Tunus Anayasasından "İslam'ın" çıkarılmasının, cumhurbaşkanı tarafından onaylanması
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said geçen hafta 21 Haziran Salı günü 25 Temmuz'da referanduma sunulacak yeni anayasada İslam'ın artık hükümetin resmi dini olmayacağını duyurdu.
Cumhurbaşkanı aynı zamanda yeni anayasada "Dini İslam olan bir hükümetten bahsetmeyeceğiz, dini İslam olan bir ümmetten bahsediyoruz. Ümmet hükümetten farklıdır." dedi.
Tunus cumhurbaşkanı yeni anayasada bahsedilen hükümetin niteliğine açıklık getirdi ve şöyle dedi: "Sistemin cumhurbaşkanlığı mı yoksa parlamenter mi olduğu önemli değil, önemli olan hükümetin ve hakimiyetin millete ait olmasıdır."
Yeni Tunus anayasasını hazırlayan Ulusal İstişare Komisyonu, referanduma sunulacak ve ülkenin resmi dini olarak İslam'ın çıkarıldığına dayalı maddeyi daha önce yeni anayasada yer vermişti. Tunus'un yeni anayasası için Ulusal Danışma Komitesi koordinatörü, Sadık Bal'id şu açıklamada bulundu: "Cumhurbaşkanı yeni anayasada başbakanı seçecek ve atamayı gerçekleştirecektir. Hükümet inisiyatifler sunmak için bir devlet organı haline gelecek ve yürütme işlevine sahip olmayacaktır."
2014 yılında hazırlanan Tunus anayasasının ilk bölümünde ise Tunus'un "özgür, bağımsız ve egemen bir devlet olduğu ve İslam'ın ülkenin dini, Arapça'nın dili ve cumhuriyet sisteminin rejim türü olduğu" vurgulanmaktadır.
Tunus cumhurbaşkanının İslam'ın resmi bir din olarak anayasadan çıkarılmasını onaylaması ve buna vurgu yapması, 25 Temmuz 2021'de küçük bir Kuzey Afrika ülkesinde yarı darbeyle göreve başlayan Kays Said'in gerçek niyetlerini yansıtıyor. O dönemde beklenmedik bir hamleyle, darbenin hemen ardından parlamentoyu askıya aldı ve parlamento başkanının yanı sıra başbakanı da görevden aldı ve işleri kontrol altına aldı.
Tunus cumhurbaşkanının bu otoriter ve anti demokratik hamlesi, başbakan ve hükümetin ekonomik koşulları iyileştirme ve koronavirüs salgınıyla etkin bir şekilde başa çıkma konusundaki başarısızlığından dolayı bunu yaptığını iddia etti.
Bu darbeyle gelen şiddetli ve ciddi girişimler, Tunus'ta büyük siyasi gerilimlere yol açtı, muhtemelen Tunus'un 2011'deki halk hareketinden bu yana en büyük siyasi krizi de bu girişimler tetikledi. Kays Said ayrıca Bağımsız Seçim Komisyonu'nun üyelerinin değiştirildiğini duyurdu ve yeni anayasayı Temmuz 2022'nin sonlarında referanduma sunacağını söyledi.
Tunuslu siyasi partiler ise Kays Said'in hamlesine karşı farklı tavırlar aldılar ve farklı tepkiler gösterdi. Bazıları hareketi "anayasaya karşı darbe" olarak nitelendirirken, diğerleri bunu ülkede "2011 devriminin düzeltilmesi" olarak nitelendirdi. Aynı zamanda, Tunus cumhurbaşkanı eylemlerinin "anayasa çerçevesinde ve ülkeyi yakın tehlikelerden korumak için önlemler" çerçevesinde olduğunu iddia ediyor.
Aslında, Kays Said tüm önemli siyasi rakiplerini ortadan kaldırmayı hedefliyor. İslamcı El Nahda partisinin Tunus siyasetindeki güçlü rolü göz önüne alındığında, İslam'ı ülkenin anayasasından çıkararak El Nahda partisinin etkisini azaltmaya çalışıyor.
Kays Said ayrıca yargıyı El Nahda partisi lideri Raşid el-Gannuşi'yi mahkum etmek için bir araç olarak kullanmaya çalıştı.Bu bağlamda hakimler ve yargıçlar bile başkan Kays Said'i defalarca eleştirdi. Kays Said bu eleştirilerin ardından kendi yanında yer almayan yargıçlar ve hakimleri devre dışı bırakarak muhalifleri ve başta da El Nahda liderlerinin yargılanmasını hızlandırmaya çalıştı. Tunus parlamentosu feshedilmeden önce Nahda partisi en büyük parlamenter güçtü. Genel olarak, Kays Said'in geçen yıldan beri gücü elinde toplamayı ve siyasi muhalifleri ortadan kaldırmayı amaçladığı söylenebilir.