Macron'un, Avrupalıları Amerika'ya güvenmeleri konusunda uyarması
Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Salı günü Amerika'ya güvenme konusunda uyarıda bulunarak, "Avrupalılar Amerika'nın Çin ile rekabet için stratejik seçimlerini özetleyerek basitliği bir kenara bırakmalı" dedi.
Macron ayrıca "Amerika kendi çıkarları peşindedir, biz de kendi çıkarlarımızın peşindeyiz. Avrupalılar bu konudan ders almalı ve kendilerini savunma sorumluluğunu üstlenmeliler" dedi.
Fransa cumhurbaşkanın Avrupa ülkelerine Amerika'ya güvenmeme konusundaki ciddi uyarısı ve Washington le ilişkilerde saflığı bir kenara bırakmaları tavsiyesi, Atlantik ötesi ilişkilerde yaşanan son gelişmeler ışığında yorumlanabilir. Aslında son haftalarda Amerika'nın güvenilmez olduğu mahiyeti Avrupalılar için daha da aydınlanmıştır, öyle ki bir çok ülke Amerika'dan uzak durmaya çalışıyorlar.
Amerika başkanı Joe Biden, Beyaz Saray'a girdiğinden beri konuşmaları ve bildirilerinde, eski başkan Donald Trump'ın siyasetleri ve girişimleri sonucu Atlas okyanusu iki tarafındaki uygun olmayan ilişkiler durumu ve artan uzaklaşmaya değinerek, Avrupa ve Amerika arasında sinerjiyi tekrar sağlama alanlarını gözden geçireceği vaadinde bulunmuştu.
Fakat bu açıklamaların bir slogandan öteye gitmediği şimdi daha iyi anlaşılıyor ve pratikte Washington hala Avrupalıların menfaatlerini dikkate almadan kendi çıkarlarına dayalı tek yanlı tutumları doğrultusunda hareket ettiği görülüyor.
Bu konunun en bariz örneği ise Biden'in Afganistan'daki kararıydı. Avrupalılar açısından Afganistan tecrübesi bundan böyle bölgesel ve uluslararası konularda Amerika'yı izlemekte daha temkinli olmak gerekiyor.
Biden yönetimi Avrupa'ya ikinci darbesini eski iki müttefiki olan Britanya ve Avustralya ile stratejik İndo-Pasifik bölgesinde AUKUS anlaşmasıyla indirdi.
15 Eylül 2021'de ilan edilen AUKUS güvenlik paktı uyarınca, Amerika ve Birleşik Krallık, Avustralya'yı destekleyerek nükleer enerjili denizaltılar geliştirmesine ve konuşlandırmasına yardım etmeyi ve Pasifik bölgesinde Batı'nın askeri varlığına katkıda bulunmayı hedefliyor. Anlaşma, yapay zeka, siber savaş, sualtı yetenekleri ve uzun menzilli saldırı yetenekleri gibi kilit alanları kapsıyor.
Washington bu koalisyona Paris'i çağırmazken üstelik nükleer denizaltı teknolojisini Avustralya'ya vermeyi kabul ederek pratikte Fransa tarafından Avustralya'ya 31 milyar Euro'luk 12 denizaltının satış anlaşmasının iptal ortamını oluşturdu. Bu konu Paris'in öfkesine sebep oldu ve Fransız yetkililer Amerika hükümetine yönelik en sert açıklamalarda bulundular. Nitekim dışişleri bakanı Jean-Yves Le Drian bu hareketi Fransa'ya arkadan hançer indirmek şeklinde yorumlayarak bunun Trump'ın ihanetleri ve davranışlarını hatırlattığını belirtti.
Fransa eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Fransa'dan denizaltı satın alma anlaşmasının iptali ve Amerika tarafından Avustralya'ya denizaltı satışıyla ilgili krize işaretle, "Amerika'nın bu anlaşmayı imzalamakla zafer kazanmasını düşünmesinin aslında onun dar görüşlü olduğunu gösterdiğini, fakat uzun vadede ağır bir yenilgi alacağını" söyledi.
Amerika Avrupalılar ve özellikle Fransızların ardı ardına itirazlarına aldırmadan sadece sözlerle Fransızların gönlünü almaya çalıştı ve Fransa'nın zararını telafi etmek veya atlas okyanusu iki yakası arasında zedelenen ilişkileri onarmak bağlamında hiçbir etkin girişimde bulunmadı.
Bu yüzden Avrupalılar şimdi her zamankinden daha çok Amerikan vaatlerinin ve sloganlarının temelsiz ve boş olduğunu anlamış ve Amerika'dan bağımsız adeta stratejik özerklik arayışında oldukları anlaşılıyor.
Bu bağlamda Avrupa ordusunun kurulması ve de bölgesel ve küresel meselelerde kendi yollarını Amerika'dan ayırmaları, AB tarafından ele alınacağı tahmin ediliyor. Fakat Avrupa'nın NATO çerçevesinde askeri ve güvenlik konularında on yıllarca Amerika'ya bağlı kalmaları nedeni ile mevcut bağları koparmanın çok sancılı ve zor olacağı tahmin ediliyor./