Trump’ın insan hakları için bir facia olması
Amerika’nın sansasyonel başkanı Donald Trump 4 yıllık başkanlık döneminde insan hakları alanında siyah bir karneye sahiptir. Şimdi başkanlık döneminin son günlerinde ise bu konuda kendisine yönelik eleştiriler yoğunluk kazanmıştır.
Bu bağlamda İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü Kenneth Roth, söz konusu uluslararası örgütün yıllık raporunda Donald Trump’ın insan hakları için bir facia olduğuna işaretle, “4 yıl boyunca Donald Trump insan hakları konusuna kayıtsız kaldı ve hatta düşmanca tutumu olduğunu” belirterek, Trump’ın kendi ülkesinde insan haklarını gözardı ettiği ve ülke dışındaki başına buyruklukları teşvik ettiği gerçeği, Amerika’nın dünyadaki itibarını yoğun şekilde zayıflattığını ifade etti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü yetkilinin Trump’ın izlediği siyasetler ve girişimlerine dayanarak, Amerika içindeki kabul edilemez insan hakları karnesine değinmesi bu açıdan anlam kazanıyor. Trump son 4 yılda Amerika’da ırkçı nefretin yoğunlaşmasında geniş çapta faaliyetlerde bulundu ve bu alandaki yanlış tutumları ile ırkçı eğilimleri olan aşırı sağcı hareketlerin faaliyetlerinin yoğunluk kazanması ve yayılmasına ayrıca beyazların kendilerini üstün görme düşüncesinin artmasında büyük katkıları oldu.
Amerika kongresinde eski Demokrat temsilci Luis Gutiérrez’in artık Trump’ın bir ırkçı olduğu ve anayasanın garantilediği değerleri kabul etmediğinin yüzde yüz kesinlik kazandığını belirtti.
Diğer yandan Trump’ın başkanlık döneminde Amerika’da diğer dini ve etnik azınlıklara baskı uygulandı. Bunun en bariz örneği ise Latin kökenli göçmenlere yönelik uygulanan baskı ve ayrımcılık, onları Amerika’dan ihraç etmek ve Müslüman ülkelerden Amerika’ya girişlerinin başkanlık talimatları ile yasaklanarak ve yasal kısıtlamalar getirmekti.
Fakat Trump döneminde kendisinin insan haklarını ihlal açısından en çok rol üstlendiği konu ise siyah derililere özellikle de Amerikan polisi tarafından uygulanan şiddetin artmasıydı. Bunun en bariz örneği ise Trump’ın siyahi George Floyd’un 25 Mayıs tarihinde Minnesota eyaletinde Minneapolis kentinde polis memuru tarafından acımasızca öldürülmesine verdiği tepkiydi; bu da tüm Amerika toplumu yapısında adeta kurumsallaşan ve kök salan ırkçılığın kınanması için tüm ülke çapında benzersiz geniş çaplı halk itirazlarına sebep oldu. Trump polisin ırkçı saldırısını kınamak ve şiddet mağdurları ile acılarını paylaşmak yerine Amerika polisinin renkli derililere karşı zalimane tutumunu destekledi.
Trump tarafından insan haklarının ihlalinin bir diğer yönü ise İran, Venezuela ve Küba gibi Amerika emperyalizmine karşı olan ülkelere yönelik zalimane tutumu ile ilgilidir. Trump kendi başkanlık döneminde bu ülkelere yönelik geniş çaplı ağır yaptırımları dış siyasetinin öncelikli gündemine aldı.
Amerika dışişleri bakanlığı ayrıca defalarca söz konusu ülkeleri insan haklarını ihlal etmekle suçladı. Halbuki insan hakları ihlalleri bağlamında Suudi Arabistan ve siyonist rejim gibi müttefiklerinin eylemlerine karşı tamamen kayıtsız kaldı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü Kenneth Roth’un belirttiğine göre Amerika’nın İran, Küba ve Venezuela’yı kınaması, Arabistan ve hatta İsrail rejimine methiyeler sıraladığı zaman boşa çıktı.
Siyonist rejim Filistinlilere karşı en büyük cinayetleri işledi. Suudi Arabistan da insan hakları konusunda siyah bir karneye sahiptir, nitekim gazeteci cemal Kaşıkçı bizzat Arabistan veliahdı Muhammed bin Salman’ın talimatı ile feci şekilde öldürüldü. Bu konuda da Trump yine ticari ve ekonomik çıkarlar ve siyasi nedenlerle bu cinayete göz yumarak bin Salman’ı cezalandırmak için hiçbir girişimde bulunmadı./