Suudi Veliaht Prensi'nin Küresel siyasi inzivadan çıkış çabaları
(last modified Sat, 18 Jun 2022 02:46:59 GMT )
Haziran 18, 2022 05:46 Europe/Istanbul
  • Suudi Veliaht Prensi'nin Küresel siyasi inzivadan çıkış çabaları

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, diplomatik ziyaretler ve görüşmeler vasıtasıyla uzun vadeli siyasi izolasyondan kurtulmaya çalışıyor.

Muhammed bin Selman, Haziran 2017'de Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi olarak atandı, ancak veliahtlık makamı onun için çok da hayırlı olmadı, çünkü Bin Selman, rakipleri ve yerel eleştirmenleri, bölgesel rakiplere düşmanlığı ve Yemen'de devam eden ağır insan hakları ihlallerini bastırma yolunu tuttu. 

Bin Salman Haziran 2017, Suudi Arabistan Veliaht Prensi olarak atanmasından sadece birkaç gün sonra, Katar ile üç buçuk yıl süren gerginliğe sebebiyet verdi. Kasım 2017'de Bin Selman, kendi ailesi içindeki onlarca rakibi yolsuzluk suçlamalarıyla tutukladı. Ayrıca Lübnan Başbakanı Saad el-Hariri de Kasım 2017'de Riyad'da bin Selman tarafından tutuklanmış ve istifaya zorlanmıştı. Lübnan'ın müstafi başbakanı, istifasını açıkladıktan üç hafta sonra Fransa'nın arabuluculuğu ile Suudi Arabistan'dan ayrılmayı ve sonunda Lübnan'a dönmeyi başardı. Nihayetinde kendi ülkesine geri döndükten sonra istifasından vazgeçti.

Buna ilaveten Muhammed Bin Selman Ekim 2018 tarihinde Amerikan Washington Post gazetesinin Suudi gazetecisi Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini verdi ve Bin Selman'ın piyonları tarafından İstanbul konsolosluğunda Kaşıkçı vahşice öldürüldü. Bu sorunlarla birlikte, 2015 yılının Mart ayında Bin Selman'ın emriyle başlayan Yemen savaşı öyle bir durumda devam etti ki şu anda Yemen dünyada 21. yüzyılın en büyük insani felaketiyle karşı karşıya bulunan ülkesi olarak biliniyor.

Tüm atılan bu adımların ardından, özellikle Joe Biden'ın Amerika'da iktidara gelmesinden sonra, Muhammed bin Selman'ı siyasi baskı altında kaldı ve bir tür siyasi izolasyonla karşı karşıya bulundu. Joe Biden, insanlığa karşı işlediği cinayetler nedeniyle Suudi Veliaht Prensi ile görüşmeyeceğini resmen açıklamıştı.

Biden'ın Beyaz Saray'a girmesinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen, anlaşılan Suudi Veliaht Prensi siyasi izolasyondan kurtulmanın ve dünya ilişkilerine yeniden girmenin yollarını aramakta çırpınıyor. Bu süreç, geçtiğimiz Nisan ayında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Riyad ziyareti ve Muhammed bin Salman ile görüşmesiyle başladı. Joe Biden önceki iddiaların aksine  Muhammed bin Selman ile görüşmek için 16 Temmuz'da Riyad'a gitmesini planlanıyor. Bu arada bin Selman, önümüzdeki hafta Türkiye, Ürdün ve Mısır da dahil olmak üzere bölgedeki üç ülkeye ziyarette bulunacak.

 

Bu ziyaretler, Suudi Veliaht Prensi'nin siyasi izolasyon nedeniyle bir kriz döneminden geçtiğini gösteriyor. ABD başkanının da katılımıyla, Fars Körfezi İşbirliği Konseyi liderleri ve Ürdün kralı, Mısır cumhurbaşkanı ve Irak başbakanı ile 16 Temmuz'da yapılması planlanan Riyad toplantısı, Bin Selman'ın siyasi izolasyonu aşmasına ve Suudi Arabistan krallık tahtına ulaşmasına da yardımcı olacak.

Önemli olan nokta, ABD hükümetinin Bin Selman'a yaklaşımındaki değişikliğe rağmen, Biden'ın Suudi Arabistan ziyareti,  ABD'de hala ciddi bir muhalefet görüyor. Bu bağlamda dün (16 Haziran), haber kaynakları Washington Belediyesi'nin ABD'deki Suudi Büyükelçiliği'nin bulunduğu sokağa Cemal Kaşıkçı Caddesi adını verdiğini duyurdu.

Arab 21 haber sitesine göre, Suudi istihbarat servisi eski başkanı Turki Faysal sözlerinin ardından Biden'e ağır eleştiride bulundu ve  Biden'in, Bin Salman ile olası bir görüşmesinin amacı "kendi meşruiyetini güçlendirmektir!" dedi.

Turki el'Faysal, Joe Biden'a "Evleri camdan olan, halka taş atmaz" mesajı vererek, "Joe Biden, Suudi Arabistan ile ilişkilerini geliştirmek zorunda çünkü ABD'nin bu iyileştirmeye ihtiyacı var.'' dedi.

Faysal, ABD'nin insan hakları ihlalleriyle ilgili sicilini de eleştirerek, Irak'taki Ebu Garib hapishanesinin kurbanlarının henüz tazminat almadığını da sözlerine ekledi. 

Faysal ayrıca şöyle dedi: "ABD hükümeti terör suçlamasıyla çeşitli cezaevlerinde ve kamplarda binden fazla kişiyi ABD Anayasası tarafından güvence altına alınan herhangi bir hakka başvurmadan hapse attı. Yabancı ülkelerde toplama kampı kuracak kadar ileri gitti. Barack Obama'nın başkan yardımcısı ve şimdinin ABD Başkanı olan Joe Biden, toplama kampını kapatmayı taahhüt etti ama orada duruyor. Yüzlerce Abu Gureyb tutuklusuna mahkemede rücu ve tazminat hakkı tanınıp tanınmadığı da bilinmiyor. Biden, senatörken Irak'ın işgalini desteklediği için bunu düzeltmeli."