ABD'nin insan hakları alanındaki riyakarca tutumunun eleştirilmesi
Amerika kongresinin Müslüman Demokrat üyesi İlhan Omar Washington'un dünya genelindeki insan hakları ihlallerine yönelik iddialarının riyakarca olduğunu belirterek Amerika 'nın Rusya'nın Ukrayna'da iddia edilen cinayetleri hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde şikayet yapmak istemesi halinde önce kendine bakması gerektiğini belirtti.
İlhan Omar şu açıklamada bulundu: "Rusya'nın Ukrayna'daki girişimlerinden dolayı yapılan araştırmaları desteklemek ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bir üyesi olunmamasına rağmen bu kurumun varlığını sorgulamak riyakarca bir tavırdır. "
İlhan Omar Perşembe günü ABD'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne katılması için tasarı sunmuş ve Rusya'nın iddia edilen Ukrayna cinayetlerini araştırmaları desteklemek adına en iyi seçeneğin bu uluslararası kuruma üyelik olduğunu belirtti.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), soykırım, insanlığa karşı cinayetler, savaş suçları ve tecavüz suçları gibi en önemli uluslararası suçları ele almak üzere 2002 yılında Roma Statüsü kapsamında belirli yapılara ve yetkilere sahip uluslararası bir yasal ve organ olarak kurulmuştur. Böylece bu tür cinayetlerin gelecekte tekrarlanması önlenmeye çalışılmıştır. Ancak Amerika Birleşik Devletleri, 1998'de Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin temeli olarak kabul edilen Roma Statüsü'nün hazırlanması müzakerelerinde var olmasına rağmen bu belgeyi onaylamayı reddetti ve yaptığı eleştirileri de daha sonra atacağı adımlarının temeli olarak gösterdi.Washington, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne katılmayı da doğal olarak reddetti. Ceza Mahkemesi (UCM), daha fazla savaş cinayetlerini önlemek için, dünya çapındaki askeri müdahaleleri önlemek ve bu tür olaylara bakmakla mükellef olduğu için bir yandan da , ABD'nin çoğu durumda Afganistan ve Irak'ın işgali gibi sayısız savaş cinayetlerini de beraberlerinde işlediği için Amerika hep bu mahkemeye üyelikten kaçındı. Donald Trump'ın başkanlığı sırasında ise ABD, mahkemeye ve bir dizi Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) diğer üyelerine Afganistan'daki ABD savaş suçlarıyla ilgili soruşturma başlatmaları bahanesiyle yaptırım uyguladı.
Amerika Birleşik Devletleri, Mahkemenin Amerikan vatandaşlarını soruşturma yetkisini “Amerikan ulusal egemenliğini” tehdit ettiği gerekçesiyle tanımıyor. Trump yönetimi yetkilileri, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yönelik bu yasadışı eylemi haklı çıkarmak için, Amerika Birleşik Devletleri'nin Roma Statüsü'ne üye olmaması da dahil olmak üzere çeşitli bahaneler ileri sürdü. Washington tarafından öne sürülen bir diğer bahane de Mahkeme'nin eylemlerinin uluslararası hukuka uygun olmaması iddiasıdır. Şaşırtıcı bir şekilde, Uluslararası Ceza Mahkemesi savaş cinayetlerini ve insanlığa karşı suçları tanıma ve kovuşturma konusunda en yüksek merci olması ancak, Trump yönetimi yetkililerinin mahkemenin Afganistan'daki ABD askeri suçları üzerinde yargı yetkisi olmadığını iddia etmesidir.
Şimdi de, Ukrayna savaşında, özellikle Buça ve liman kenti Mariupol'de Rusya'nın savaş cinayetleri işlediği iddiasıyla, Joe Biden de dahil olmak üzere ABD'li yetkililer, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i açıkça savaş suçlusu olarak adlandırdı ve kendisinin ve diğer Rus yetkililerin Ukrayna savaşıyla bağlantılı olarak yargılanmasını istedi. Biden yönetimi, Rusya'nın Ukrayna'da işlediği iddia edilen savaş suçlarını Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) taşımaya çalıştığı ancak önce kendi cinayetlerine yapması gerektiği çelişkisi ile karşı karşıya olduğu belirtilmelidir.
Siyasi uzman Andranik Migranian, "ABD, dünyadaki herhangi bir ülkeden daha fazla insan haklarını ihlal ediyor. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki insan hakları durumuna, özellikle siyahilere yönelik devam eden ayrımcı muameleye ve ABD polisinin onlara karşı uyguladığı aşırı şiddete ayrıca Washington'un yurtdışındaki askeri operasyonları ve saldırılarındaki kara siciline ve birçok ülkede savaş suçlarına bakıldığında Washington'un insan hakları alanındaki yalanlarını gün yüzüne çıkarmıştır. Irak ve Suriye ve hapishanelerin oluşturulması ve sanıklara insanlık dışı muamele ve işkence yapılması, Washington'un yanlış insan hakları iddialarını gösteriyor. Şimdi de ABD, özellikle propaganda ve siyaset alanında Rusya üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak ve Rus liderlerini tecrit etmek için yüksek sesle Rusların Ukrayna'da savaş suçları işlediğini ve bunun üzerine gidilmesi gerektiğini iddia ediyor.