Şanghay'ın cazibesi ve bu organizasyona üyelik için artan talep
1996 yılında Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan liderleri tarafından çok taraflı güvenlik, ekonomik ve siyasi işbirliği amacıyla kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü ŞİÖ, Artık birçok ülkenin bu uluslararası organizasyona katılmak isteyeceği bir yetenek ve çekicilik aşamasına gelmiş bulunuyor.
Bu örgüte 2001 yılında Özbekistan'ın da katılmasıyla resmi olarak "Şanghay İşbirliği Örgütü" adı verilmiş ve daha sonra Pakistan ve Hindistan bu Avrasya örgütüne katılmıştır. İran İslam Cumhuriyeti, Hindistan, Kazakistan, Çin, Kırgızistan, Pakistan, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan'dan oluşan 9 ülke, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün resmi üyeleridir. Şimdi Afganistan, Moğolistan ve Beyaz Rusya örgütün gözlemci üyeleridir ve Türkiye, Sri Lanka, Ermenistan, Azerbaycan Cumhuriyeti, Nepal ve Kamboçya bu örgütle diyalog ortağı olarak ilişkilidir.
Türkiye bu örgüte daimi üyelik başvurusunda bulunan ülkelerden biridir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün Semerkant kentindeki son toplantısına katıldıktan sonra, bu örgüte üyelik önerisinde bulunarak “Bu eylemle Türkiye'nin üye ülkelerle ilişkilerinin farklı bir konuma geleceğini” söyledi.
Şu anda Şanghay İşbirliği Örgütü'nün toplantılarına diyalog ortağı olarak katılan Türkiye, geçtiğimiz yıllarda birkaç kez Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üye olmaya çalıştı. Recep Tayyip Erdoğan, 10 yıl önce Türkiye'nin başbakanıyken Mısır basınından Al-Yum Al-Sabi'ye verdiği röportajda “Türkiye, Avrupa Birliği'ne katılmak yerine Şanghay Örgütü'ne katılmayı ciddi olarak düşünüyor” dedi.
O dönemde Türkiye'nin, Rusya ve bu örgütün diğer bazı üyeleri ile çeşitli ihtilaflarına rağmen Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılması konusu, Avrupa Birliği ve Batı'dan daha fazla taviz koparmak için bir koz olarak görülüyordu. Türkiye'nin o dönemdeki doğuya bakma politikasına rağmen, Ankara'nın dış politikaya "ikili" yaklaşımı nedeniyle pratik bir sonuç alınamadı.
Fakat şimdi Kuzey Atlantik Paktı NATO’da ortaya çıkan kriz, bu örgütün yapısal zaafları ve işlevsizliği ayrıca Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olma konusundaki çaresizliği, aynı zamanda bu birliğin zayıflaması ve halkların bu Birlikten ayrılma isteklerinin artması nedeniyle, hali hazırda Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılma isteği konusuyla karşı karşıyayız.
Avrasya yüzölçümünün %60'ına ve dünya nüfusunun yaklaşık yarısına sahip olan Şanghay İşbirliği Örgütü üye ülkeleri, üyelerine ekonomik, siyasi ve güvenlik ilişkilerini genişletmek için büyük bir kapasite sağlıyor. Türkiye analistlerinden Mehmet Ali Güler bu bağlamda şöyle diyor: Türkiye NATO ile bağlarını kesmeli ve Büyük Avrasya Ortaklığının bir parçası olmalı. Çünkü Türkiye 70 yıldır NATO üyeliğinden fayda görmedi. Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS yolu ile "yeni dünya"ya entegre olarak daha başarılı olacaktır.
Çin'in Br Kuşak Bir Yol Planı, Kuzey-Güney Koridoru ve Doğu-Batı Koridoru gibi transit kapasiteleri göz önüne alındığında, Şanghay Örgütü Türkiye'ye uygun ekonomik fırsatlar sunmakla bu ülkenin jeo-ekonomik konumunu yükseltir. Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üye olma hedefinde başarılı olursa, Kuzey Atlantik Paktı NATO’nun Şanghay bloğuna katılan ilk üyesi olacak. Böylece mevcut şartlar ve Kuzey Atlantik Paktı NATO’nun zayıflamasına ayrıca batı ve Amerika’nın muhalifler ve rakiplerinin ekseninden yeni bir düzenin şekillenmesine göre NATO daha da zayıflayacaktır.
Nitekim Macaristan başbakanı Viktor Urban şöyle dedi: Ukrayna, mevcut NATO yardım planlarıyla Rusya'yı bir savaşta yenemez ve AB, Rusya karşıtı yaptırımlarla ekonomik sorunlar yaşayacak.
Türkiye'nin bu durumda Şanghay'a üye olma isteği 2012 gündemini aşıyor. Küresel gücün geometrisindeki dönüşüm, Şanghay İşbirliği Örgütü gibi yeni bölgesel örgütlerin güçlendirilmesi ve genişletilmesi ve bu örgütün jeo-ekonomik ve jeo-stratejik kapasiteleri ile NATO'nun gerilemesi, Türkiye'nin ve Mısır gibi diğer bölge dışı ülkelerin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üye olmaya çalışmasına neden olmaktadır./