Avrupa Birliği'nde medyaya baskı varlığını kabul etmek
Avrupa ülkelerinin medya özgürlüğüne dair gürültülü iddialarına, propagandalarına ve dünyada ifade özgürlüğünü savunma iddiasına rağmen, yayınlanan raporlar medyanın bu birliktelikte baskı altında olduğuna işaret ediyor.
Gazetecileri Koruma Komitesi Çarşamba günü yayınladığı yeni bir raporda, Avrupa Birliği'ndeki medya mensuplarının her zamankinden daha fazla kısıtlandığını vurguladı.
Komite, araştırmalarında bazı Avrupa hükümetlerinin "Covid-19" virüsü salgınından bu yana medya kontrolü üzerindeki kısıtlamaları sıkılaştırdığını ortaya çıkardı. Bu, Avrupa Birliği'nin Eylül 2022'de gazetecileri korumak için Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası'nı sadece kağıt üzerine sunduğu halde yaşanıyor.
Ancak Gazetecileri Koruma Komitesi'nin raporu, gazetecileri gözetlemek için gizli dinleme yazılımı kullanın birçok ülkenin yasaları istediği gibi uyguladığını gösteriyor.
Komitenin Avrupa'daki avukatı "Tom Gibson" şöyle diyor: " Çok zengin ve güçlü kişiler tarafından gazetecilere yönelik çevrimiçi taciz ve dijital tehditlerde günlük bir artış görüyoruz. Onlar gazetecileri, dava açmakla susturmak istiyorlar."
Avrupa Birliği de dahil olmak üzere Batı'nın ifade özgürlüğü ve özellikle de medya özgürlüğü konusundaki çifte standartlarına bakıldığında, bu konunun ancak Batı'nın düşündüğü Rus düşmanlığı, İran düşmanlığı veya Rusya düşmanlığı gibi konuları veya ülkeleri sorgularken, geçerli olduğunu görüyoruz. Holokost meselesi veya Ukrayna'daki mevcut savaş sırasında Rusya'nın lehine tavır alma gibi diğer durumlarda, Avrupa Birliği ve Avrupa hükümetleri, kendileri açısından bu alanda alışılmadık veya yetkisiz pozisyonlar alan gazetecilere, uzmanlara ve uydu ağlarına veya haber ajanslarına şiddetle tepki gösterir.
Her zaman insan haklarında ısrarcı olan ve ifade ve medya özgürlüğü dahil özgürlükleri desteklediklerini iddia eden Avrupalılar, bu sloganın aksine İran'ın Press TV'si veya Rusya'nın Russia Today gibi bağımsız medyasının haber yapmasını engellerken diğer yandan ise kendi siyasetlerine paralele hareket eden medyaya gizli ve açık şekilde destek verdiler.
Bu bağlamda, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Şubat 2022'nin sonunda Sputnik haber ajansı ve Russia Today ağı da dahil olmak üzere Rus medyasının Avrupa Birliği'ndeki faaliyetlerinin yasaklandığını duyurdu. Bu birliğin Avrupa Birliği'ndeki "Kremlin medya makinesi"nin faaliyetini yasakladığını ve iki medya kuruluşunun, Russia Today ve Sputnik'in artık Putin'in savaşını haklı çıkarmak ve tefrika yaratmak için bu birlikte içeriklerini yayınlayamayacaklarını vurguladı ve ekledi: "Avrupa'da yanlış ve zehirli bilgilerin yasaklanması için araçlar geliştiriyoruz".
Bu konu aslında Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere Batılıların terör ve insan hakları, ifade özgürlüğü ve medya dahil olmak üzere bazı konularda çifte yaklaşımının bir başka örneğidir.
Ayrıca, Şubat 2023'ün başlarında, Avrupa Birliği'nin dış politikasından sorumlu "Joseph Burrell" ifade özgürlüğünün yeni tanımında, Rus medyasının Avrupa ülkelerinde yayın yapmasının yasaklanmasının ifade özgürlüğünün savunulması olduğunu iddia etti. Burrell, yanlış bilgilerin yayılmasıyla mücadele etmek için bir konferansta yaptığı konuşmada şunları iddia etti: "Bunu yaparak (Avrupa'da Rus medya yayınlarını yasaklayarak), ifade özgürlüğüne saldırmıyoruz, ancak ifade özgürlüğünü savunuyoruz, tekrar ilerlemek zorundayız. Dezenformasyon kampanyalarının nerede düzenlendiğini anlamamız, aktörlerini belirlememiz ve kaynağını bulmamız gerekiyor."
Avrupa Birliği'nin üst düzey yetkililerinin bu eylem ve tutumları, ifade özgürlüğü gibi kavramları istedikleri zaman kendi lehlerine değiştirebileceklerini ve böylece kendi görüşlerine göre bağımsız medyayı yasaklama veya bunlarla ilgili işlem yapma ortamını oluşturabileceklerini, gazetecilere baskı uygulamak, susturmak için gittikçe daha fazla kısıtlama getirdiklerini göstermektedir./