Enerji Piyasasının Kriz Yaşaması ve Küresel Petrol Fiyatlarının Artması
Küresel enerji piyasası Rusya-Ukrayna savaşının başlaması ile yeni bir fiyat artışı krizine girmiş öyle ki Çarşamba günü alım satımlarının başlaması ile petrol fiyatı yeni bir rekor kırarak varil başına 110 Dolar'ın üzerine çıktı.
Bu fiyat artışı bir yandan Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik askeri operasyonları ve Batılı ülkelerin bu yüzden Rusya'ya yönelttiği yaptırımlar bir diğer yandan da İran ile yapılan Viyana müzakerelerinin uzaması ve bunun yanı sıra İran petrolünün küresel piyasalara dönmesinden kaynaklanmıştır.
Petrol fiyatları rekor kırarken yine Çarşamba günü OPEC Plus üyeleri üretimin azalması hususunda toplantı düzenlediler. OPEC üye ülkeleri petrol ve enerji bakanları ve ortakları daha önce Ağustos ayından itibaren aylık hesaplar içerisinde günlük olarak 400 bin varil petrol üretme hususunda mutabık kalmışlardır. Şimdi de artan krizlerle 26. OPEC Plus oturumunda Nisan ayında üretimin artması hususunda karar alındı. Buna rağmen görünen o ki bu toplantıda da üretimin azaltılması anlaşmasının uygulanmasının devam edeceği bunun da petrol fiyatlarına artış olarak yansıyacağı söylenebilir.
Petrol piyasası genel olarak farklı faktörlerden etkilenmektedir. Bu faktörler arasındaki en önemlilerden biri de arz ve talep düzeyidir. Bu faktör Rusya-Ukrayna gerginliği ve savaşı başlamadan önce bile petrol ihracatı ve yaptırımlar hususundaki gerginliklerden etkilenerek arzın düşmesine neden olmuştu. Ukrayna-Rusya savaşının başlaması ile ise bu durum şiddetlendi ve şimdi de petrol fiyatı 110 Dolar üzerinden seyretmektedir. Bu fiyat ise dünya genelindeki kaygıları arttırmıştır. Öyle ki Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı üyeleri 60 milyon varil petrolü stratejik rezervlerinden serbest bırakmayı bile kabul ettiler. Ayrıca ABD başkanı Joe Biden, Teksas ve Lousiana sahillerinde yer alan yer altı tuz mağaralarında tutulan petrolden 30 milyon varilin arzına onay verdi.
Tüm bu çabalara rağmen savaştan kaynaklı güvensizlik ve enerji piyasalarının vizyonunun açık ve net olmamasından dolayı bu alandaki kaygılar daha da artmaktadır. Dünyanın en büyük ikinci ham petrol ihracatçısı olan Rusya, dünya petrolünün yüzde 10'unu ve Avrupa Birliği'nin petrolünün dörtte birini sağlamaktadır. Bu nedenle, Ukrayna savaşına tepki olarak Batılıların Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımları, Rusya'yı sınırlayarak veya imkanlarını keserek Rusya'ya da misilleme yapabileceği konusunda birçok endişeye yol açtı. Bu bağlamda Rusya'nın enerji kaynaklarının Batı'ya kapıları kapatması veya yaptırımların doğal olarak alıcıları korkutması Batılıları da kaygılandırmaktadır. Ancak Batı yaptırımları, Avrupalı şirketlerin Rus enerjisini satın almaya devam etmesine izin verecek şekilde tasarlanması bir nebze de olsa bu kaygıları yatıştırmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkeler, siyasi arenadaki tüm algı operasyonları ve medya propagandalarına rağmen, başta enerji olmak üzere ekonomi konusunda ayrı politikalar benimsemiştir. Çünkü Rus petrolüne karşı herhangi bir hareket aslında Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa tarafından kendilerine atılan bir ok gibidir. Enerji piyasası analizi, Rusya'nın petrol ihracatına yönelik herhangi bir önlemin ve dünya piyasasına arzındaki kesintilerin, dünya petrol fiyatlarının daha da artmasına ve ABD'de benzin fiyatlarının daha da yükselmesine yol açabileceğini gösteriyor. Bu da Kongre seçimleri yaklaşırken Biden yönetimi ve Demokrat Parti için bir trajedi olabilecek bir adım demektir.
Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol, "Enerji piyasalarındaki durum çok ciddi, küresel enerji güvenliği tehdit altında ve dünya ekonomisinin kırılgan iyileşme sürecini tehlikesi altında bırakıyor" dedi.
Batı'nın Rusya'ya karşı Ukrayna'ya desteği, özellikle ekonomik alanda çıkarları korunacak şekilde tasarlanmış gibi görünüyor, bu nedenle enerji piyasasındaki iltihaplanmaya rağmen, iki taraf petrol takası ve satışı konusunda kumar oynamak konusunda isteksiz.Çünkü böyle bir oyun küresel ekonomi için de ciddi bir tehdittir.