ABD'nin İran'a Karşı Eylemlerinin Sürekliliği; 40 yıllık Başarısız Mücadele
Pars Today - Washington, İran'a karşı tek taraflı politikalarını ve eylemlerini sürdürme konusunda ısrarcı olmaya devam ediyor ve Joe Biden'ın başkanlık döneminde, farklı bahanelerle İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı karma savaşın şiddetlendiği görülüyor.
Pars Today'in haberine göre, ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray'daki son aylarında ve 5 Kasım 2024 tarihindeki başkanlık seçimlerinden önce, Cuma günü Temsilciler Meclisi ve Senato başkanlarına yazdığı bir mektupta, İran ile ilgili ulusal acil durumu bir yıl daha uzattı.
O dönemdeki ABD Başkanı Jimmy Carter, 14 Kasım 1979'da, yani Washington'un Tahran'daki büyükelçiliğinin işgalinden 10 gün sonra, 12170 numaralı yürütme emrini yayımladı ve bu emir, ABD topraklarındaki İran İslam Cumhuriyeti hükümetine ait varlıkların dondurulmasını talep ediyordu. O tarihten bu yana, tüm ABD başkanları bu durumu uzatmıştır.
Biden'ın İran'a karşı acil durumu uzatma eylemi, ABD'nin İran'a yönelik gerçek yaklaşımını göstermektedir; bu da İran halkına karşı düşmanlığın ve hasmane tutumun devamıdır. 1979 yılında İran İslam Devrimi'nin zaferinden sonra ve İran'da İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasından bu yana, ABD, her zaman Batı bloğunun lideri olarak bölgedeki hegemonik rolünü sürdürmeye çalışmış ve İran'a karşı düşmanca bir tutum benimsemiştir. ABD, son dört on yılda İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı, en geniş kapsamlı yaptırımlar, askeri tehditler, siyasi ve diplomatik kampanyalar ve psikolojik savaş gibi çeşitli şekillerde en çok tek taraflı politikalar uygulamıştır.
Biden, Ocak 2021'de göreve gelmesinden bu yana, önceki söylemlerine rağmen, azami baskı kampanyasını sürdürmüş ve zaman zaman farklı bahanelerle İran'a karşı yeni yaptırımlar açıklamaktadır.
2024 yılında ABD, başkanlık seçimleri ve Kongre ara seçimleriyle meşgulken, Donald Trump, Cumhuriyetçi aday olarak seçim kampanyasında, anti-Iran söylemleri ve propagandalarıyla AIPAC gibi Siyonist lobilerin dikkatini çekmeye çalışmaktadır. Joe Biden ve şu anda Demokratların adayı Kamala Harris de, İran'a karşı yaptırımları sürdürürken, sık sık anti-Iran suçlamalarını yineleyerek, İran'a karşı tüm seçeneklerin masada olduğunu ifade etmektedirler.
Önemli bir konu, ABD'nin İran'a karşı politikalarında belirgin bir ikiliğin bulunmasıdır. Washington'un Tahran'a yönelik sürekli suçlamalarından biri, İran'ın nükleer silahlara erişim çabasıdır ve bu bahane ile George W. Bush'un başkanlığı döneminden bu yana, İran'a karşı şiddetli ve eşi görülmemiş yaptırımlar uygulanmıştır. Ancak bu suçlamanın dayanağı, yalnızca Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın birçok raporunda değil, ABD istihbarat kurumlarının da sorguladığı bir meseledir.
2023 Temmuz ayında yayımlanan ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü'nün sınıflandırılmamış raporunun bir bölümünde, İran'ın şu anda bir nükleer bomba üretimi için gerekli olan anahtar nükleer silah geliştirme faaliyetlerini sürdürmediği yeniden vurgulanmıştır. Ancak Tahran, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine devam etmektedir. Öncesinde, Aralık 2022'de ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, İran'ın nükleer silah yapma kararı aldığına dair herhangi bir bilgi bulunmadığını kabul etmiştir.
Daha önce, CIA Başkanı William Burns, Georgia eyaletindeki bir güvenlik konferansında, İran'ın nükleer silah yapma kararı olduğuna dair herhangi bir delil olmadığını belirtmiş ve eğer İran böyle bir adım atarsa, ABD ve müttefiklerinin bunu hemen tespit edebileceğini söylemiştir.
İran, ABD'nin birçok kez başkanları tarafından “İran'a karşı tüm seçeneklerin masada olduğu” iddialarına karşı kararlı bir şekilde yanıt vermiştir. Bu durum, Tahran'ın, her tür saldırgan düşmana karşı etkili bir yanıt vermek amacıyla caydırıcılık yeteneğini artırırken, Washington'un tehditlerinden korkmadığını göstermektedir. Ayrıca, Biden'ın İran'a karşı uyguladığı acil durum uzatması, Tahran'ın Washington'un komplolarına karşı durma kararlılığını etkilememektedir.