Biden'ın İran'ın Petrol Satışı ile ilgili iddiaları
ABD Başkanı Joe Biden Cuma günü hükümetinin Dışişleri Bakanlığı'na verdiği bir notta, dünya pazarındaki petrol ve petrol ürünleri arzının büyüdüğünü ve diğer ülkelerin İran'dan alımlarına ihtiyaç kalmadığını bu ülkelerin satışlarını İran'dan azaltabileceklerini iddia etti.
Biden, bu notta şu açıklamada bulundu: "İran dışındaki ülkelerden, finansal kuruluşlar tarafından veya aracılığıyla İran'dan petrol ve petrol ürünleri alım hacminde önemli bir azalmaya izin verecek yeterli miktarda petrol ve petrol ürünü arzı var". Beyaz Saray'ın, Obama yönetiminin 2012'de İran'a uyguladığı yaptırımları sürdürmek için dünya pazarında yeterli petrol arzı olduğunu altı ayda bir teyit etmesi gerekiyor.
İran ile 5+1 arasında İran'a yönelik tek taraflı ABD yaptırımlarının kaldırılması çerçevesinde Viyana görüşmelerinin yedinci turu arifesinde Joe Biden'ın hükümetinin Dışişleri Bakanlığı'na yazdığı mektup, Washington'un kötü niyetliliğinin ve yaptırımları sürdürme konusundaki eğilim ve istekliliğinin bir başka işaretidir.
Öte yandan Amerika başkanı Joe Biden'ın uluslararası piyasalarda petrol arzının yeterli olduğu ve İran petrolüne ihtiyaç olmadığı yönündeki iddiası, son dönemde OPEC Plus'tan fiyatını düşürmek için petrol üretimini hızlı ve önemli ölçüde artırma talebi de dahil olmak üzere mevcut gerçeklerle çelişiyor nitekim bu talep OPEC Plus'ın olumsuz tepkisi ile de karşılaşmıştı.
Amerika'nın, ilk olarak 2012'de Obama yönetimi döneminde, ikinci kez olarak da Trump yönetiminin BERCAM nükleer anlaşmasından çekilmesiyle ilan edilen ve İran'a karşı azami baskı kampanyası şeklinde en sert yaptırımları uygulamaktan amacı İran'ın petrol ihracatını engellemek ve İran İslam Cumhuriyeti'ni petrol gelirlerinden mahrum bırakmaktı.
Bu yaptırımların hayata geçirilmesinden sonra birçok ülke İran'dan petrol alımı yapmaktan vazgeçmiş olsa da, İran'ın petrol ihracatı ABD yaptırımlarını aşarak çeşitli şekillerde devam etti. Bu nedenle ne Trump yönetimi ne de Biden yönetimi bu konuda önemli bir başarı elde edemedi ve İran'ın petrol ihracatı ve petrol mamulleri farklı şekillerde satılmaya ve ihraç edilmeye devam etti.
ABD'nin diğer ülkelerin İran petrolünü satın almaları halinde onlara ağır yaptırımlar uygulama tehdidi de dahil olmak üzere birçok çabasına rağmen, bu tehditleri görmezden gelen bazı alıcılar İran'dan petrol almaya devam ediyor. Örneğin Çin, son üç ayda İran'dan günde ortalama 800 bin varil petrol ithal etmiştir. Bu da geçen yılın neredeyse iki katına işaret ediyor.
Yaptırım uzmanı Corinne Goldstei ABD yaptırımlarının kademeli olarak etkisizliğine atıfta bulunarak, "ABD her şey için yaptırımları kullanmaya çalışır ve dünyanın geri kalanına ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini söylemeye ve empoze etmeye çalışıyor. Ancak kimi zaman bazı ülkeler onun önünde durabilir ve bize artık yeter dememiz gerektiğini hatırlatabilir."
Öte yandan İran İslam Cumhuriyeti, ABD petrol yaptırımlarının devam etmesine rağmen petrol, petrol türevleri ve petrokimya satışından döviz rezervlerini önemli ölçüde artırmayı başarmıştır. Uluslararası Para Fonu hazırladığı bir raporda, İran'ın döviz rezervlerinin geçen yıl 4 milyar dolardan bu yıl 31 milyar dolara yükseldiğini ve İran'ın ABD ekonomik yaptırımlarıyla başa çıkmada dikkate şayan miktar ilerleme kaydettiğini belirtti.
Diğer raporlar da, İran hükümetinin devletin 2020'nin sonundan bu yana döviz gelirlerinin yüzde 700'den fazla artarak yaklaşık sekiz katına çıktığını bunun da enerji taşıyıcılarının satışlarının artmasını ve ABD ekonomik yaptırımlarının etkisizliğini gösteren bir başka özellik olduğunu gösteriyor. Aslında ABD, özellikle petrol sektöründe yaptırımların İran üzerindeki etkisi konusunda aşırı iyimser kalmış ve kendini kandırmıştır. Nitekim şimdi de, yaptırımlardan üç yıl sonra, Tahran petrol ve petrol ürünleri ihraç etmeye devam ediyor.