Fransa'da Polisin Şiddeti ve Irkçılığına Karşı Geniş Çaplı Gösteriler
Son aylarda Fransa'da sosyal ve siyasi krizlerin tırmanmasıyla birlikte ülkede polis şiddeti de artmış; polisin yoğun şiddeti ise Fransızların protestolarına neden olmuştur.
Fransa İçişleri Bakanlığı'na göre, Cumartesi günü polis şiddetine ve ırkçılığına karşı itiraz amacı ile düzenlenen protesto yürüyüşüne 133 bin kişi katıldı. Tabii Fransa sendikalarına göre, Fransa’da en az 70 şehrinde 550 bin kişi polis ve emniyet teşkilatının şiddet ve ırkçılığına karşı protestolara katıldı.
Bu alanda rakamlar farklı olsa da sayının 100 binleri aşması ve yarım milyonları bulması geniş çaplı itirazların düzenlendiğini ve büyük bir gerçeğin söz konusu olduğunu gösteriyor.
Özellikle son aylarda Fransa'da siyasi ve sosyal gerilimler arttığı gözleniyor. Mülteci krizi ve Fransız polisinin acımasız ve şiddet içeren davranışları ve girişimleri son yıllarda manşetlere taşınsa da, son aylarda ülkedeki sosyal gerginliklerin artmasıyla şiddet daha da belirgin hale gelerek körüklenmiştir.
Fransa son aylarda ırkçılığa, kapitalizme ve İslam düşmanlığına karşı protestolarla yüz yüze kalmış ve tüm bu krizlerde Fransız polisi protestoculara şiddet uygulamaktan çekinmemiş ve sert yüzünü açıkça gözler önüne sermiştir. Bu arada Fransız yetkililer, her zaman insan haklarının yanı sıra kişisel ve sosyal özgürlüklere saygı duyduklarını da iddia etmişlerdir.
Fransa Cumhuriyetçi Parti lideri Christian Jacob, "Fransa'da polis şiddeti yok, bu büyük bir yalandır" ifadesinde bile bulunmuştur.
Son olarak yaşanan vakada, Paris'te polis tarafından dövülen siyahi bir adamın yayınlanan videosu Fransızların bir çoğunu derinden etkileyerek üzmüştür.
Görüntüde, Fransız polisinin maske takmamak bahanesiyle Michel Zecler isimli siyahi bir adama yönelik acımasız ve şiddet dolu tavırlar sergiliyor. Görüntünün yayınlanması ve elden ele dolaşmasının ardından, Fransız cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Facebook sayfasında paylaştığı mesajda gösterdiği tepkide, "Michel Zacler'e taciz görüntüleri kabul edilemez ve tüm Fransızlar için utanç verici." Şeklinde yazdı.
Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ayrıca hükümetten, halkın polis gücüne olan güvenini nasıl geri kazanılacağına dair derhal önerilerde bulunmasını istedi.
Buna rağmen , geçen hafta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hükümeti, polislerden görüntü alma ve bu görüntüleri paylaşmaya yönelik kısıtlamalar ve yasal sınırlandırmalar getiren bir yasa tasarısı önerdi. Halbuki bu tasarı, medeni haklar savunucuları ve gazetecilerin itiraz ve protestolarına yol açtı. Bu çerçevede tasarının kışkırtıcı bir yasa olduğu belirtildi. Tasarıyı eleştiren çevreler, böyle bir tasarının onaylanması, polis şiddetinin gizli kalmasına sebep olabileceğini belirtiler.
Son haftalarda Fransız polisi ve güvenlik güçleri de, Fransa'da İslamofobik politikaları protesto eden göstericilere yönelik saldırı ve şiddet kullanarak, Fransa hükümeti yetkililerinin ve genel olarak Fransa'nın özgürlük söylemleri ve sloganlarının sorgulanmasına yol açtı.
Siyasi uzman Yusuf Özcan ise Fransa'nın İslam düşmanlığını daimi bir siyasetine dönüştürdüğüne değinerek Fransız liderlerin sekülerizmi destekleme ve koruma sloganı adı altında Müslümanlara karşı ayrımcı girişimlerini hukuki açıdan bir stratejiye dönüştürmek istediklerini vurguluyor.
Görünen o ki, Paris yetkilileri Fransa polisinin insanlık dışı eylemlerini özgürlük hakları çerçevesinde meşrulaştırma çabaları artık bu ülkenin vatandaşları için bile kabul edilemez./