Avrupa Birliğinin Çin ile Gerilimleri Arttırmama İsteği
Avrupa Birliği ve Çin arasındaki gerilimlerin arttığı bir sırada, özellikle de Avrupa Birliğinin Çin'deki yatırım anlaşmasını askıya alıp kimi Çinli makamlara yönelik yaptırımlar uyguladığı bir ortamda Avrupa Birliğinin Çin'deki büyükelçisi Nicola Chapo şöyle bir açıklamada bulundu: " Avrupa Birliği Çin ile gerilimlerin artmasından yana değildir. AB bir yatırım anlaşması üzerinde çalışmaktadır. "
Washington'un tüm baskıları ve taleplerine rağmen Avrupa Birliği ve Çin arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler son yıllarda gelişmiş öyle ki Çin Avrupa Birliğinin en büyük ticari ortağına dönüşmüştü. Böylece Avrupa Birliği ile Çin arasındaki ticaret hacmi de 586 milyar Euro'ya ulaşmıştı. Ancak böyle bir ortamda Çin ile Avrupa Birliği arasında anlaşmazlıklar yaşanmaktadır.
Avrupa'nın Çin'den ithal ettiği önemli ürünler ise endüstriyel ve tüketim malları, giyim ve konfeksiyon, ayakkabı ve ilgili makinelerdir. Diğer yandan ise Avrupa Birliği de Çin'e makine ve teçhizat, motorlu araçlar, uçak ve kimyasal madde ihraç etmektedir. Bu kadar geniş çaplı ticari ilişkilere rağmen Brüksel son aylarda Amerika etkisinde kalarak farklı bahanelerden dolayı özellikle de Uygurların yoğun olarak yaşadığı Sinciyang eyaletindeki insan hakları ihlallerinden dolayı Washington ile aynı istikamette hareket etmektedir.
Son yıllarda özellikle de Donald Trump başkanlığı döneminde Amerika ile Çin arasındaki ticaret ve güvenlik alanındaki rekabet körüklendi. Öyle ki sonunda iki ülke arasındaki ticari savaş ortaya çıktı ve şiddetlendi. Bu durum ise Washington ile ortaklarının kaygılanmasına yol açtı. Amerika makamları güvenlik ve ticaret açısından Çin'in dünyadaki üstünlüğünden kaygı duymaktadırlar. Bu yüzden de Çin ile yüzleşme ve ortaklarını da bu işe karıştırma sürecini başlattılar. Bu doğrultuda Avrupalı makamlar da son aylarda insan hakları ihlalleri bahanesi ile Çinli makamlara karşı yaptırımları hayata geçirdiler. Avrupa Birliği bu yaptırımların Uygurların yaşadığı Sinciyang eyaletindeki insan hakları ihlalleri yüzünden hayata geçirdiklerini iddia ediyorlar. Brüksel, Çin hükümetinin Uygurları yasa dışı bir şekilde tutuklayıp bu bölgede bulunan kimi kamplarda tuttuklarını ileri sürüyor. Ancak Çin hükümeti bu yöndeki ithamları reddediyor ve bu kampları terörizm ile mücadele çerçevesinde askeri eğitim vermek için kullandığını söylüyor.
Bu bağlamda Avrupa Birliği yeni bir girişim çerçevesinde Çin'de yatırım yapmayı askıya almıştır. Bu anlaşma geçen Aralık ayında nihai duruma gelmiştir. Ancak hala Avrupa Parlamentosu dahil Avrupalı kurum ve kuruluşlardan gereken onayları ve ruhsatları alamamıştır. Buna rağmen bu anlaşmanın askıya alınması Çin ile AB arasındaki gerilimleri körüklemiştir.
Avrupa Birliğinin yeni yaptırımlar uyguladığı ve yeni tutumlar sergilediği bir sırada Çinli makamlar bu tür girişimlerin Çin ve Avrupa Birliği arasındaki karşılaşmayı daha da sıkı bir hale getireceğini savunuyor.
AB anlaşmayı askıya almasına rağmen Avrupalı makamlar her daim Çin ile ilişkilerin sürdürülmesine vurgu yapmışlardır. Almanya dışişleri bakanı Heiko Maas bu hususta şöyle bir açıklamada bulunmuştur: " Avrupa Birliği mevcut ihtilaflara rağmen Çin ile iletişimde olmalıdır. Gerçekte Avrupa Birliği Çin'den uzaklaşarak yanlış bir yola sapmış olacaktır. Çin aynı zamanda hem ortak, hem rakip hem sistematik denge unsuru olarak sayılıyor. Çin ile daha güçlü ve sürdürülebilir iletişim yollarına ihtiyacımız vardır. Bu bağlamda ayrı düşmek büyük bir hata. "
Görünen o ki AB Amerika'ya paralel olarak Çin'e baskı uygulasa da bir diğer yandan Çinli makamların sert tepkilerinden çekiniyor. Avrupa Birliği makamları açısından Çin ticari gelişim açısından vazgeçilemez bir ortak sayılıyor.