Amerika'da çifte standartlı ifade özgürlüğü kriterleri 
(last modified Mon, 29 Aug 2022 07:05:04 GMT )
Ağustos 29, 2022 10:05 Europe/Istanbul
  •  Amerika'da çifte standartlı ifade özgürlüğü kriterleri 

Denver Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Başkanı ve hocalarından Nader Haşemi'nin  Siyonist Rejim İsrail'in Selman Rüşdü'ye yönelik saldırıda elinin olduğuna dair sözleri, Amerika Kongre Cumhuriyetçileri  İran'ın  Amerika'nın akademik çevreleri ve müesseselerine sızmaları hususunda uyarıda bulunarak,  gelecek aylarda bu hususta araştırmalar başlatmak istediklerini belirtti.

Denver Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Başkanı ve hocalarından Nader Haşemi son röportajında  Siyonist İsrail'in Kapsamlı Ortak Eylem Planı-KOEP'e karşıtlığından yola çıkarak  İsrail casusluk servisi MOSSAD'ın  müzakerelere halel getirmek amacıyla Selman Rüşdi'ye saldıran kişiyi kışkırttığı ihtimalinden söz etti. 

Cumhuriyetçi Parti'nin dış politika liderleri, bu açıklamaların Amerikan akademik kurumlarında İran İslam Cumhuriyeti'nin propagandasının yayıldığını gösterdiği konusunda uyardı. ABD Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi bir üyesi olan "Greg Steub"şunları söyledi: "Denver Üniversitesi profesörünün İsrail'in Salman Rüşdi'nin cezalandırılması rolüne ilişkin açıklamaları tehlikeli ve gerçek dışıdır ve Amerika'da anti-semitizmin yayılmasına yol açmaktadır. "

Bu üst düzey yetkililer, anti-Semitizm olarak tanımladıkları ve ABD'ye karşı komplo teorilerinin yayılmasıyla mücadele etmek için önümüzdeki aylarda Denver Üniversitesi gibi kurumları soruşturmaya başlayacaklarını vurguladılar.

ABD Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi üyesi "Jim Banks" şunları söyledi: "Yahudi aleyhtarı ve anti-Amerikan komplo teorileri artık Amerikan üniversitelerinde yayılıyor ve öğrencilerin zihinlerini zehirliyor. Cumhuriyetçiler, İran hükümetinin Yahudi aleyhtarı propagandasını destekleyen profesörleri ve hocaları denetlemeli yakından onları izlemeli."

Cumhuriyetçiler, yabancı ülkelerin, özellikle İran ve Çin'in akademik kurumlardaki sözde etkisiyle başa çıkmak için, Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olacağı bir sonraki Kongre'de önerilerini sunmak için çeşitli planlar hazırladıklarını iddia ettiler.  Cumhuriyetçi liderlerin Denver Üniversitesi profesörü Nader Haşemi'ye karşı sert duruşu ve açıklamaları, Amerika'da ifade özgürlüğü konusunda çifte standardın varlığını bir kez daha ispatladı. Bu üniversite hocası Salman Rüşdi'ye yönelik saldırıya ilişkin sadece görüşünü ifade ederken, sözlü saldırıların hedefi oldu ve muhtemelen Cumhuriyetçi makamlarının baskılarından dolayı yargılanacak ve işinden bile olabilecektir. 

 

Ancak soru şu ki, fikrini ifade ederek bu hoca ABD'nin hangi yasasını ihlal etti veya Siyonist rejimin Salman Rüşdi'ye yönelik saldırıdaki olası rolüne yaptığı vurgunun anti-Semitizm meselesiyle ne ilgisi var? Siyonist Rejim İsrail hakkında herhangi bir yorum anti-Semitik bir duruş sergilemekle eşdeğer mi?

Durum böyleyken, insan hakları örgütlerinin ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin Siyonist rejimin Filistinlilere karşı işlediği suçları eleştiren açıklama ve raporları anti-semitizm olarak değerlendirilmelidir. Ne Birleşmiş Milletler ne de dünyanın pek çok ülkesi böyle bir görüşe sahip değilken ve Siyonist rejim ile dünyadaki Yahudiler arasında bir ayrım olduğuna inanırken bu yanlış bir saptama olacaktır. Bu bağlamda, İran İslam Cumhuriyeti defalarca Siyonizm ve Yahudilik arasındaki ayrımı vurgulamıştır.

Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise, İslam Peygamberi (saa) aleyhine hakaret içeren karikatürlerin yayınlanması ve küfür ve saygısız ifadeler içeren "Şeytan Ayetleri" kitabının yayınlanması gibi durumlarda Amerikalılar da dahil olmak üzere Batılıların ifade özgürlüğü iddialarıdır.  Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere Batı'nın ifade özgürlüğü konusundaki çifte standardına bakıldığında, bu konunun ancak Müslümanların kutsallarına hakaret dahil olmak üzere sorgulayıcı ve hakaret içeren konuların eşlik ettiği durumlarda geçerli olduğunu göstermektedir. Diğer durumlarda, Holokost sorunu ve Siyonist rejimin Salman Rüşdi'ye yönelik saldırıdaki olası rolünün gündeme getirilmesi gibi konular en sert tepkilerle karşılanmaktadır.