Trump'ın İran ile Müzakere Konusunda Kuruntuları
(last modified Wed, 14 Oct 2020 04:17:38 GMT )
Ekim 14, 2020 07:17 Europe/Istanbul
  • Trump'ın İran ile Müzakere Konusunda Kuruntuları

Sansasyonel Amerika başkanı Donald Trump Amerika başkanlık seçimleri eşiğinde dış siyaset alanında özellikle de İran hususunda başarılı olduğu iddiasına ciddi şekilde ihtiyaç duymaktadır. Donald Trump kendini seçimin kazanan tarafı ilan etmek ve İran hususunda da seçimleri kazandıktan bir ay sonra yeni bir anlaşma yapılacağını iddia ediyor.

 Amerika başkanı   yaptığı röportajda   Amerika 2020 başkanlık seçimlerini kazanması halinde  bir ay içerisinde  İran ile olağanüstü bir anlaşmaya varacağını iddia etti.  Trump bu hususta şöyle bir iddiada bulundu: "  Kazanırsam, bir ay içerisinde İran ile olağanüstü bir anlaşma yapacağım.  "

Trump, sunucunun  İran ile olağanüstü anlaşmanın tanımının nasıl olduğu sorusuna ise şöyle bir cevap verdi: " Nükleer silahın olmaması üzerinde yapılan anlaşma " 

Trump Beyaz Saray'a geldikten sonra defalarca   BERCAM nükleer anlaşmasını sert bir şekilde  eleştirmiş ve sonunda da 8 Mayıs 2018'de BERCAM nükleer anlaşmasını terk ederek  İran'a karşı tek yanlı yaptırımları da doruğa ulaştırdı.  Bu çerçevede maksimum baskı siyaseti çerçevesinde  hala yeni yaptırımlar uygulanmaktadır.  

 Trump BERCAM nükleer anlaşmasından çıkarak   İran'a karşı maksimum baskı siyasetlerini uygulama şekli ile daha iyi bir anlaşma hedefi çerçevesinde İran'ı  müzakere masasına oturtmayı  iddia etmişti.  

Washington'un bu süreçte güttüğü hedef  Tahran'ı Mayıs 2018'de Amerika dışişleri bakanı Mike Pompeo tarafından belirlenen isteklere teslime zorlamasıdır.  Bu çerçevede İran'ın nükleer faaliyetlerini tamamen durdurması, füze programını kısıtlaması ve durdurması ve bölgesel girişimlerinden vaz geçmesi istenmektedir.  Gerçekte Washington  İran'ın Amerika karşısında eli kolu bağlı ve tam teslimiyet içerisinde olmasını istiyor. 

Buna rağmen  İran halkının örnek oluşturan  yaptırımlar karşısındaki direnişi, Trump hükümetinin  çaresizliğine neden olmuştur.  Bu çerçevede Amerika hükümeti İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusunu terör listesine almış, İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Kuvvetleri komutanı  Korgeneral Kasım Süleymani'ye yönelik suikast düzenleyerek onu şehit düşürmüş ve İran'ın üst düzey bankacılık makamlarını yaptırımlara tabi tutmuştur.  Aynı zamanda doğrudan  bankalar, firmalar ve gerçek ve tüzel kişilikler  farklı bahaneler ile yaptırımlara tabi tutulmaktadır.

 Trump  İran'a karşı en ağır yaptırımları hayata geçirmesine ilaveten Tahran ile müzakere talebinde de bulunmuştur.  Buna rağmen  onun müzakereden amacı  Washington'un  Tahran'a isteklerini dikte etmesi ve İran'ın da bu şartları ve istekleri koşulsuz şartsız kabul etmesidir. 

Doğal olarak bu husus hiçbir zaman İran tarafından kabul görmeyecek ve İran'ın Amerika'nın baskılarına karşı maksimum direniş göstermesine yol açacaktır. 

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu eski genel müdürü Muhammed El Baradei  ise Amerika'nın İran'a karşı maksimum baskının  işe yaramadığını söyledi. 

Üst düzey Amerikalı siyasetçiler bile   Trump hükümeti yetkilileri özellikle de Mike Pompeo'nun  maksimum baskının İran'ı zor durumda bıraktığı açıklamalarına  rağmen  İran'ın pratikte  bu baskıların karşısında direndiğini ve Trump hükümetinin de pratikte  dünya genelinde  maksimum  tecride sürüklendiğini belirtti. 

Washington'daki Batı Asya Enstitüsü İran masası müdürü Aleks Vatanhah ise şöyle diyor: "  Amerika İran'a karşı yaklaşımı çerçevesinde yalnız kalmıştır. "

Aynı zamanda İran İslam Cumhuriyeti  Trump hükümetinin İran ile müzakere eğilimlerine yönelik tepkisinde   kararlı ve dik duruş sergiledi.  İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif   Tahran'ın müzakere şartları ile ilgili şöyle bir açıklamada bulundu: "   Amerika'nın nükleer anlaşmaya geri dönmesi yapmaları gereken ilk girişimdir.  Bu geri dönüş için  Amerika İran milletine verdiği zararları telafi etmeli ve de  nükleer anlaşmanın  zayıflatılması yönündeki girişimleri telafi etmelidir. "

Buna ilaveten İran defalarca  sırf BERCAM nükleer anlaşmasına bağlı olduğunu Washington'un  füze, bölgesel, insani haklar ve benzeri alanlardaki  aşırı isteklerine teslim olmayacağını belirtmiştir.