Lavrov'un, ABD'nin Rusya-Ukrayna barış görüşmelerini engellemesini eleştirmesi
ABD'nin Ukrayna politikasını eleştiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, ABD'nin Kiev'in Moskova'nın en basit şartlarını kabul etmesini engellediğini söyledi. Moskova ile Kiev arasında yapılan görüşmelerde, Washington'un kendi tutumlarını Ukraynalı yetkililere dayattığını görüyoruz.
Lavruf, ABD'nin Rusya-Ukrayna arasında yapılan müzakerelerde anlaşmaya varmak ve mevcut savaşı sona erdirmek sürecini engelleme girişimlerine dair olumsuz ve yıkıcı yaklaşımı eleştirmesi, Washington'un gerçek arzusunu ve doğasını gösteriyor. Bazı analistler, ABD'nin şimdi de Ukrayna'daki savaşın sürmesini istediği, böylece hem Rusya hem de Ukrayna'nın güçlerinin aşınmasını ve kaynaklarının tükenmesini istediğine inanıyor.
ABD Özellikle Batı yanlısı Kiev hükümetini Moskova'ya karşı direnmeye ve taleplerini kabul etmemeye teşvik ederek durumun vahametini korumaya çalışmaktadır. Halbuki Moskova, Ukrayna'yı NATO'ya katılmamaya ve Kiev'e NATO ile işbirliği yapmayı reddetmeye çağırıyor. Bu bağlamda NATO Birliklerin ve altyapısının konuşlandırılmasına karşı çıkarken Ukrayna'da ortak tatbikatların düzenlenmemesini istiyor. Bununla birlikte, Biden yönetimi, askeri yardımı önemli ölçüde artırarak ve Kiev hükümetine Ukrayna'nın NATO üyeliği için umut vererek, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmayı körüklemeye ve sonunda iki ülke arasında savaşa yol açmaya çalıştı.
Mevcutta da Batı bloğunun lideri olan ABD, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali bahanesiyle Moskova'ya tarihteki en geniş çaplı ve en sert yaptırımları uygulayarak, uzun süredir devam eden arzusunu gerçekleştirme yolunda önemli bir adım atıyor. Rusya'yı zayıflatmak ve sonunda parçalamak bu önemli arzunun bir parçasıdır.
Bu yüzden Amerika şimdi Moskova-Kiev görüşmelerini ateşkes ve ikili bir anlaşmaya varma yolunda görmek istemediğinden bu süreci sürekli sabote ediyor ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelinsky'nin en basit Rus şartlarını bile kabul etmesine karşı çıkıyor.
Lavrov, "Moskova ile Kiev arasındaki görüşmelerde, Washington yetkililerinin kendi tutumlarını ve taleplerini Ukrayna makamlarına empoze ettiğini görüyoruz. Amerikalıların Ukrayna'daki durumun sonlanmasını istemedikleri çok açık." demesi de bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Washington, Ukrayna'daki savaşın yıpranma savaşına dönüşmesi ve Rus ordusuna verilen insan ve teçhizat hasarına ilaveten Rusya'ya karşı yaptırım sistemi sonucunda Rusya ekonomisinin çökeceğini ve Vladimir Putin'in meşruiyetinin son bulacağına yol açacağına inanıyor. Ancak Moskova yetkilileri aynı fikirde değil.
Rusya Güvenlik Konseyi başkan yardımcısı Dmitry Medvedev, "Rusya ekonomisi Batı yaptırımları yüzünden düşmeyecek, çökmeyecek. Çünkü kısıtlamalar altında nasıl çalışacağını biliyor. Sovyet sonrası dönemde Çin, Güneydoğu Asya ve Afrika gibi güvenilir dostlarımız var. " açıklamasında bulundu.
Aynı zamanda Ukrayna savaşının devam etmesinin Ukrayna ekonomisine ve altyapısına en büyük zararı vereceğini de unutmamak gerekir. Buna ilaveten şimdi de 3 milyon civarında olan Ukraynalı mülteci dalgasının sadece Ukrayna için değil diğer Avrupalı ülkeler için de ciddi sonuçlar doğuracağı belirtilmelidir.
Ukrayna savaşının devam etmesiyle ABD sadece Avrupa'nın güvenliğini kendine bağlanması ve askeri bağımlılığını güçlendirmekle kalmayacak, Avrupa ülkelerinin askeri bütçelerinde artışa da yol açacaktır. Bu da Almanya ve Polonya gibi ülkelerin ABD'den silah alma taleplerinde şimdiden artış olacağını gösteriyor.
Bu durum ABD'nin da nükleer rakibi olan Rusya'yı zayıflatma, Avrupa'nın Washington'a bağımlılığını arttırma, aynı zamanda Rus gazının yerini sıvılaştırılmış doğal gaz arzı ile tutma stratejik hedeflerine ulaşmak için Ukrayna'nın savaşında eşsiz bir fırsat sağlamıştır. Aynı zamanda, Ukrayna'nın giderek Washington'a bağımlı hale geldiğini ve bu önemli Doğu Avrupa ülkesinde artan nüfuzunun ve varlığının yolunu açtığını görmemek mümkün değildir. Bu nedenle Rusya ile Ukrayna arasındaki mevcut yıkıcı savaşı sona erdirmeye yönelik her türlü girişime ABD'nin muhalefeti muhtemeldir./
