Tunus'a Dış Müdahalelerin Eleştirilmesi
Tunus'taki siyasi kriz devam etmektedir. Bu bağlamda görevinden uzaklaştırılan Tunus parlamento başkanı bu ülkenin içişlerine yönelik dış müdahaleleri eleştirdi ve BAE'nin " Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in parlamentoyu feshetme ve ülkedeki iktidarı ele geçirme yönündeki girişimlerini desteklemesine değinerek şöyle bir açıklamada bulundu:
" BAE sızma girişimleri karşısında İslamcılığı bir tehdit olarak görüyor. Bu yüzden Arap devrimlerinin başladığı Tunus'ta yok etmeyi kendi görevi olarak görüyor. "
Son haftalarda Tunus'taki siyasi kriz büyümektedir. Tunus'un en büyük parlamento partisi sayılan El Nahda ve hükümete karşı halk protestolarının ardından Tunus cumhurbaşkanı Kays Said çıkardığı kararla başbakan Hüşam El Meşişi'yi görevden alıp parlamentonun faaliyetini bir ay boyunca askıya aldı. Tunus cumhurbaşkanı ayrıca milletvekillerinin adli dokunulmazlığını da iptal etti ve yeni hükümetin kurulacağı zamana dek ülkenin yürütme yetkilerini ele geçirdi. Kays Said'in bu girişimleri onun darbe yapmak ile suçlanmasına ve diktatör adlandırılmasına yol açmıştır.
Kays Said ise bu ithamları reddetmiş ve şöyle bir açıklamada bulunmuştur: " Ben diktatör değilim. Tunus'taki hiçbir diktatör yoktur. Tunus'ta ifade özgürlüğü garanti altına alınmış ve özgürlük sürecinde hiçbir halel yaşanmamıştır. Son dönemde görülen istisnai durumlar da sırf yönetimin yapısını korumak içindir. "
Tunus'taki memnuniyetsizlikler devam ettiği sırada Raşid El Gannuşi dahil kimi makamlar dış müdahaleler hususunda uyarılarda bulunmuşlardır. Bu doğrultuda Tunus Genel İş Birliği Genel Sekreter Yardımcısı yabancıların bu ülkede yaşanan krizdeki rollerine değinerek cumhurbaşkanından anayasayı korumaya bağlı kalmasını istedi.
Tunus Genel İş Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed el Bugadiri şöyle bir açıklamada bulundu: " Bizim rolümüz ulusal egemenliğin korunması ve dış güçler ile olumlu etkileşim sağlamak ve de dış müdahaleleri etkisizleştirmektir. Çünkü bu Birlik dış müdahale planlarından tamamen haberdardır. "
Mısır, Libya ve Tunus dahil birçok Arap ülke son yıllarda halklarının uygun olmayan siyasi, ekonomik ve sosyal koşullara protesto olarak ayağa kalkması ile eşsiz gelişmeler yaşamışlardır. Ancak halkın bağımsızlık ve hürriyet doğrultusundaki talepleri hep dış müdahaleler sonucunda sürekli bir siyasi krize dönüşmüş ve ülkenin güvenlik ve huzurunu da kaçırmıştır. Gerçekte BAE ve Suudi Arabistan gibi ülkeler milyarlarca dolar harcayarak Arap ülkelerinde güvensizliklerin ve krizlerin devamı için zemin hazırlamak ve böylece kendi siyasi başarısızlıklarını telafi etmek ve Arap dünyasındaki etkinliklerini korumak ve arttırmak istiyorlar. Nitekim bu ülkeler Libya'da da barış sürecine müdahale ederek bu süreci yenilgiye uğratıp bir yandan da Yemen savaşını devam ettirerek Tunus ve Mısır'da da özel siyasi hareketleri destekleyerek kaotik koşulların devamını sağladılar. Bu ülkeler bir yandan bu ülkelerin bağımsızlığı ve kalkınmasına dayanamıyorlar ve diğer yandan da güç ve prestij kazanmak için bu ülkelerin servetlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak istiyorlar. Bu bağlamda Fransa gibi Batılı ülkelerin de bu kanatta yer aldığı söylenmelidir.
Bu doğrultuda Suudi kraliyet ailesi bilgilerini sızdıran Müctehid ise şöyle yazmıştır: " Fransa Bin Selman, Bin Zayid ve Abdülfettah Sisi'nin de işbirliği ile Tunus'ta darbe uygulamak niyetindedir. Tunus'ta olup bitenler cumhurbaşkanı Kays Said'in halkın hareketini bitirmek devrimidir. Aynı Sisi'nin İhvancıları devre dışı bıraktığı gibi bir olay yaşanmaktadır. "
Buna rağmen Tunus vatandaşları devrimlerinin ülkülerinin korunmasına vurgu yaparak yabancıların müdahalelerine izin vermeyeceklerini göstermişlerdir. Görünen o ki Tunus'u zor günler beklemektedir.