Amerika'nın Çin'e karşı yeni iddiaları ve gerilimleri arttırma isteği
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Perşembe günü Amerika'nın karşılaştığı sorunlar ile ilgili açıklamalarda bulundu. Jake Sullivan dünyanın bir kez daha dönüm noktasında olduğunu ve Çin'in küresel düzeni bozmak istediği önemli bir rakip olduğunu vurguladı.
Jake Sullivan Beyaz Saray'da gerçekleştirdiği basın toplantısında şu açıklamada bulundu: " Bugün, dünya bir kez daha dönüm noktasındadır. Belirleyici bir onyılın ilk yıllarındayız. "
Jake Sullivan bu konuda şöyle bir açıklamada da bulundu: " Çin sınırları içinde ve dışında kesin bir şekilde ekonomik, siyasi, güvenlik ve teknolojik alanlarda Batı ile rekabeti içerisinde liberal olmayan görüşünü ilerletmektedir. Çin hem küresel düzeni değiştirmek isteyen hem bunu yapmak için önemli bir kapasiteye sahip tek rakiptir. " Sullivan şu açıklamada da bulundu: " Jeopolitik ortamda Çin halk cumhuriyeti Amerika'nın en önemli jeostratejik sorunu olduğunun farkındayız. "
Bu Amerikalı ulusal güvenlik üst düzey makamının Çin hususundaki yeni uyarısı ve Amerika'nın en önemli jeopolitik sorununun Çin olarak tanıtılması ve liberal düzeninin bu ülke tarafından bozulmak istenmesi itirafı, Amerika'nın bölgesel ve küresel arsalarda Çin ile karşılaşmalarının yoğunlaşması bağlamında değerlendirilebilir. Gerçekte Amerika üst düzey belgelerinde hep Çin'i kendine karşı en önemli tehdit olarak görüyor. Amerika kendisine ilaveten bu noktada Batı'yı da yanına almaya çalışmış ve Pekin'in ihtiraslarına karşı koyulmasını istemiştir.
Bu bağlamda Çarşamba günü yayınlanan yeni Amerikan ulusal güvenlik belgesinde Biden hükümeti bir kez daha Çin'e saldırdı ve onu en önemli tehdit olarak gördüğünü vurguladı. Joe Biden, ağırlıklı olarak ABD'nin Rusya ve Çin ile karşı karşıya gelmesine odaklanan bu belgede, dünya siyaseti alanında büyük bir değişimin gerçekleştiğini ve Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra otuz yıldır dünyada var olan düzenin, kesinlikle sona erdiğini ve büyük güçler arasında gelecek olaylarını yönlendirme bağlamında bir rekabetin başladığını da vurguladı. Mart 2021'de geçici bir ulusal güvenlik politikası yayınlayan ABD başkanı, ilk resmi ulusal güvenlik belgesi olan bu belgede, Çin'i dünya arenasında ABD'ye neredeyse eşit tek rakip olarak kabul etti ve ABD'nin dikkatini Rusya'ya çekmesi gerektiğini de vurguladı. Bu belgenin girişinde Biden şu ifadelere de yer verdi: "Çin, artan kapasitesiyle birlikte, uluslararası düzeni, tıpkı ABD'nin istediği şekilde kurduğu küresel oyun alanını kendi çıkarlarına çevirecek şekilde şekillendirme niyetindedir."
Biden hükümeti yetkililerinin Çin ile eşit rekabet ve ikili ilişkilerde gerilimi azaltma yönündeki iddialarına rağmen, Biden'ın göreve gelmesinden bu yana ABD'nin Çin'e yönelik tutum ve eylemlerinden anlaşılıyor ki Washington'un çabası, Pekin'le ekonomik, ticari, askeri ve güvenlik, siyasi ve siber arenalarda kapsamlı bir şekilde yüzleşmek ve deniz alanında da Çin'i kendi bölgesinde geriye püskürtmektir.
Aslında Washington, Çin'in Rusya ile birlikte Batı dünyasının yaratıcısı ve bekasının destekçisi olduğu liberal temellere sahip küresel düzene meydan okuyacağından ve Batı'nın uluslararası sistem üzerindeki asırlık otoritesini baltalayacağından ve bu sultayı ve egemenliği kaybetmesinden korkuyor. Tabii ki, Rusya ve Çin liderleri, dünya sistemini mevcut durumdan Birleşmiş Milletler'in ekseninde renkli rolüne dayanan çok kutuplu bir sisteme değiştirme gereğini defalarca vurguladılar. Dünya arenasında her zaman tek taraflılık anlayışını benimseyen ve diğer ülkelerin çıkarlarını baltalamak pahasına kendi çıkar ve hedeflerini sürdüren Amerika Birleşik Devletleri açısından bu kabul edilebilir bir durum değil ve bu yüzden çabalıyor ki bu karşı gelişi ne pahasına olursa olsun önlesin. Yeni küresel aktörleri yani Çin'i engellemek ve Rusya'yı mümkün olduğu kadar sınırlamak ve zayıflatmak Amerika'nın temel amacı olarak görülmektedir. Bu, Çin ile ticaret savaşı ve ayrıca Asya-Pasifik bölgesinde bu ülkeyi gerilimlere dahil etmek ve çeşitli ittifakların oluşturulması durumunda yapılır. Ukrayna'da savaşın devam etmesi ve askeri ve ekonomik olmak üzere Rusya'nın yeteneklerini mümkün olduğunca zayıflatmaya çalışması da bu bağlamda değerlendirilebilir, ancak küresel eğilimler incelendiğinde, Rusya'nın gücünde somut bir artış görüldüğü ve Doğu ve Avrasya güçleri arasında bir birlik oluştuğu söylenebilir.