ABD patentli insan hakları ve Irak’ta işlediği cinayetler
Amerika terör devleti 2003 yılında Irak topraklarına saldırdı ve şimdi 18 yıldır bu ülkede askeri ve işgalci varlığını sürdürüyor. İran takviminde ABD patentli insan hakları haftası bahanesi ile Amerika’nın Irak’ta insan hakları ihlallerini gözden geçirmek istiyoruz.
Amerika terör devleti Mart 2003’te Irak topraklarına saldırdı. Amerika’nın saldırı bahanesi Irak’ta kitle imha silahları ve terörle mücadeleydi; ancak Irak’ta ne kitle imha silahları bulundu, ne de terörle mücadele edildi, bilakis Irak terör örgütlerinin sığınağına döndü.
Amerika’nın Irak’ta işlediği cinayetlerin boyutlarından biri bu ülkede çok sayıda insani faciaya sebebiyet vermesidir. Aslında Amerika’nın Irak’a dayattığı savaşta ölenlerin kesin verileri hiç bir zaman açıklanmadı. Bazı veriler bu savaşta yaklaşık bir milyon kişi hayatını kaybettiğini gösterirken, bazı veriler de on binlerce kişinin ölümünden söz ediyor.
Amerika’nın eski Başkanı oğul Bush 2005 yılında Iraklıların kayıp sayısını 30 bin olarak açıkladı, ancak Iraq Body Count adı altında yapılan bir araştırma, Irak’ta 2003 ila 2006 yılları arasında 150 bin Iraklı öldüğünü açıkladı.
Body Count’un verileri başta olmak üzere diğer Avrupalı ve Amerikalı merkezlerin raporları ise Irak halkının 2008 yılına kadar kayıp sayısını 87 bin 665 ila 95 bin 687 olarak belirttiler. Her halükarda bu veriler sırf ilk beş yılla ilgilidir. Bundan başka Amerika’nın Irak topraklarına saldırısında yüz binlerce Iraklı vatandaş da yaralandı. Yine BM sığınmacılar yüksek komiserleri de 2015 yılının sonuna kadar Iraklı mülteci sayısını 4.4 milyon olarak açıkladı.
Amerika terör devleti 2003 yılında Irak’a saldırması ve Saddam rejimini devirmesi ile birlikte 150 bini Amerikalı olmak üzere 173 bin ecnebi asker Irak topraklarına girdi. Amerika son 18 yılda Irak’ta 14 askeri üs kurdu.
Amerikalı uzman Margaret Kimberley bir raporda Amerika’nın Irak topraklarına saldırısının Amerikalı vatandaşları arasında yankılarını şöyle açıkladı: Amerika’nın Irak’ta askeri varlığı, beşeriyet tarihinde unutulmaz bir insani faciadır. Gerçekte sultacı Amerika’nın Iraklılar için tek mirası, ölüm olmuştur. Amerika’nın Iraklıları katliam etmesi ve en ilkel insan haklarını ihlal etmesi büyük bir cinayettir. Felluce’de artan kanser vakaları, kan kanserleri ve bebeklerin ölümü, 1945 yılında Hiroşima ve Nakazaki’ye yapılan nükleer saldırıdan daha beter oldu.
Amerika terör devletinin Irak’a dayattığı savaşın bir başka acı sonucu ise sağlık ve eğitim alanlarında çok sayıda uzmanın ülkeyi terk etmesi oldu. Eldeki raporlara göre bu savaş yüzünden Iraklı hekimlerin yarısından fazlası 2003 ila 2006 yılları arasında ülkeyi terk ettiler.
Amerika’nın Irak’a dayattığı savaş Iraklı çocuklar için de acı sonuçları beraberinde getirdi ve hatta gelecek kuşakları da etkiledi. Amerikalı terörist askerlerin zayıflatılmış uranyum ve beyaz fosforlu mühimmat kullanması, Anbar eyaletinin merkezi Felluce başta olmak üzere Irak genelinde bebeklerin sakat doğmasına ve kanser vaka sayasının patlamasına yol açtı.
Felluce hastanesi enformasyon yetkilisi Ahmet Mahlaf Hamad, Kasım 2020’de şu açıklamayı yaptı:
Savaşın üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen her yıl Felluce kentinde en az bin bebek Amerika’nın kullandığı yasak silahlar ve mühimmatlar yüzünde sakat veya maluliyetle dünyaya geliyor. Felluce’de bebekler gözsüz, ya da tek gözlü, ya da iç organları dışarıda kaldığı vaziyette, ya da başsız veya iki başla dünyaya geliyor.
Irak’ta Ebu Gureyb hapishanesi Saddam döneminde Baas rejiminin uyguladığı korkunç işkenceler ve başta Şii Müslümanlar olmak üzere muhaliflerin idam edilmesi ile uluslararası üne kavuşmuştu. Ancak 2004 yılında Irak toprakları Amerika tarafından işgale uğradıktan sonra Amerika’nın CBS kanalının bu hapishaneden yayımladığı görüntüler, Amerikalı terörist askerlerin Ebu Gureyb hapishanesinde Iraklı tutukluları nasıl işkence ve eziyet ettiklerini ortaya koydu. Ebu Gureyb hapishanesinde yaşanan korkunç olaylar yine Amerikalıların Irak halkına yönelik cinayetlerinin bir başka boyutunu ortaya koydu ve bu canilerin hatta Iraklı tutuklulara bile acımadığını gösterdi.
Amerika terör devleti Irak topraklarına saldırdığı ilk günlerde işlediği cinayetlerden biri de bu ülkenin değerli kültürel mirasını tahrip etmek veya çalmaktı. Örneğin Bağdat düştükten sonra yapılan yağmalama olayında Bağdat milli müzesinde çok değerli tarihi eşyalar ve el yazması kitapların çalınması medya organlarının dikkatini çekti. Bu müze o güne kadar dünyanın önemli tarihi eserlerini barındıran ilk beş müzeden biriydi. İlk önce bu müzeden 170 bin tarihi eserin çalındığı düşünülmüştü, ancak zamanla müzenin ana deposundaki tüm eserlerin titizlikle paketlendiği ve güvenli bir yere götürüldüğü ortaya çıktı.
Boston üniversite arkeoloji hocası Paul Zimansky ise Bağdat müzesinin talan edilmesi hakkında şöyle dede: Barbarca davrandık; düzeni ve yasaları yok ettik; eşkıya talan etti, biz seyrettik.
Irak tarihi eserleri koruma idaresi Başkanı İyad Hasan Abdu Hamza, Kasım 2020’de yaptığı açıklamada şöyle dedi:
Irak genelinde son yıllarda hasar gören çok sayıda tarihi eser var. Amerikalı askerler 2003 yılında Irak’ı işgal ettiğinde, tarihi eserlere çok zarar verdiler ve hatta bazı tarihi mekanları askeri üs ve karargah olarak kullandılar.
Hamza, Irak’ın tarihi eserlerinin en az yüzde 80 kadarı ABD ve IŞİD tarafından tahrip edildiğini vurguladı.
Yine Amerika’nın Irak’a saldırısının bir başka önemli sonucu bu ülkede tekfirci terör örgütlerinin mantar gibi türemesiydi. Bu konuda birçok araştırma yapıldı, ancak en açık belge, ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın resmen Irak’ta terör örgütleri Amerikan ürünü olduğunu itiraf ettiği açıklamasıydı.
Irak 2003 yılında Amerika’nın saldırısına uğradıktan sonra resmen terör örgütlerinin türediği alana dönüştü. Amerika kitle imha silahları ile mücadele bahanesi ile Irak’a saldırdı ve bu silahları hiç bir zaman de bulamadı, fakat bu saldırı tekfirci terör örgütlerini bölgede güvenlik baş belası yaptı ve en başta da Irak’a maddi ve insani açılardan ağır zarar verdiler. Tekfirci terör örgütlerinin cinayetleri ise Amerika terör devletinin uygulamalarının sonucuydu. Iraklı birçok yetkili bugün bile Amerika’nın terörle mücadele iddiası sırf Iraklı direniş gruplarını vurmak için bir maske olduğunu belirtiyor.
Kuşkusuz Amerika terör devletinin Irak’ta işlediği en önemli ve en bariz cinayetlerden biri Kudüs gücü komutanı şehit General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi komutanı Ebu Mehdi Mühendis’e Ocak 2020 tarihinde suikast düzenlemesiydi. Amerika terör devleti Irak’ın milli egemenliğini hiçe sayarak Bağdat’a resmi ziyaret gerçekleştiren General Süleymani’yi şehit etti. Bu cinayetin ardından Amerikalı terörist askerlerin Irak’tan çekilmesi Irak milletinin genel talebine dönüştü, gerçi Amerika halâ Irak’tan çekilme konusunda direniyor.
Evet, tüm bunlar Amerika terör devletinin Irak’ta işlediği sonsuz sayıda cinayetin küçük bir bölümüdür, nitekim bu cinayetlerin tümünü anlatmak için günlerce anlatmaya devam etmek gerekiyor.