Amerika'da Demokrasinin Zayıflığından Duyulan Kaygılar
Amerika başkan yardımcısı Kamala Harris ABD'deki demokrasi durumunu güvenlik için büyük bir tehdit olarak nitelendirdi. Kamala Harris verdiği röportajda Amerika ulusal güvenliğinin en büyük tehlikesinin ne olduğuna dair soruya, Amerika'daki demokrasi durumunun zayıf olmasının, en büyük güvenlik tehdidi olduğunu belirtti.
Kamala Harris, Biden yönetiminde, oy haklarının kısıtlanmasına karşı siyasetine liderlik ediyor. Kamala Harris daha önce Kongre'ye vatandaşların oy sandıklarına erişimini artırma çağrısında bulunmuş ve Ocak 2021'de ABD Kongresi'ne yapılan saldırıyı Amerika için büyük bir endişe kaynağı olarak nitelendirmişti.
ABD başkanlık seçimlerinin ardından, Cumhuriyetçilerin, özellikle siyahiler ve Latin kökenliler gibi ırksal azınlıklar için oy haklarını sınırlama çabaları, Demokratlarla bir rekabet ve tartışma alanı haline geldi. Geçtiğimiz yıl boyunca, Cumhuriyetçi milletvekilleri oyları kısıtlayan bir yasa tasarısını gündemlerine aldılar ve tasarıyı Texas da dahil olmak üzere birçok eyalette, yerel meclislerden geçirmeyi başardılar.
Tasarı, mobil sandıkların ve 24 saat açık sandıkların kullanılmasını yasaklıyor. Buna ek olarak, tasarı yandaşları oy sandıkları üzerindeki denetimini artırıyor ve bireylerin oy pusulasını göndermeden önce başvuruda bulunmalarını şart koşuyor. ABD Başkanı Joe Biden, tasarıyı ABD'nin oy hakkını ve serbest seçimleri bastırma girişimi olarak nitelendirerek, yasa tasarısının Amerika halkının oy hakkı ve serbest seçimlerin bariz bir ihlal olarak değerlendirdi.
ABD'de Demokrat partililer, Cumhuriyetçilerin kontrolündeki eyaletlerde söz konusu yasalara tepki olarak Washington DC'deki Temsilciler Meclisi'nde "Oy Hakkı Teşvik Yasası" adlı bir yasa tasarısı da sundular.
Aslında, Amerikan halkı 21'inci yüzyılda hala oy hakkı için savaşarak mücadele ediyor. Bill Clinton hükümetinin çalışma bakanı Robert Reiche Cumhuriyetçilerin oy hakkını kısıtlamaya yönelik girişimlerini eleştirerek şöyle bir açıklamada bulunmuştu: “Oy hakkı gibi basit bir konuyu bile koruyamayacaksak neden Demokratların başkanlık ve Kongre'nin kontrolünü ele geçirmelerini sağlamak için kendimizi bu kadar zorladık ki!”
Aslında Amerika’da hayali demokrasi anlayışı, bu ülkede yaşanan son gelişmeler, yani Kasım 2020 başkanlık seçimlerinin yapılması ve sonrasında yaşananlar ışığında tamamen sorgulanmaya başlanmıştır. O dönemde başkanlık yapan Cumhuriyetçi adayı Donald Trump, Demokrat rakibi Joe Biden'e karşı yürüttüğü kampanya sırasında, nasıl oy verileceği konusunu ve demokrasinin en önemli sembollerinden biri olarak oyların geçerliliği de dahil olmak üzere seçim sürecini defalarca sorguladı. ABD seçimlerinde sadece sonucu sorgulamakla kalmamış, yürütme organının başı olarak ABD'de demokrasinin varlığını da açık bir yalan olarak nitelendirmişti.
Bir sonraki adımda Trump, Ocak 2021'de destekçilerini ABD Kongresi'ne saldırmaya teşvik etti ve böylece aslında Amerika tarihinde bir darbe girişiminde bulundu; böylece birçok analiste göre, gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerdeki demokrasi durumuna benzer bir durumu Amerika’da yarattı. Trump ABD seçim sistemini yozlaşmış ve yaygın seçim sahtekarlığı olarak adlandırarak eşi görülmemiş bir siyasi krize neden oldu.
Şimdi de, Washington yönetimi liberal demokrasi açısından dünyaya liderlik ettiğini iddia etse de, son birkaç yılda yaşanan gelişmeler bu ülkede demokrasinin ne kadar zor ve kırılgan bir durumda olduğunu gösteriyor. Durum öyle kritik hale gelmiştir ki sorun, başkan yardımcısı demokrasiye yönelik tehdidin, ABD için ana tehdit olarak yorumluyor./