Biden'ın Amerika'nın El Kaide Karşısındaki Güçsüzlüğüne İtirafı
(last modified Tue, 14 Sep 2021 04:20:01 GMT )
Eylül 14, 2021 07:20 Europe/Istanbul
  •  Biden'ın  Amerika'nın El Kaide Karşısındaki  Güçsüzlüğüne İtirafı

Amerika başkanı Joe Biden Cumartesi günü 11 Eylül saldırısının 20'inci yıldönümü töreni sırasındaki açıklamasında, El Kaide terör örgütünün Afganistan'a geri dönmesini itiraf ederek Washington'un El Kaide'nin bulunduğu her yere asker gönderemeyeceğini belirtti. Biden El Kaide'nin Afganistan'a geri dönebileceğine dair soruya cevaben evet yanıtını kullandı ve onların başka noktalara gittiklerini dağıldıklarını belirtti. Biden bir kez daha Afganistan'dan çıkma kararını savundu.

 Perşembe akşamı  11 Eylül saldırısı yıldönümü dolayısı ile konuşma yapan Biden  Kongre'ye gönderdiği mesajda  ilk kez 2001 yılında  bir yıl daha uzatılan  terör tehditlerini  bir yıl daha uzattığını bildirdi.  Bu durum  Amerikan siyasi ve güvenlik makamlarının  bu ülkeye karşı terör tehditlerinin devam etmesi hususundaki zihniyetini göstermektedir. 

 Amerika dönem başkanı  G. W. Bush  11 Eylül 2001 saldırılarının ardından  terörizm ile küresel mücadele sloganı çerçevesinde saldırgan ve agresif bir politika izledi ve  Afganistan ve Irak'ı hedef aldı. 

 Bu sözde terörizme karşı küresel savaş çerçevesinde ise  bir milyonu aşkın insan Irak'ta, Afganistan'da, Suriye, Libya ve Yemen'de hayatını kaybetti.  Buna rağmen  11 Eylül saldırılarından 20 yıl sonra  Amerika başkanı Joe Biden   hem El Kaide'nin varlığının devam ettiğine ve Amerika'nın da El Kaide'ye karşı güçsüzlüğüne itiraf etti. 

 Gerçekte Joe Biden  Amerika'nın El Kaide'ye ağır darbeler indirdiğini  ve Obama döneminde bu terör örgütünün lideri Bin Ladin'in öldürüldüğünü bilse de  bu terör örgütünün  pratikte onun için halef tayin ederek son yıllarda dünyanın farklı noktalarında özellikle de Batı Asya ve Afrika'da  faaliyetlerini genişletmesinden de haberdardır. 

Bu itiraf aslında  Amerika'nın terörizm ile küresel mücadele çerçevesinde tamamen yenilgiye uğradığını göstermektedir.  Yirmi yıl boyunca  Washington'un dünyaya yönelik agresif ve saldırgan tavrı özellikle de Afganistan ve Irak'ı hedef alması ve Yemen, Pakistan ve kimi Afrika ülkelerindeki sözde terör ile mücadele kapsamındaki operasyonlar  bu bağlamda değerlendirilmelidir. 

 

 Daniel Benjamin ve Steven Simon  Foreign Affairs'de yayımladığı ortak makalelerinde şu ifadelere yer vermektedirler: "   Afganistan'da Amerika tarafından desteklenen  hükümetin devrilmesinin  en ağır sonuçlarından biri de   El Kaide'nin ve diğer terör örgütlerinin faaliyetlerinin başlamasından  daha beteri yoktur.  Sonuçta  teröre karşı  yirmi yıllık savaşın temel unsuru olan  terörizm ile mücadelede hiçbir başarı elde edilmemiş sadece yeni zararları ortaya çıkarmıştır. "

 Bir diğer yandan  Biden'ın  bir kaç defa  Afganistan'dan çekilmeyi savunmasına rağmen birçok Amerikalı ve Avrupalı uzmanın ve siyasetçinin de itiraf ettiği gibi   Amerikan güçlerinin Afganistan'dan çekilme yönündeki aceleci kararı, Afganistan'daki kaosun kilit noktası, bu ülkenin ordusunun motivasyonunun ve moralinin yerle bir olması ve nihayetinde Taliban'ın sulta kurmasına yol açan ana unsurdur. 

 

Şimdi de Taliban'ın Afganistan'da iş başına gelmesi ile El Kaide ve diğer terör örgütleri  özellikle de IŞİD tekfirci grubu   bu ülkeyi  kendi faaliyetleri için  uygun bir  zemin olarak görüyor.    Bu mesele ise   Vladimir Putin gibi kişilerin  iyice kaygılanmasına ve uyarılar yapmasına yol açmıştır.    Tabii ki Amerikalı cumhuriyetçiler özellikle de  bu partideki temsilciler,  Senato'da defalarca   Amerika'nın Afganistan'dan çekilmesi ve El Kaide'nin terörist tehditleri tekrar yaşatma hususunda uyarılarda bulunmuş ve onun bu kararını gözden geçirmesini istemişlerdi.   Bu bağlamda Amerika senatosundaki Cumhuriyetçi azınlık lideri   Mitch MacConnel 27 Haziran'da   Amerikan güçlerinin Afganistan'dan çekilmesinin  Taliban'ın güçlenmesi ve El Kaide'nin yeniden geri dönüşü anlamına geldiğini  belirtti. Buna rağmen  Biden  o sıralarda bu uyarılara aldırmamış  ve sırf bu savaşı bitirmeyi düşünmüştü.  Şimdi de Amerika başkanı açık bir şekilde  bu kaygıları karşısında ispatlanmış olarak görmektedir ve bunun için çözüm sunmakta bile  aciz kalmıştır.