Fransa ile Britanya Arasındaki İhtilafların Yoğunlaşması
BREXİT'in uygulanması ve İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasından yaklaşık bir yıl sonra, sonuçlar özellikle Fransız-İngiliz ilişkilerinde artık daha belirgin olarak ortaya çıkmaya başladı. Bu bağlamda, balıkçılık hakkı iki ülke arasında ciddi bir anlaşmazlığa yol açtı.
Yakın tarihli bir açıklamada, Fransız hükümet sözcüsü İngiltere'yi balıkçı teknelerinin belirli bir ada çevresindeki sularda çalışmasına izin vermezse yakında yaptırım uygulayacağı konusunda uyardı.
Deniz hakları ve imtiyazları, özellikle İngiltere'nin Kuzey Denizi ve Manş Kanalı da dahil olmak üzere kıyısı bulunduğu denizlerde balık avlama hakkı, BREXİT müzakerelerinde en çok ihmal edilen konulardan biriydi. İngiltere, egemenliğinin bir işareti olarak sularına erişim üzerindeki kontrolünü artırarak, şimdi de çevre bölgeleri sularındaki balıkçılık haklarına yeni kısıtlamalar getiriyor ve Avrupa Birliği'ne, özellikle de Fransa'ya etkin bir şekilde meydan okuyor. Şimdiye kadar Fransız balıkçılar bu sularda özgürce balık avlamışlardı.
Son haftalarda Londra, Fransız balıkçıların Jersey adasının etrafında gibi alanlarda ruhsat talep eden düzinelerce mektubunu reddetti ve bu durum İngiltere'yi "misilleme eylemi" konusunda uyaran Paris yetkililerini kızdırdı. Fransa Denizcilik Bakanı Annick Girardin, Fransız balıkçıların siyasi amaçlarla İngiltere tarafından rehin alınmayacağını söyledi.
İki ülke arasındaki kriz, özellikle son haftalarda İngiltere'nin ABD ve Avustralya ile yeni AUKUS anlaşmasını imzalaması ve Avustralya'nın Fransız nükleer denizaltıları satın alma anlaşmasından vaz geçmesinin ardından daha da derinleşmiştir. Londra'nın Kuzey İrlanda Protokolü'nü sabote etmesi, göçmenler ve İskoçya sınırı meselesi, Avrupa ile İngiltere arasında özellikle sınıra yakınlığı konusunda Fransa'yı kızdıran bir başka çekişme noktası olmuştur.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin son dönemde göçmenler konusunda İngiltere'ye sözünü tutmasını istedi ve daha önce Fransa'nın Manş Kanalı üzerinden yasadışı göçle mücadele çabalarını destekleme sözü verdiği 54 milyon poundu ödemesi çağrısında bulundu.Ancak Britanya içişleri bakanı Londra'ya gelenlerin önü kapatılmadığı sürece bu mali yardımda bulunmayacağını belirtti.
İngiltere ile Avrupa Birliği, özellikle Fransa arasında yeni bir kriz döneminin başlamış olduğu görülmektedir. Londra için BREXİT'in sonuçlarının ortaya çıkması, yakıt istasyonlarındaki sıkıntı, enflasyon ve işsizlik, Johnson'ı bir yandan Avrupa'ya yönelik sert politikalar izlemesine ve Amerika ile ilişkileri genişleterek Londra'nın İngiliz kamuoyu karşısındaki konumunu güçlendirmeye çalışmasına neden olmuştur.
Fransa'nın Avrupa İşlerinden sorumlu bakanı Clément Beaune ise bu hususta şöyle diyor: "Boris Johnson hükümeti ile Avrupa Birliği arasında BREXİT süreciyle ilgili mevcut gerilimler bir sınavdır. Johnson, Avrupalılarla iş yapabileceğini ve onlara saygı duyulamayacağını düşünüyor, ancak İngilizlere, BREXİT yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerektiğini, aksi takdirde misilleme yapılması gerektiğini söylemeliyim. "
Londra-Paris anlaşmazlığının tırmanması, İngiltere'nin Avrupa Birliği ile geçiş müzakerelerinin seyrini etkileyebilir. Bu yılın sonuna kadar devam edecek olan görüşmelerin ardından Londra'nın Gümrük Birliği'nden ve Avrupa iç piyasasından çıkması gerekecek ve bu, başta Londra olmak üzere her iki taraf için de çok kötü ekonomik sonuçlar doğuracaktır.
Fransa mevcutta bile İngiltere'yi çeşitli sektörlerde yaptırımlarla resmen tehdit ediyor buna ilaveten Fransız yetkilileri elektrik kesintilerini veya enerji fiyatlarını arttırmayı ve zam yapmayı düşünürse Londra daha ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. İngiliz yetkililerin karar vermek için çok az zamanları var gibi görünüyor. Şimdi de İngiliz hükümeti, Avrupa iradesinin politikalarına uymak veya zorlu bir BREXİT'e yaklaşmak ve sonuçlarına katlanmak ikileminde takılıp kalmıştır.
