Çin hükümetinin NATO siyasetlerini eleştirmesi
Çin hükümeti, Kuzey Atlantik Paktı NATO'nun yeni stratejik belgesini eleştirerek, bu belgeyi küresel istikrar ve barış için sistematik bir sorun olarak adlandırdı.
NATO üye devletlerinin liderleri, Madrid'deki son toplantılarında yeni stratejilerinde ilk kez Çin'i dünya düzenini bozmaya çalışmakla suçladılar. Bu strateji belgesinde Rusya da, NATO güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdit olarak tanıtılmaktadır. Bu nedenle Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, ABD öncülüğünde NATO'nun kendisini bir savunma gücü olarak adlandırırken, dünya çapında gerilim ve savaş yaratmaya çalıştığını ve aslında ABD'nin, dünya insanlarının kanını akıttığını onlara tehdit kaynağı oluşturduğunu söyledi.
NATO, Soğuk Savaş döneminden kalma, ABD'nin askeri kolu olarak kullanılan, tamamen askeri bir organizasyondur. Hali hazırda dünya toplumunun karşı karşıya olduğu zorluklardan biri, NATO'nun coğrafi alanını ve etkinliğini doğuya doğru genişletmesi ve Çin ile Rusya sınırlarının başlıca tehdidi haline gelmesidir. Ukrayna'daki kriz, başta Amerika ve Avrupa ülkeleri olmak üzere Batı'nın kışkırtmalarıyla başlayan bu militarist politikanın sonuçlarından biridir. Şimdi de Batılı ülkeler kendilerini zayıf bir noktada gördükleri için bu krizde Ukrayna'yı kendi haline terk etmişlerdir.
Siyasi konular uzmanı Dimitri Babiç bu konuda şunları söylüyor: "NATO'nun Rusya ve Çin'e yönelik saldırı ve abluka politikaları benimsemesi, Batı'nın Doğu'daki çeşitli gelişmelerle ilgili endişelerini gidermeye yardımcı olmayacak, aynı zamanda küresel düzeni ve dengeyi de bozacaktır. Bu nedenle Amerika ve NATO, Moskova ve Pekin'e yönelik politikalarını değiştirmelidir."
Amerika'da Donald Trump başkanlığının başlamasından bu yana, Washington'un Çin karşıtı politikaları agresif ve saldırgan hale geldi ve Çin'i Amerika'nın ana tehdidi olarak adlandırdı.
Bunun ardından ABD, Çin ile ticaret savaşını körükleyerek Çin'i çevreleyen sularda askeri varlığını arttırdı ve Tayvan kozunu kullanarak Pekin üzerindeki baskısını yoğunlaştırdı. Çin'i kontrol etmek için Amerikan politikaları ve programlarının etkisizliği, Amerika'yı Çin'e karşı NATO'nun kozunu daha fazla kullanmaya yöneltti. Bu durum Amerika'nın Çin ile ekonomik ve teknolojik kampanyasındaki başarısızlığı, Batı'nın ortak bir stratejide Çin'i NATO ile karşı karşıya getirmesine neden oldu.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Victor Barsov bu konuda şunları söylüyor: "Afganistan'daki yenilgiden sonra, Amerika ve NATO Çin düşmanlığı politikalarını körüklüyor, Batı ise Doğu'yu birleşmeye daha fazla teşvik ediyor, bu da dünya barış düzeninin bozulması ve Soğuk Savaş zihniyetinin tekrar yaşatılmasına sebep oluyor."
Her halükarda, G-7 liderlerinin Almanya'daki son toplantısında Çin'in transit ve ekonomik "Bir Kuşak - Bir Yol" planıyla başa çıkılması için 600 milyar dolar tahsis etmesi, Batı'nın Çin'e karşı zayıflık hissini gösteriyor. Bu durum askeri meselelerin ve ülkenin coğrafi etki alanının genişletilmesinin ötesinde ciddi sorunların olduğunu gösteriyor. Fakat Amerika'nın Çin'e karşı sorunu, Avrupa ülkelerinin Çin'e karşı uyumsuzluğudur. Çünkü Avrupa ülkeleri Çin ile politikalarını kendi çıkarlarına göre ayarlıyorlar. Amerika'nın kendisi bile Çin ile ekonomik ve ticari işbirliğinde geri adım atmakta zorlanmakta ve Amerikan şirketlerinin çıkarlarını düşünerek hareket etmektedir, bu nedenle Washington Çin'e karşı NATO'yu askeri kolu olarak kullanmaya çalışıyor. Pekin'in bakış açısından dünya düzenini ve barışını bozan bir politika bugünlerde ABD tarafından NATO aracılığıyla izlenmektedir./