Hitler'in Fransa'ya karşı cinayetleri, Fransa'nın Cezayir'e karşı cinayetleri
(last modified Sun, 07 Jul 2024 08:54:00 GMT )
Temmuz 07, 2024 11:54 Europe/Istanbul
  • Hitler'in Fransa'ya karşı cinayetleri, Fransa'nın Cezayir'e karşı cinayetleri

Pars Today- Tam da Fransa ve diğer müttefikleri, Avrupa'yı harap eden Nazi Almanyası'ndan kurtulmanın sevincini yaşarken, sömürgeci Fransız güçleri, kendilerini II. Dünya Savaşı'nın galibi olarak gören bu güçler, Cezayir'de 20. yüzyılın en vahşi ve iğrenç suçlarından birini işlediler.

Fransa, Avrupa'da savaş sırasında maruz kaldığı vahşeti Cezayir'de tekrarladı. Bu iğrenç ve korkunç suç, "bir milyon şehit ülkesi" [Cezayir] aleyhine işlendi. Bu nedenle, Nazi lideri Hitler'in ölümüyle vahşi suç işleme çağının sona ermediğini kesin olarak söyleyebiliriz. Çünkü sömürgeci Fransız güçleri, Cezayir'de işledikleri suçlar ve vahşetle, Hitler'in yolundan gitmeye devam edebileceklerini kanıtladılar.

Fransa, her zaman kendini insan haklarının beşiği olarak gören bir Avrupa ülkesidir. Bugün 8 Mayıs günü işlenen ve ardından "Kara Salı" olarak adlandırılan katliamdan bahsedeceğiz. Bu gün tüm Cezayirliler için çok acı verici bir gün olsa da aynı zamanda Cezayir halkında sömürgeciliğe karşı özgürlük mücadelesine girmek için güçlü bir motivasyon kaynağı oldu.

 

Paris'te Nazilerin Geçit Töreni Görseli

Bu Pars Tody raporunda, Şuayba'dan aktarılan bilgilere dayanarak bu olaya göz atacağız:

Bağımsızlık Sloganları:

1945 yılının 8 Mayıs günü Fransızlar, diğer müttefikleri ve dostlarıyla birlikte II. Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı kazandıkları zaferi kutluyorlardı. Tam da bu sırada Cezayir'de bir dizi gösteri başladı. Göstericiler Fransız bayrağını taşıyarak ülkenin ve müttefiklerinin zaferini destekleyen sloganlar attılar. Bu sloganların ardından "Yaşasın Bağımsız Cezayir!" sesleri yükseldi ve göstericiler ilk kez Cezayir bayrağını da Fransız bayrağının yanında dalgalandırdılar. İşte o zaman sömürgeci Fransız liderler paniklediler ve derhal Cezayir bayraklarının indirilmesini emrettiler.

Buzid Saâl adında Cezayirli bir genç, ülkesinin bayrağını indirmeyi reddetti. Diğer gençler de sömürgecilerin zorbalık ve kabadayılığına boyun eğmeye niyetli değillerdi. Bu nedenle göstericilerle Fransız güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Fransız güçleri Buzid Saâl'e ateş açarak onu öldürdüler. Bu cinayetin ardından göstericiler arasında korku ve dehşet hakim oldu. Bu, Fransızların Cezayir'de işlediği büyük vahşetlerin başlangıcıydı.

Buzid Saâl Cezayirliler için bir semboldür, çünkü 8 Mayıs 1945'te Fransız güçleri tarafından şehit edilen ilk gençtir. Bu Cezayirli genç, 1919'da Setif şehrinin El Zaytoun köyünde doğdu ve burada Kuran eğitimi aldı. Cezayir'in ilk şehidi, henüz 15 yaşındayken babası vefat etti ve ailesiyle birlikte ikamet yerini değiştirmek zorunda kaldı. Kendisi ve ailesinin geçimini sağlamak için bir restoranda çalışmaya başladı. Daha sonra Buzid Saâl, Cezayirli Müslüman İzcileri Derneği'ne katıldı.

Cezayir halkının sömürgeci Fransızlara karşı geniş çaplı gösterileri zamanla şehirlere ve banliyölere yayıldı. Bu bölgeler arasında Kalem, Kherrata ve Annaba yer alıyordu. Bu arada, General de Gaulle'e bağlı hükümet, Cezayirli protestocuları bastırmak ve acımasızca yok etmekten başka bir yol göremiyordu. Bu nedenle, Fransız sömürgeciler Cezayir'in birçok yerinde sokağa çıkma yasağı ilan ettiler. Ayrıca sokağa çıkma yasağını da oldukça katı bir şekilde uyguladılar.

Fransızlar aynı zamanda halk ayaklanmasının daha da yayılmasını önlemek için çeşitli önlemler aldılar. Örneğin, sömürgeciler Cezayir'deki ulusal hareketin bazı liderlerini tutukladılar. Öte yandan, sömürgeciler Cezayirli Müslüman İzcileri Derneği'nin bazı üyelerini idam ettiler. General de Gaulle, protestolara katılıp katılmadıklarından şüphelenilen sivilleri bile idam etti.

Buna ek olarak, Fransızlar bazı Cezayir köylerinin bağımsızlıkçılar için bir sığınak olduğuna dair şüpheyle, bu köyleri hava saldırılarına uğrattılar ve yerle bir ettiler. Raporlar, Fransızların bu köylerde kadınlara, çocuklara ve yaşlılara karşı çok sayıda suç işlediğini gösteriyor. Fransızların Cezayir halkına karşı işlediği çok sayıda suç devam etti ve sömürgeciler bu ülkede insan haklarının açık bir şekilde ihlal edilmesi konusunda ısrar ettiler. Örneğin, Fransız işgalciler her mahalledeki insanları bir araya getirip benzinle yakıyorlardı.

Ayrıca Fransızlar yaşlıları uçaklardan ve helikopterlerden aşağı atıyorlardı. Suçlular, ölenlerin cesetlerine bile merhamet etmediler ve bu cesetleri kaldırımlara yatırdılar, böylece diğer Cezayirli vatandaşlara ders olsun diye. Bu noktada Cezayirli hamile kadınların da Fransız sömürgeci askerlerinin suçlarından kurtulamadığını belirtmek gerekir.

Fransızlar işledikleri bu vahşet sırasında 15 gün içinde 44 köyü tamamen yok ettiler. Yüzlerce kadın, çocuk ve yaşlıyı geniş çaplı hava saldırılarında katlettiler. Bu yöntemle 45.000 Cezayirliyi öldürdüler. Bazı raporlarda sömürgecilerin bu katliamındaki kurban sayısının 70.000'e ulaştığı tahmin ediliyor. Bu arada 5.000'den fazla Cezayirli de sömürgeciler tarafından tutuklandı. Tutuklamalar, söz konusu korkunç katliamın işlenmesinden aylar sonra bile devam etti. Ardından, sömürgecilere bağlı mahkemeler Ekim 1945'te binlerce idam kararı verdi.

 

Fransızların katliam ve terör politikasıyla Cezayir'e hükmetmesi

Kurtuluş ve Özgürlüğün Başlangıcı

Fransızların Cezayir'de işlediği katliam ve soykırımın boyutu hayal edilemeyecek kadar büyük olmasına rağmen, bu vahşet Cezayirliler arasında büyük bir ilerleme arzusu yarattı. Bu nedenle bağımsızlıklarını elde etmek için mücadeleye girişmeye karar verdılar. Cezayirliler kararlıydı. Özgürlüklerini Fransa'dan almak için yüzbinlerce şehit vermeyi göze almışlardı. Ve tam da bu gerçekleşti.

Birçok tarihçi, 8 Mayıs 1945'teki katliamın Cezayir'in bağımsızlık mücadelesinin başlangıcı olduğuna inanıyor. Bu toplu katliamın bir sonucu olarak Cezayir'de yeni bir nesil ortaya çıktı; "Fransız uygarlığının kurtarıcı" efsanesini reddeden bir nesil. Dr. Ali El-Salabi, "Cezayir Halkının Mücadelesi" adlı kitabında bu konuyu ele alıyor.

El-Salabi kitabında şunları söylüyor: "Sömürgeci Fransızların işlediği bu korkunç vahşetin olumlu sonuçlarından biri, Cezayir halkının ancak ve ancak silahla büyük hedeflerine, yani sömürgeciliğe son verebileceklerine inanmalarıydı. Bu nedenle, Fransız işgalcilerine karşı silahlı mücadeleye çağrılar yayıldı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Cezayirli gençler de Fransızlara karşı silahlı mücadeleyi büyük bir coşkuyla karşıladılar."

El-Salabi ayrıca kitabında şunları söylüyor: "Sömürgecilerin Mayıs 1945'te işlediği katliam, Cezayirlilerin bağımsızlık ve özgürlüğün bir hediye olmadığı, aksine savaşarak ve mücadele ederek elde edilmesi gereken bir hak olduğuna inanmalarına neden oldu. Bu nedenle Mayıs olayları, 50'lerin ortalarında başlayan ve 1962'de Cezayir'in sömürgeciliğin pençesinden kurtulmasıyla sonuçlanan Cezayir Devrimi'nin itici gücü oldu."

Buna ek olarak, 8 Mayıs 1945 katliamı özgürlük ve bağımsızlık yolunun başlangıcı olduğu gibi, anılması da Cezayirlilerin "yumuşak sömürge" girişimlerine karşı bağımsızlık mücadelesinin devam ettiğinin bir göstergesidir. Bu girişimler, Fransa ve diğer müttefik güçleri tarafından başlatılmıştır.