İran'ın Amerika'nın Her Türlü Askeri Maceracılığı Hususundaki Uyarıları
Amerika başkanı Donald Trump'ın Tahran'ı Bağdat'taki Amerika büyükelçiliğine yönelik roketli saldırılarda rol oynadığı yönündeki tehditvari açıklamaları ve iddiaları İran'ın sert tepkilerine yol açtı.
İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif Trump'ın Tweetleri ve İran'ın Bağdat'ta bulunan Amerika büyükelçiliğine yönelik yapılan roketli saldırılarda rol oynadığına dair ithamlarına tepki olarak şöyle bir Tweet attı: " Ülke dışında kendi vatandaşlarınızı tehlikeye sokmak, iç arenada aldığınız facia yenilgilere yönelik gerçekleri saptırmayacaktır. Trumpla, anladığı dilden konuştum. "
İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanlığı sözcüsü Said Hatipzade ise Trump'ın lafazanlıklarına cevaben bu tür açıklamalar ve tekrar tekrar ortaya atılan ithamların temelsiz ve sahte olduğunu Beyaz Saray'ın yaygın olan gerçekleri saptırma siyaseti çerçevesinde olduğunu, Trump'ın bulunduğu zor durumun gölgede bırakılması amacı ile gerçekleştirildiğini belirtti.
Amerika başkanı Donald Trump Çarşamba akşamı Twitter sayfasında hiçbir kanıt ve delil sunmadan, bir kaç roketin izinin görüntülerini paylaşarak İran'ı Pazar günü Amerika büyükelçiliğine yönelik saldırıda rol oynamakla suçladı. Trump bu Tweet'inde şöyle yazdı:" Bağdat'taki büyükelçiliğimiz Pazar günü bir kaç roket tarafından vuruldu. Üç roket patlamamış. Nereden geldiğini tahmin edin: İran."
Amerika başkanı ardından şöyle bir tehditte de bulundu:" Şimdi de Irak'taki Amerikalılara karşı başka saldırıların mırıldanışlarını duyuyorum. Bir Amerikalı daha ölürse İran'ı sorumlu tutacağım. "
Trump'ın bu lafazanlığı ve tehdit savurmaları devam ettiği bir sırada Amerika'nın Batı Asya Komutanı Kenneth Mc Kenzie Washington'un İran ile gerilimleri arttırmak niyetinde olmadığını belirtti.
Şu anda ülke içinde büyük aksiliklerle başkanlık seçimlerinde büyük yenilgiyle karşı karşıya kalan Trump her geçen gün bir başka hükümet yanlısı yetkili onu terk ediyor. Yurtdışında da başta Avrupalı liderler olmak üzere birçok devlet başkanının ilgisizliğiyle karşı karşıyadır. Bu yüzden Trump kamuoyunun dikkatini çekmek ve ilgi odağı olmak için İran'ın askeri tehdidini gündeme oturtmak istiyor. Aslında başkanlık seçimindeki yenilgiyi telafi etmenin ve iktidarının son günlerinde gücünü göstermenin bir yolunu arıyor ve İran'ı tehdit edip bahane göstererek hayali amacına ulaşabileceğini düşünüyor.
Trump ve yönetimindeki yetkililer, İran'a karşı bir itham projesi başlatarak, yalnızca ABD'nin Irak'taki tesislerine yönelik saldırıların devam etmesini engellemekle kalmayıp, aynı zamanda İran'ı doğrudan tehdit ederek Washington'un bölgesel müttefikleri ile beraber güç gösterisi yapmak istiyorlar.
Gerçek şu ki Iraklı cihatçı gruplar, İslam Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Kuvvetleri şehit komutanı Korgeneral Süleymani ve Haşdi Şabi örgütü başkanvekili Ebu Mehdi El Mühendis'in korkakça şehit düşürülmesinin ardından Irak parlamentosunun kararına göre, Amerikalıların Irak'tan tamamen çıkmasını istiyorlar. Aynı zamanda, Trump iddiasında doğruysa, İran'ın Bağdat'taki ABD büyükelçiliğine yapılan saldırılarda oynadığı rol hakkında kanıtlanmış kanıt sunması gerekirken, ne kendisi ne de diğer ABD askeri yetkilileri bu konuda herhangi bir kanıt sunmadı. Bu, Trump'ın amacının basitçe gerilim yaratmak ve Batı Asya bölgesinde İran düşmanlığının dozunu artırmak olduğunu gösteriyor. Tahran, Trump yönetiminin sonunda Washington'un herhangi bir mantıksız askeri girişimine en güçlü şekilde cevap verecektir.
Bu arada, Trump yönetiminin İran'a yönelik kavgacı yaklaşımı, Amerika Birleşik Devletleri içinde geniş çapta eleştirildi. ABD'li siyasi uzmanlar Catherine Wilburger ve Dustin Walker'a göre: "Olası bir provokasyona yanıt olarak en gelişmiş ve pahalı ABD konvansiyonel kuvvetlerini Batı Asya'ya göndermek, İran'ın tavırlarını engellemenin etkili veya kalıcı bir yolu değildir. Bu yaklaşımı sürdürmek dolarları boşa harcamaktır, askeri hazırlığı azaltmaktır ve ABD'yi rekabetten alı koyan ve Çin ile Rusya'yı caydırmaya kuvvetten yoksun bırakmaktır."