Alaska, Ukrayna Savaşının Sonu mu Yoksa Yeni Bir İstikrarsızlığın Başlangıcı mı?
https://parstoday.ir/tr/news/world-i280856
Parstoday - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD eski Başkanı Donald Trump’ın Alaska’da görüşecekleri haberi, bu konuda birçok spekülasyona yol açtı.
(last modified 2025-08-11T03:03:05+00:00 )
Ağustos 10, 2025 10:57 Europe/Istanbul
  • Alaska, Ukrayna Savaşının Sonu mu Yoksa Yeni Bir İstikrarsızlığın Başlangıcı mı?

Parstoday - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD eski Başkanı Donald Trump’ın Alaska’da görüşecekleri haberi, bu konuda birçok spekülasyona yol açtı.

Bazıları Putin ve Trump’ın Alaska’daki olası görüşmesini kan dökülmesinin azaltılması ve diplomasi yolunun açılması açısından bir fırsat olarak görse de, pek çok kişi bu görüşmede perde arkasında bir pazarlığın yapıldığını ve bunun barıştan çok Avrupa'nın siyasi ve güvenlik haritasında yeni çizgiler oluşturabileceğini düşünüyor. Bu bağlamda, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Avrupa’nın barış müzakerelerinde dışlanabileceği konusunda uyarıda bulundu; Orban’a göre bu durum kıta için hem güvenlik hem de gelecek açısından tehlikeli olacaktır. Bu uyarıyı yapan kişi, Kremlin ile yakın ilişkileri ve AB içindeki alışılmadık tutumlarıyla tanınıyor.

Bu uyarının ardından, Institute for the Study of War (ISW) adlı düşünce kuruluşu, böyle bir toplantının yapılmasını Putin’in savaşı bitirme isteği olarak yorumlamamak gerektiğini vurgulayan sert bir not yayınladı. ISW'ye göre Putin’in böyle bir müzakereye katılmasının amacı adil bir barışı kabul etmek değil, ikili tavizler almak, yaptırım baskısını azaltmak ve Rusya’nın Ukrayna topraklarında elde ettiği askeri kazanımları sağlamlaştırmak. Bu analiz, Orban’ın endişelerini daha da güçlendiriyor. Orban şöyle dedi: "Eğer Avrupa bu süreçte yer almazsa, kıtanın çıkarları ve güvenliği dikkate alınmadan önemli kararlar alınabilir."

Atlantik Konseyi de, ABD Dışişleri Bakanlığı eski diplomatı Tyson Barker ile yapılan bir röportajda, işgal altındaki toprakların Rusya’ya bırakılmasına dayalı herhangi bir anlaşmanın Kiev tarafından derhal reddedileceği konusunda uyarıda bulundu. Barker’e göre Ukrayna, sahada zorluklar yaşasa bile, işgali meşrulaştıran bir anlaşmayı kabul etmeyecektir ve böyle bir uzlaşı, sadece yeni bir savaşın davetiyesi olacaktır. Bu görüş, Kiev’in resmi duruşuyla da örtüşüyor.

The Guardian, Volodimir Zelenskiy’nin "Ukrayna asla topraklarını vermeyecek" şeklindeki açıklamasını öne çıkararak, Ukrayna’nın doğrudan katılımı olmadan yapılacak herhangi bir anlaşmanın meşru ve kalıcı olmayacağını hatırlattı. Financial Times, Zelenskiy’nin Avrupa başkentleriyle yoğun görüşmeler yürüttüğünü ve toprak teslimini bir seçenek olarak içeren herhangi bir anlaşmayı engellemeye çalıştığını yazdı. Washington Post ise Avrupalıların endişelerini dile getirdi: Putin’in ABD topraklarında ağırlanması ve “toprak takası” gibi önerilerin sunulması, Rusya’nın saldırısına meşruiyet kazandırma ve mevcut durumu kabul etme anlamına gelebilir. Böyle bir anlaşma, geçici bir ateşkese yol açsa bile, Avrupa’nın güvenliği açısından bir kazanım sağlamayabilir.

Bu analizler, Chatham House ve Center for European Policy Analysis (CEPA) gibi düşünce kuruluşlarının daha önceki değerlendirmeleriyle örtüşüyor. Her iki kurum da, Avrupa’nın güvenliğinin zayıflamaması için “güvenlikte öz yeterlilik” yaklaşımını güçlendirmesi ve barış sürecinde aktif bir aktör haline gelmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştu. Onlara göre Ukrayna krizi sadece bölgesel bir savaş değil, aynı zamanda Avrupa Birliği'nin siyasi iradesi ve birlikteliği için bir sınavdır. Bu krize kayıtsız kalmak ve liderliği başka güçlere bırakmak, “dayatılmış bir barış” riskini beraberinde getirir; bu tür bir barış kısa vadeli bir huzur sağlayabilir, ancak Avrupa’nın toprağına uzun vadeli bir istikrarsızlık tohumu ekebilir.

Avrupa ve Ukrayna’nın aktif katılımı olmadan gerçekleşecek Alaska görüşmesi, ciddi bir risk taşıyor: Görüşmelerin sonucu eksik ve istikrarsız bir anlaşma olabilir. Dolayısıyla baştaki soruya – Ukrayna savaşının sonu yakın mı? – yanıt hâlâ karmaşık. Belki Alaska görüşmesi bir ateşkesin ilk adımını atabilir, ancak kalıcı bir barış için daha geniş, şeffaf ve kapsayıcı bir süreç gerekir; ve bu süreç, Putin ile Trump’ın görüşmesiyle sağlanmış değil. Bu nedenle Avrupa hükümetleri ve Kremlin’e yakın figürler – örneğin Viktor Orban – yaklaşan Alaska zirvesine endişeyle bakıyor.

Muhtemelen, Avrupa'nın ABD ile yaptığı aşağılayıcı ticaret anlaşmasından sonra yeni bir diplomatik yenilgiye daha tanıklık edeceğiz; zira Avrupa, Ukrayna savaşında hem siyasi hem de askeri alanda etkili bir rol oynayamıyor. Avrupa hükümetleri, Ukrayna savaşına yön verecek yeterli güce sahip değil. Öte yandan Trump da böyle bir güce sahip değil; ne Ukrayna hükümeti ne de Avrupa ülkelerinin desteği olmadan, Putin karşısında masaya koyabileceği sihirli bir kartı yok. Tüm bu değişkenler, Alaska zirvesinden büyük ve şaşırtıcı bir sonuç çıkmaması gerektiğine işaret ediyor.