump yönetimi İran’ı kendisinin illegal ve gayrı meşru isteklerine karşı teslime almak için maksimum baskı siyasetini izliyor ve Mayıs 2018’den itibaren Tahran’a karşı en yoğun yaptırımları uyguluyor. Fakat yaptırımların sonuçsuz olmasına rağmen hala bu siyaseti yoğunlaştırarak sürdürüyor.
Amerika hazine bakanlığı dün 3 kişi ve 11 firmayı İran petrokimya sanayisi ile bağlantılı oldukları bahanesi ile yaptırım listesine aldı. Bakanlığa bağlı yabancı varlıklar kontrol ofisi, 2020 Ocak’ta Amerika’nın kara listesine alınan Tirilyans petrokimya firmasına verdikleri destek nedeni ile 6 firmaya yaptırım kararı aldı. Amerika hazine bakanlığı yeni yaptırım firmalarının İran, BAE ve Çin’de bulunduklarını ve İran petrokimya ürünlerinin satışında ortak olduklarını duyurdu.
Amerika hazine bakanlığı ayrıca 5 firmayı da İran petrokimya ürünlerinin satın alınması, aktarılması veya pazarlamasında önemli mübadelelerde bulundukları için yaptırım listesine alındığını, yaptırım listesine alınan firmaların müdürlerinden 3’üne de yaptırım uygulandığını belirtti.
Görünüşe göre İran’a karşı yaptırım paketinin ilan edilmesi Trump yönetiminin İran’a baskıları yoğunlaştırma bağlamında BM Güvenlik Konseyi’ndeki başarısızlığına verdiği pasif tepkidir.
Amerika 18 Ekim 2020’de Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararı uyarınca sona erecek olan İran’a silah yaptırımını uzatmak için konseye başvurusu 11 üyenin çekimser ve 2 üyenin hayır oyu ile çıkmaza girdi. İkinci etapta Washington tuhaf bir iddia ile 2231 sayılı karara göre hala Bercam nükleer anlaşmanın bir üyesi olduğunu ileri sürerek, anlaşmanın temelden İran tarafından ihlal edildiği iddiası ile 30 gün içinde 20 Eylül tarihinden itibaren tetik mekanizmasının yürürlüğe girmesi ve Güvenlik Konseyi yaptırımlarının uygulanmasını istedi.
Fakat sadece Güvenlik Konseyi dönem başkanları olan Nijer ve Endonezya değil, Amerika ve Dominik cumhuriyeti dışında Güvenlik Konseyi’nin tüm daimi ve geçici üyeleri Trump hükümetinin bu isteği ve iddiasına açıkça karşı olduklarını ilan ettiler.
Böylece Amerika hali hazırda kendini daha önce tecrübe etmediği bir inzivada bulunca görünüşte mecburen İran’a tek yanlı yaptırımları arttırmaktan başka çaresi kalmamıştır. Washington son 2,5 yılda Tahran’a yaptırım uygulamak için elinden geleni yapmıştır fakat tüm yaptırımların da tamamen etkisiz olduğu açıkça ortada. Washington şimdiye kadar petrokimya sektörüne defalarca yaptırım uygulamıştır ve artık yaptırım uygulayacak başka bir şey geriye kalmamıştır.
Buna rağmen IMF gibi bir çok uluslararası kurum ve uzman, İran’ın direnişi nedeni ile Amerika’nın ekonomi yaptırımlarının etkisiz hale geldiğini belirtiyorlar. Nitekim Alman siyaset uzmanı Michael Loaders, “Amerika’nın İran’ı ekonomi açıdan dize getirmeye ve bir nebze de olsa bu ülkeyi kendi isteklerine teslim ettirmeye çalıştığını, fakat bunun gerçekleşmeyeceğini” söylüyor.
Aslında Amerika başkanı Trump, İran’a baskıları arttırmakla Tahran’ı teslim almaya ve böylece Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde bir koz elde etmeye çalışarak oylarını yükseltmeyi hedefliyor. Fakat Trump’ı eleştirenler onu İran’a karşı ektin ve belirli bir stratejiye sahip olmadığını, yersiz gerginlikler oluşturarak Amerika’yı müttefiklerinden ayırmakla suçluyorlar.
Nitekim Dempkrat senatör Chris Murphy şöyle diyor:
“Trump nükleer anlaşmayı yok etti ve İran’ı daha iyi ve yeni bir anlaşmaya mecbur etmek için uluslararası baskılardan yeni bir sistem oluşturma vaadinde bulundu. Belirgin bir şekilde bu plan rezil bir şekilde yenilmiştir; hiç kimse yeni yaptırımlara katılmadı ve İran nükleer programına tekrar başladı ve hiçbir yeni ve daha iyi bir anlaşma sağlanmadı.”/