Sudan'daki Protestolar ve Dış Müdahaleler
Sudan vatandaşları protesto gösterileri düzenleyerek yabancıların Sudan'ın içişlerine karışmalarına karşı çıkarak BMT özel elçisinden bu ülkeyi terk etmesini istediler.
Sudan'daki siyasi kriz Ekim ayından itibaren bu ülkede yaşanan darbe ve askerlerin ve cuntanın iktidarı ele geçirmesinin ardından şiddetlendi. Cunta yönetimi istifa etmiş başbakan Abdullah Hamduk ile anlaşma gibi farklı siyasi yöntemlere baş vurarak ülkeyi krizden bir şekilde çıkarmaya çalışsalar da bu tür siyasetler hiç etkili olmadı. Gerçekte Sudan halkı açısından askerlerin iktidarda bulunması, dönem cumhurbaşkanı Ömer El Beşir'in iktidardan uzaklaştırılmasına yol açan devrimlerinin ülkülerine ter düştüğünü düşünüyorlar. Sudanlılar askeri cuntanın tam olarak iktidardan uzaklaşmasını ve ülkelerinde yasal ve demokratik bir hükümetin işbaşına gelmesinden yanadırlar.
Bu durum, özellikle son haftalarda ülkede askeri cunta yönetimini protesto etmek için kitlesel protestolara yol açsa da, Sudan Ulusal İnsan Hakları Komisyonu'nun açıklamasıyla protestolar güvenlik güçlerinin şiddetli baskısı ile karşılandı. Bu açıklamada herkes için barışçıl gösteri yapma hakkına saygı duyulması ve mitingler sırasında protestocuların korunmasına vurgu yapıldı.
Barışçıl gösteri yapma hakkının devredilemez olduğunu vurgulayan insan hakları grubu, göstericilere yönelik her türlü baskıya son verilmesi çağrısında bulundu. Bu konu Sudanlı yetkililer tarafında dikkat edilmeyen bir husustur. Sudan Doktorlar Komitesi'nin son raporuna göre, sivil işlere askeri müdahaleye karşı protestolarda ölenlerin sayısı geçen yıl 25 Ekim'den bu yana 70'in üzerine çıktı.
Bu durum, bu ülkeye dış müdahaleler de arttığı bir sırada gerçekleşmektedir. Sudan'ın özellikle de bu ülkenin durumu ve kaynakları ve zenginliği, Sudan'da iktidarı ele geçirme ihtirasının artmasına ve yabancı ülkeler arasında bağımlı bir hükümetin kurulması isteğinin artmasına neden olmuştur. Aslında, mevcut siyasi kriz, İsrailli yetkililerin ülkede daha renkli bir varlık göstermelerinin şartlarını yarattı, böylece Siyonist Rejim İsrail ordunun varlığını ve darbeyi memnuniyetle karşıladı.
Sudanlı yetkililerle başkent Hartum'da görüşen Siyonistler fırsatı değerlendirip cunta ile bir araya geldi.Siyonistler bu ziyaretlerinde Sudan yönetim konseyi başkanı ve ordu komutanı Abdülfettah El Burhan ile görüştüler. Bu hususta Amerika'nın Axios Sitesi son dönemde El Burhan'ın geçmişten bugüne işgalci rejim İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesinde eksen bir karakter olduğunu girişimlerinde İsrail güvenlik konseyi özellikle de MOSSAD ile koordine içerisinde olduğunu yazdı. Bu site ayrıca ABD başkanı Joe Biden'ın dışişleri bakanı Anthony Blinken üzerinden İsrail'den El Burhan ile olan ilişkilerinden yararlanarak Sudan'da sivil hükümetin kurulmasına teşvik etmesi için kullanmasını istediğini belirtmiştir. Bu durum ise Sudan halkının daha da öfkelenmesine neden olmuştur.
Siyasi uzman Abdulbari Atvan ise bu hususta şöyle düşünüyor: "Sudan'ın Arap ve İslam arenasındaki asil ulusal mirası, darbecilerin mücahitler ve Sudan'ın savaşan halkı adına gerçekleştirdiği küçük düşürücü eylemlerle tamamen zıttır.Sudan halkı geçmişten bugüne İslam ümmetinin haysiyet, şehadet, adalet ve tüm başka ideallerine yardım konusunda açık bir model olmuşlardır ve bu ayaklanma, Sudan'daki mevcut durumun failleri adalet önüne çıkarılıncaya kadar devam edecektir."
Görünen o ki, artık durumu anlayan ve hareketlerinin amaçlarına bağlı kalmayı seçen Sudan halkı ve partileri, sadece demokratik bir hükümet kurmaya değil, aynı zamanda yabancıların varlığını ve müdahalelerini de sonlandırmaya çalışıyorlar. Bu yüzden yabancıların müdahalelerine ve varlıklarına karşı protestoların devam etmesi tahmin edilmektedir.