Etkin getirisi olmadan G20 zirvesinin sona ermesi
Roma’da düzenlenen G20 zirvesine katılan ülke liderleri, oturumun sonunda küresel ısınmayı 1,5 santigrat dereceye kadar azaltmak için etkin ve anlamlı girişimlerde bulunma üzerinde anlaşmaya vardılar fakat buna rağmen bunun gerçekleşmesi için neredeyse hiçbir ciddi taahhütte bulunmadılar.
G20 zirve toplantısının kapanış bildirisinde sera gazlarının emisyonunun azaltılmasına ilişkin mevcut ulusal planların gerektiğinde güçlendirilmesi kararlaştırıldı. Bildiride aynı zamanda, sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için kesin tarih olan 2050'ye her hangi özel bir atıfta bulunulmuyor.
Aralarında Hindistan, brezilya, Almanya, Rusya, Amerika ve Çin’in de bulunduğu G20, dünyada sera gazlarının yaklaşık yüze 80’ini üretiyorlar. Çin 2060 yılını bu bağlamda hedef yıl olarak açıklarken Hindistan ve Rusya gibi diğer sorumlu ülkeler 2050 hedefini üstlenmedi. Bu yüzden küresel ısınmaya karşı etkin girişimler ve kararların alınması bağlamındaki umutlar da azaldı.
Şimdi gözler Glascow’da düzenlenecek olan BM İklim Zirves- COP26’ya döndü, zira G20 üyesi birçok ülke lideri Roma’dan direkt oraya uçtular; bu zirvede küresel ısınmayla mücadele için belirgin ve etkili kararlar alınması umut ediliyor.
İlginç olan ise Amerika başkanı Joe Biden’in Pazar günü ve Glascow BM İklim zirvesi öncesinde G20’nin ikllim krizi ile ilgili getirilerinin az olmasından hoşnut olmadığını belirten yetkililerden olmasıdır. Biden Amerika’nın iklim değişikliği konusundaki taahhütleri konusunda, hükümetinin yenilenebilir enerjiler için 900 milyar dolarlık bir bütçeyi dikkate aldığını ve kongrede gelecek hafta oylanacağını iddia etti.
Fakat bizzat Amerika sera gazlarının emisyonu, küresel ısınma ve yeryüzünde facialara sebep olan iklim değişikliğin başlıca ve en büyük sorumlularından biridir. Amerikan eski başkanı Donald Trump esasen iklim değişikliği inkar ediyordu ve bu yüzden Kasım 2020’de Amerika’yı Paris iklim anlaşmasından çıkarttı. Birleşmiş Milletler'in iklim değişikliğinin etkilerini ve bu konuda modelleme yöntemlerini abarttığını iddia eden Trump ayrıca çevre anlaşmasının, Amerikan şirketlerine ve vergi mükelleflerine yeni ekonomik yükümlülükler dayattığını savunuyordu.
Siyasi meseleler uzmanı Ebulfazl Zohrevand, Trump’ın Paris iklim anlaşmasına bakışı ve tutumuna işaretle, Amerikalıların barış, güvenlik ve çevre sağlığı için tehdit olduklarını belirtiyor.
Trump’ın iddialarına rağmen Amerika bile California ve diğer batı eyaletlerinin ormanlarında ve bölgelerinde sık ve yaygın orman yangınları, büyük sel olayları ve benzeri görülmemiş kurak gibi iklim değişikliğin vahim sonuçları ile karşı karşıyadır.
Joe Biden, Ocak 2020’de göreve başlaması ardından bir kez daha Amerka’nın Paris iklim anlaşmasına katılma talimatını verdi.Buna rağmen bu konu da Amerika’da havayı kirletenlerin azaltılması alanında önemli ve etkin değişiklikler yapılmasına sebep olamadı.
Bilim insanları, küresel ısınmanın belirti ve sonuçlarının yoğunlaşmakta olduğu konusunda uyarıda bulunuyorlar. Bu konu, dünyadaki yaşam için ciddi bir tehdittir. Küresel ısınma, yakın gelecekte buzulların erimesine, sellere ve şiddetli iklim değişikliğine yol açabilir. Bu nedenle artan küresel ısınma sorunu Birleşmiş Milletlerin temel endişelerinden biri haline gelmiştir./