Amerika’da demokrasi oturumu ve Biden’in boş iddiaları
Uzun süren yaygaraların ardından sanal ortamda demokrasi oturumu Perşembe günü Amerika başkanı Joe Biden’in konuşmasıyla Washington’da çalışmalarına başladı. İki gün süren oturumda 110’dan fazla ülkenin özel sektör temsilcileri ve STK ile kamu yetkilileri bir araya geldi. Fakat oturuma katılan davetliler listesi arasında Çin, Macaristan, Rusya, Suudi Arabistan veya hatta Türkiye’nin yanısıra onlarca gündemdeki ülkenin olmaması dikkat çekiyor.
Biden açılış konuşmasında Washington’un gelecek yıl yaklaşık yarım milyar dolarlık bir bütçeyi sözde demokratik yenileme projesi için ayırmak istediğini söyledi. Biden söz konusu plan çalışmalarının şeffaf olması ve karşılık verebilmesi için 5 hayati alan üzerine odaklandığını belirterek, bunların medya özgürlüğüne destek verilmesi, uluslararası yolsuzlukla mücadele edilmesi, demokratik reformcuların yanında direnilmesi ve demokrasiyi yaygınlaştıran teknolojinin yaygınlaştırılması olduğunu belirterek adil seçimleri savunmanın da bu alanda yer aldığını belirtti.
Amerika kendini dünyada demokrasinin başlıca destekçisi olarak gösterirken dünyada demokrasinin yayılması için plan ve proje sunuyor fakat esasen hangi uluslararası mercinin Washington’a böyle bir yetki veya görev verdiği ise belli değildir. Ayrıca Amerika’nın insan hakları iddiaları gibi Washington’un bu ülkenin dünyada en ileri demokrat ülke olduğunu ve bu akımın liderliğini üstlendiği iddiası da sorgulanıyor.
Bu konuya Amerika’nın siyasi bilimler alanında en seçkin akademisyenler bile itiraf ediyorlar. Amerikalı teorisyen ve Harvard üniversitesi profesörü Stephan Walt bu konuda şöyle diyor:
Esasen Amerika hali hazırda böyle bir oturumun liderliğini yapacak konumda değildir. Amerika seçimleri öncesi “ekonomik bilgi dairesi” bu ülkeyi “eksik demokrasi”ye sahip ülkeler kategorisine yerleştirdi. Amerika’nın başlıca iki partisi seçim sonuçlarını kabul etmemiş ve bazı cumhuriyetçiler kongre binasına yapılan saldırıyı örtbas etmeye çalışıyorlar. Eğer demokratik liderliği için çalışıyorsak, bu gibi şeyler onunla çelişiyor.
Amerikalı teorisyen 6 ocak 2021 tarihinde eski başkan Donald TRump destekçilerinin kasım 2020 başkanlık seçimlerine ve Joe Biden’in seçimlerin kazanan tarafı olduğunun ilan edilmesine itiraz için kongre binasına saldırının Amerika’da demokrasi temelleri ve yapısını sarstığına işaret ediyor.
Amerika’nın dünyada demokrasi lideri olduğu iddiasına rağmen gerçekte demokrasi gerçek anlamda uzun zamandan beri Amerika’nın sosyal ve siyaset sahnesinde yeri yoktur. Bunun en bariz örneği kasım 2020 başkanlık seçimleri ardından yaşanan siyasi ve sosyal kargaşalar ve özellikle eski başkan Trump’a destek verenlerin kongre binasına saldırısıdır.
Trump defalarca Amerika’da demokrasinin yalan olduğunu söyledi. Eski başkan Amerika seçim sistemini yozlaşmış ve yaygın seçim sahtekarlığı olarak nitelendirerek, benzeri görülmemiş bir siyasi krize neden oldu ve böylece Amerika’da demokrasiyi sorguladı. 6 Ocak olayı, ABD'nin siyasi arenadaki meşruiyetini ve uluslararası etkisini temelden sorguladı.
Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü (IDEA) bir raporda, Amerika Birleşik Devletleri'nde demokrasideki düşüşün en azından 2019'dan beri başladığını, bunun dönüm noktasının 2020 yılı ve eski başkan Donald TRump’ın ülke seçim sonuçlarının meşruiyetini sorguladığı tarih olduğunu söyledi.
Ayrıca Amerikan polisi tarafından George Floyd’un öldürülmesi ardından 2020 yaz aylarında protesto olayları sırasında gösteri özgürlüğünün azalması da bu ülkede demokrasiinn düşüşe geçtiğinin başlıca göstergelerindendir.
Bu yüzden demokrasi toplantısının düzenlenmesi ise dünyada Amerika’nın zedelenmiş çehresinin onarılmasına yardımcı olamazken rakip veya karşıt ülkelerin sorgulanması da demokrasi konusunda Washington’a yardımcı olamaz./