Batı'nın Çin'e karşı kışkırtıcı davranışlarının devam etmesi
Güney Doğu Asya bölgesinde gerilimlerin artmasına paralel olarak Tayvan dışişleri bakanlığı Almanya parlamenter heyetinin adaya giriş yaptığını duyurdu.
Almanya parlamenterleri Covid 19 salgınının başlangıcından bu yana ilk kez Tayvan adasına ziyaret gerçekleştirmektedir. Buna paralel olarak Tayvan savunma bakanlığı da yayımladığı bildiride "Silahlı kuvvetlerimizi Pazar günü bölgeye yaklaşan Çin ordusuna ait 22 uçak ve dört savaş gemisini yakından izledi." dedi.
Tayvan savunma bakanlığının yaydığı habere göre keşif sırasında görülen 8 uçak sözde gayrı resmi olarak Tayvan ile Çin ana toprakları arasındaki deniz sınır sayılan Tayvan boğazının "orta çizgisini" ihlal etmiştir.
Kuşkusuz Almanya'nın Tayvan'a gönderdiği parlamenter heyeti Amerika'nın Güney Doğu Asya'daki kışkırtıcı eylemleri ve planlarının bir parçasıdır.
Beyaz Saray yetkilileri temelde Avrupa hükümetleri üzerinde baskı kurarak bu hükümetler grubunu dünyanın farklı bölgelerinde Amerika'nın çıkarlarıyla buluşturmaya çalışıyor. Alman parlamento heyetinin Tayvan adası ziyaretinin ise Berlin hükümetinin de onayıyla olup olmadığı belli değildir. Diğer benzer ziyaretler hususunda da aynı durum söz konusudur.
Tayvan çevresindeki durum, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin adaya yaptığı tartışmalı ziyaretinin ardından yoğunlaştı. Pelosi Ağustos'un başlarında adayı ziyaret etmişti. Tayvan'ı kendi topraklarının bir parçası olarak gören Çin, Pelosi'nin ziyareti sırasında ve ardından Tayvan Adası çevresinde geniş çaplı tatbikatlar yaptı.
Tayvan Boğazı'ndaki gerilimi artıran durum ise bu adaya Fransa, Litvanya, Japonya ve son zamanlarda Almanya'nın da aralarında bulunduğu birçok ülkenin heyet göndermesi oldu. Sonuçta bu girişimler Tayvan Boğazı'nda tansiyonu yükseltti.
Uluslararası siyaset alanlarındaki taraflı, provokatif ve çifte politikaları nedeniyle, dünyanın bağımsız hükümetleri açısından Amerikan hükümetinin dünyanın en nefret edilen ülkeleri arasında yer aldığı aşikardır. Aynı zamanda ekonomik açıdan Çin gibi dünyanın bazı bağımsız ülkelerinin çok gerisinde kalan Amerika, söz konusu ülkelere askeri ve siyasi masraflar dayatarak, onların ekonomik büyüme ve gelişme hızını düşürmeye ve gelişimini yavaşlatmaya çalışmaktadır.
Dünyada ihtiyaç duyulan her türlü üründe ekonomik ve ihracat açısından ilk sıralarda yer alan ülkelerin başında hiç şüphesiz Çin gelmektedir. Bu nedenle ABD hükümetinin Çin'e karşı her türlü provokasyonu muhtemeldir. Aslında İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana geçen yetmiş yılda Amerikan her zaman diğer ülkelerin sınırlarını değiştirmeye çalışarak, dünyanın stratejik bölgelerinde uzun vadeli politikalarını planlamaya çalışmıştır.
Ama mevcut durumda bu fırsat Amerika'dan alınmış durumda. Çünkü dünyanın farklı bölgelerinde Amerikan ve İngiliz sömürge politikalarının uygulanmasını engelleyen güçlü hükümetler grubu oluşmuştur. Bu bağlamda, Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova, "Almanya ve bazı Doğu Avrupa ülkeleri, Amerika'nın 'yeniden sınır çizme' planı sayesinde son on yıllarda sınırlarını değiştirerek şimdiki sınırlarına kavuştular". dedi.
Görünen o ki, Amerikalı yetkililer hala yeni ülkelerin kurulmasına destek vererek uluslararası çevrelerde yandaşlarını artırmaya çalışıyorlar. Buna rağmen Amerika'nın Güneydoğu Asya gibi bazı önemli bölgelerdeki emellerine ulaşması pek olası görünmüyor. Çünkü Amerika'nın talepleri gayrimeşru ve kanun dışı kabul ediliyor.
Çin'in dağılmasından önce Amerika, başta Türkiye olmak üzere bazı Batı Asya ülkeleri ve Rusya'nın da dağılması konusunu gündeme getirmişti. Ancak Beyaz Saray'ın bu çabaları sadece başarısız olmakla kalmadı, gelecekte de Beyaz Saray yetkilileri için herhangi bir başarı vadetmiyor./