Putin’in ifade özgürlüğü bahanesini eleştirmesi
Fransa’da cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ifade özgürlüğü bahanesi ile İslam peygamberi hz. Muhammed’e -saa- hakaret eylemleri ve İslam düşmanlığına verdiği destek sayesinde yoğunlaşması, İslam dünyasında büyük ve geniş tepkilere sebep oldu. Şimdi Rusya da batının dinlere yönelik hakaret tutumunu eleştirmeye başladı.
Aslında Putin’in sergilediği tutum, Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İslam karşıtı tutumunu eleştirmesi anlamındadır. Macron resululllah’a -saa- saygısızlık yapan çirkin karikatürleri, diplomatik normlara ve demokrasi temellerine aykırı şekilde, ifade özgürlüğü bahanesi ile savundu. Tabi ki Macron ve Fransa hükümetinin bu aşırı ve ölçüsüz tutumu bazı set tepkilere sebep oldu, hatta son günlerde Fransa ve Avusturya’da soğuk ve sıcak silahlarla saldırılar bile düzenlendi.
Putin ise sözlerinde işte bu çift yönlü aşırıcılığa işaret ediyor. Rusya cumhurbaşkanı bu konuda mevcut karmaşık duruma işaretle, bazı insanların ifade özgürlüğü maskesi altında kışkırtıcı eylemlerde bulunarak diğer dinlere inananların duygularını zedelediğini, buna karşı mevcut durumu kendi şiddet ve uzlaşmaz tutumları için suiistimal edenlerin varlığına şahit olduğumuzu belirtti.
Putin giderek yoğunlaşarak yaşanan olayları ilerledikçe bir çığa dönüşen ve sonuçlarının yıllar ve ya hatta on yıllarca sürecek olan kar topuna benzetiyor. Bu arada Putin büyük bir Ortodoks Hristiyan hükümetin ülkenin lideri olarak sergilediği tutum ise Rusya’nın batının Müslümanlar ve İslam’a karşı düşmanlık ve hakaret siyasetine karşı tutum takındığı ve bu görüşleri kabul etmediği, bu yüzden Fransa gibi batılı ülkelerin tutumunu, Hristiyan dünyasının tutumu şeklinde algılamamak gerektiğini gösteriyor.
Diğer yandan Fransa ve Avusturya’da ardı adına yaşanan kanı olaylar, Avrupa’da İslam düşmanlığının sürmesine gösterilen tepki olarak, Macron’un, ifade özgürlüğü bahanesi ile Charlie Hebdo dergisinde yayınlanan küstah karikatürlerin yayınlanmasına verdiği çok yönlü desteğine dair mantıksız ve inatçı tutumunun Müslümanların kışkırtması ve Fransa toplumunda gerginlikler ve çatışmaların artmasından başka bir sonucu olmadığını gösteriyor.
Batı Asya meseleleri uzmanı seyit Hadi Burhani’ye göre Fransa İslami değerlere hakaret ve İslam düşmanlığında en özgür ülkelerden biridir.
Tabi Macron’un İslam düşmanlarının elini serbest bırakması için öne sürdüğü bahanesi olan böyle bir ifade özgürlüğü, Fransa yasaları ile çelişmektedir. Çarşamba günü bazı Müslüman düşünürlerin tüm dünya ve özellikle Fransa halkına hitaben yayınladıkları bildiride demokrasinin, bir halka yönelik şiddet uygulanırken diğer milletin hatasını görmezden gelmek gibi çelişkili standartlarla uyuşmadığını belirttiler.
Bildiride ayrıca ırkçılık, nefret söylemleri ve ayırımcılıkla mücadele gibi insan haklarını destek konusunda Fransa’nın onayladığı yasaların, kutsallıklara hakaretin kınanması için güçlü temeller olan aynı yasalar olduğu belirtiliyor. Söz konusu yasalarda nefret saçmak, ırkçılık veya dinlere hakaret suç sayılır ve hatta cezaları da vardır.
Fransa’da 1789 yılında onaylanan insan hakları ve vatandaşlık bildirisinde geçen nefretle ilgili yasalar hem medeni ve hem ceza hukukudur.
Bu yasa vatandaşları diğer gruplara din, kavmiyet, milliyet, ırk vb. sebeplerden dolayı hakaret etmek veya adını kötüye çıkartmaktan sakındırılıyor.
Ayrıca 13 Mayıs 2020 tarihinde onaylanan online nefret söylemi ile mücadele yasası sanal dünyada nefret saçmasını yasak ilan etmiştir.
Tüm bu sebeplerden dolayı İslam ve azimuşan peygamberine hakaret için ifade özgürlüğünü bahane olarak ileri sürmek sırf İslam’a yönelik nefretten kaynaklanıyor./