30'u Aşkın Ülkenin Amerika'daki Mülteciler Hususunda Kaygılarını Belirtmesi
(last modified Wed, 07 Jul 2021 04:58:53 GMT )
Temmuz 07, 2021 07:58 Europe/Istanbul
  • 30'u Aşkın Ülkenin Amerika'daki Mülteciler Hususunda Kaygılarını Belirtmesi
    30'u Aşkın Ülkenin Amerika'daki Mülteciler Hususunda Kaygılarını Belirtmesi

İran İslam Cumhuriyeti, Rusya, Venezuela, Kuzey Kore, Belarus, Çin ve Suriye dahil 30'u aşkın ülke sanal olarak düzenlenen 47'inci BMT İnsan Hakları Konseyi oturumunda ortak bir bildiri yayımlayarak Amerika'daki mülteci kampları ve merkezlerindeki insan hakları ihlalleri ile ilgili derin endişelerini belirttiler ve bu sorunun çözülmesi için acil icraatın yerine getirilmesine vurgu yaptılar.

 Bu ülkeler Amerika'nın  insan haklarını diğer ülkeler müdahale etmek için   araç olarak kullanması yerine kendi sınırları içerisindeki insan hakları ihlallerine odaklanması gerektiğini vurguladılar.  Bu oturum  BMT üye ülkelerinin daimi elçilerinin katılımı, sivil toplum kuruluşları ve BMT insan hakları yüksek komiserinin de katılımı ile düzenlendi.  Çin'in Cenevre'deki BMT daimi temsilci  bu oturumda, mültecilerin güvenlik, haysiyet ve onur, insan hakları ve temel özgürlük haklarının kesin girişimler ile korunması gerektiğini belirtti. Rusya, Kuzey Kore, Belarus, İran, Suriye ve Nikaraguay temsilcileri de Amerika'dan mültecileri başına buyruk bir şekilde tutuklama süreçlerini durdurmasını ve çocukları ebeveynlerinden ayırmamasını istediler. 

Uzun yıllardır  insan hakları öncüsü olduğunu iddia eden Amerika şimdi de dünya genelinde en büyük insan hakları ihlalcilerinden sayılır.   Bu bağlamda Amerika'nın en büyük insan hakları ihlallerinden biri de  ülkenin güney sınırlarından gelen mültecilere insanlık dışı muamelesidir. Amerika iç güvenlik bakanlığı makamları  geçen yılın Ekim ayından itibaren şimdiye dek 1 milyonu aşkın mülteci yasa dışı bir şekilde Meksika sınırından Amerika'ya geçiş yaparken tutuklanmıştır. 

 Eski Amerika başkanı Donald Trump da  mültecilerin ülkesine girmesine sert bir şekilde karşı olan isimlerden biri idi.  Trump Amerika'nın Güneyinde sınır duvarının örülmesi sürecini başlatarak Latin Amerika ülkelerinden Amerika'ya mülteci akımını durdurmak istemişti.  Trump sıfır tolerans siyasi izleyerek 2018 yılında da  yasa dışı mültecilerin çocuklarının ebeveynlerinden ayrılması talimatını çıkardı. 

Böylece iç ve dış siyasette başına buyruk biri olduğunu ispatlamasının yanı sıra insani ve ahlaki açıdan da zafiyetler yaşadığını insan haklarına ve etik kurallara da hiç inanmadığını gösterdi.  

Trump bu süreci başlatsa da ondan önceki Başkan Barack Obama dünya genelinde Amerika'nın imajının bozulması korkusu ile bu hususa hiç yanaşmamıştı.  Buna rağmen bu siyasetin izlenmesinden kısa bir süre sonra  iç ve dış protestolar ve eleştiriler sonucu Trump da bu siyasetinden geri adım atmak zorunda kaldı. Trump bu kez de çocukları ayırmak yerine aileleri toplu halde tutuklayacaklarını belirtti.  Ancak çocukların ailelerinden ayrılması siyasetinin uygulandığı süreçte  birçok çocuk hala ailelerini bulamamışlardır. 

Amerika başkanı Joe Biden ise seçim kampanya konuşmalarında  Donald Trump'ın göç konusundaki sert politikalarını kenara iteceği sözünü verdi. Bu alandaki kimi değişikliklere rağmen  mültecilere yönelik sert yaklaşımlar hala devam etmektedir.  Amerika iç güvenlik bakanlığı ise  çocukların ailelerine iade edilmesi ve kavuşturulması sürecinin yavaş işlediğini  ve Şubat ayında sadece  7 çocuğun ailelerine kavuşturulduğunu belirtmiştir.   Biden ise Amerika'nın Güney sınırlarında yaşanan durumu kriz olarak adlandırmaktan kaçınmış ve hükümetinin bu süreç çerçevesinde yoğun bir şekilde çalıştığını çocukları ailelerin geri göndermekte olduğunu ancak sonunda da yeise kapıldığını açıklamıştır.  

Trump ise eleştiri mahiyetli bir bildiri yayımlayarak şöyle bir iddiada bulunmuştur: "  Biden hükümetine Amerika'nın en güvenli ve en kontrol altına alınmış sınırlarını miras bıraktım. Sadece bir kaç hafta içerisinde Amerika tarihindeki en kötü sınır krizini ortaya çıkardı. "

Buna rağmen 30'u aşkın ülkenin Amerika'daki mültecilerin durumunu  eleştirmesi ve kınaması, Biden hükümetinin  de hala mültecilere kötü davrandığını ve insani kriterleri ayakları altına aldığını gösteriyor.