Fransa'dan Libya'ya Dış Müdahalelerin Son Bulması Vurgusu
Libya krizinin sonlandırılması ve tüm siyasi grupların katılımı ile genel seçimleri düzenlenmesi doğrultusundaki çalışmalar devam ettiği bir sırada bu ülkedeki yabancı güçlerin varlığının sürmesi ve yabancı ülkelerin kurumlarının açık müdahaleleri barış sürecini yavaşlatmış ve engeller ile karşı karşıya bırakmıştır.
Bu bağlamda zaten bu müdahaleci ülkelerden biri olan Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Libya başbakanı ile görüşmesinde müdahalelerin son bulmasına ve yabancı ülkelerin bu ülkeyi terk etmesine vurgu yaptı.
Aslında Macron'un Libya'ya yönelik dış müdahalelerin durdurulması çağrısı çelişkili bir durumdur. Çünkü zaten Fransa da Libya krizinde taraf tutmuş ve en önemli dış aktörlerden biri haline gelmiştir.
Bölgesel ve bölge ötesi güçlerin karşı karşıya gelmesi yaklaşık on yıldır Libya'yı büyük bir kriz ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu durum hala devam etmektedir. Libya'nın büyük petrol kaynakları, stratejik konumu ve bir yandan da Afrika'nın başı ve tavanı sayılması, Avrupa sınırlarına yakın olması, Akdeniz açık sularına erişimi olması, farklı ülkeleri, Libya siyasi krizinden pay almaya ve kendilerine rol kapmaya çalışmalarına yol açmıştır.
Fransız makamlar defalarca Libya gelişmelerine tepki göstermiş ve özellikle de Türkiye'yi hedef almıştır. Türkiye hükümeti açık ve net bir şekilde Libya Ulusal Mutabakat Hükümetini desteklemek üzere Trablus'a askeri güç göndermiştir. Böylece Fransa ve Türkiye arasında açıklamalar üzerinden bir savaş başlamıştır.
Aslında, Fransa'nın Libya'ya müdahale etme konusundaki ana ve uzun vadeli stratejisi, petrol üretiminden daha fazla pay almak, ekonomik tavizler almak ve Kuzey Afrika bölgesinde nüfuzunu artırmaktır. Zaten Fransa çeşitli siyasi, ekonomik ve güvenlik bahaneler ile yeni sömürgecilik bağlamında Kuzey Afrika ülkelerinin birçoğunda nüfuza sahip olup ekonomik ilişkilerinin büyük bir bölümünü bu ülkelerle ayakta tutmaktadır.
Bu bağlamda Libya, Afrika kıyısı ülkelerine açılan kapı ülke olarak Fransa için hayati önem taşımaktadır.
Birçok Fransız askeri Mali'de ve Batı Afrika sahil bölgesindeki diğer ülkelerde aktif durumda ve Fransa'nın ekonomik kaynaklarının büyük bir kısmı ve Fransız enerji ve nükleer santralleri için gerekli olan uranyum da dahil olmak üzere ham maddeler bu ülkelerden karşılanıyor.
Siyaset bilimci Karen Jiss bu bağlamda şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır: "Fransa'nın bölgedeki çıkarları öncelikle ekonomik çıkarlardır ve askeri eylemleri bölgede petrol ve uranyuma erişimini sağlamak içindir. Fransa'da ülkenin nükleer santralleri tarafından üretilen elektriğin yüz 75'inin mali sınırın ötesindeki Kidal bölgesinde çıkarılan uranyuma bağlı olması inanılmaz gelebilir."
Mevcut durumda Fransız makamları tarafsızlık iddiaları ve barışı destekleme vurgusu ile Libya'da yer almak isteseler de aslında bu ülkedeki çıkarlarını ve Fransa'nın konumunu koruma niyetindeler. Bu bağlamda Fransızlar üstü kapalı ve gizli bir şekilde müdahalelerini sürdürüyorlar. Libya Hükümeti Yüksek Konseyi ise geçtiğimiz günlerde Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere ve ABD büyükelçiliklerinin 24 Aralık 2021'de yapılması planlanan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine ortak müdahale açıklamasını ülkenin egemenliğinin ihlali olarak nitelendirerek kınadı.
Bu doğrultuda, Fransa'nın Libya siyasi arenasındaki müdahalesinden ve rolünden vaz geçmesi halinde, bu ülkede barış sürecinin kurulmasını Libya halkına bırakılması ve yabancı güçlerin çekilmesi ve dış müdahalelerin durdurulması konusundaki Emmanuel Macron'un mevcut vurgusu kabul edilebilir. Ancak savaşın parçaladığı Libya, Fransa'ya ve diğer yabancı müdahalecilere daha fazla fayda sağlıyor, daha fazla müdahalenin önünü açıyor ve çıkarlarını güvence altına alıyor. Dolayısıyla bu tür ülkeler, sadece bağımsız bir Libya'yı sloganda destekliyor ve pratikte başka türlü istekler peşindedirler.