Sudan'dan işgal rejimi ile normalleşmenin işe yaramadığı itirafı
(last modified Wed, 30 Dec 2020 15:19:30 GMT )
Aralık 30, 2020 17:19 Europe/Istanbul
  • Sudan'dan işgal rejimi ile normalleşmenin işe yaramadığı itirafı

Sudan'ın işgal rejimi ile ilişkilerini normalleştirmesinin üzerinden yaklaşık 2 ay geçerken Sudan Enformasyon Bakanı bir açıklama yaparak, İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi ve bu politikanın müzakere eden taraflar için barış ve huzur getireceğine dair ifade edilenlerin bir sanrıdan ibaret olduğunu belirtti.

Sudan Enformasyon Bakanı Faysal Muhammed Salih bu bağlamda yaptığı açıklamada, ABD yönetiminin Sudan'ın ismini terör listesinde çıkarmayı, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesine bağladığını hatırlattı.

Sudanlı yetkililer daha önce, Washington ve müttefiklerinin baskısı altında İsrail rejimi ile ilişki kurmak zorunda kaldıklarını söylemişlerdir. Sudanlı yetkililer, Siyonist rejim ile normalleşme için Sudan'ın isminin terörizmi destekleyen ülkeler listesinden çıkarılmasını ve 2 milyar dolar değerinde kredi, yakıt ve buğday'ın Hartum'un ekonomik durumunun iyileşmesi için verilmesini istemişlerdir. Sudan yetkilileri aslında İsrail ile normalleşmeyi kabul etmekle, ABD'den mali ve ekonomik imtiyazlar almaya çalıştılar. Nitekim Sudan Enformasyon Bakanı, Sudan'dan birçok kişi ABD yaptırımlarının kaldırılması için normalleşme düşüncesini kabul ettiklerini, ancak pratikte Washington'un verdikleri sözlerini tutmadığını ifade etti.

Arap'ların Siyonist rejim ile ilişkileri normalleştirmeden kaynaklanan sorunlar sadece Sudan ile sınırlı değil, uzlaşma yanlısı diğer Arap ve İslam ülkelerinde görünüyor.

Filistin İslami Direniş Hareketi Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, 30'u aşkın İslam ve Arap ülkesi liderlerine yazdığı mektupta, İsrail ile normalleşmenin Filistin halkının sırtına saplanmış bir hançer olduğunu belirterek, normalleşmenin kazanan tarafının işgalci güçler ve en büyük kaybeden tarafının da İsrail ile normalleşen ülkeler olacağını kaydetti.

Örneğin, BAE ve Bahreyn'in Siyonist rejim ile gizli ilişkilerinin alenileştirilmesi, Fars Körfezi'nin kıyısında yer alan bu iki küçük ülkeyi güvenlik çekişmelerinin odağı haline getirerek, onların Arap ve Müslüman kamuoyu nezdindeki konumuna zarar veriyor. Siyonist güvenlik ve istihbarat ajanları hatta Siyonist tüccar ve turistlerin ilişkilerini normalleştiren ülkelere girebilmesiyle, bu ülkelerde toplumsal-siyasal gerilimler şiddet kazanacak.

Bu arada, Siyonist rejim ile ilişki kurma yolunda ağır bedel ödeyen ülkelerden biri Türkiye'dir. Ankara ve Tel-Aviv'in ilişkilerinin çok iyi ve yakın olduğu yıllarda, Türkiye'deki siyasi partiler ve hareketler, Filistin ülküsünü savunurken, hükümet yetkililerine karşı sert eleştirilerde bulundular; öyle ki, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk vatandaşlarının yüreklerini fethetmek için Siyonist rejimi eleştirme yolunda hareket etmeye başlayarak, bu bağlamda başarılar elde etti. Ancak bu ülkede mevcut durumdaki eleştiriler ve rahatsızlıkların bir kısmı, Erdoğan'ın Filistin konusuna yönelik çelişkili yaklaşımından kaynaklanıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son sıralarda işgal rejimi İsrail ile ilişkileri iyi bir noktaya taşımayı gönülden arzu ettiğini söyledi. Erdoğan bir yandan  Filistin ve Filistinlileri desteklediğini söylerken, diğer yandan işgal rejimi İsrail ile ilişkileri iyileştirme doğrultusunda adımlar atıyor.

Bu tür eleştiriler ve rahatsızlıklar, Filistin ülküsüne arkadan hançer indiren  ve işgal rejimi ile normalleşme yoluna giren diğer İslam-Arap ülkelerinde de tekrarlanabilir.

İslam-Arap ülkelerinin milletleri, İsrail rejimi ile normalleşmeye karşı olup, bunun Filistin ülküsüne ihanet olduğuna inanıyorlar. Bu nedenle normalleşme yanlısı yöneticiler çok geçmeden pişman olup, bunun ağır sonuçlarına katlanacaklar.