OnlyFans; Kadın Hakları ve Gerçek Özgürlük Konusunda Batı’nın İddialarının İflası

Parstoday – Bedeni satma çağında özgürlük adı altında, şimdi de izinsiz kimlik satışı dönemi başladı. OnlyFans gibi platformlar sadece ahlaki sınırları aşmakla kalmadı, aynı zamanda gençlerin dahil olmasıyla birlikte çocukların dijital sömürüsünün yeni pazarına dönüştü.

Batı, özgürlük ve beden üzerinde sahipliği temel insan hakkı olarak tanıtırken, bu sloganların ardında acı gerçekler gizleniyor. Pars Today’e göre, OnlyFans gibi platformlar özgürlük ve kazanç vaadiyle insanları kendine çekerken, hızla ahlaki ve yasal sınırların aşıldığı, sömürü, modern kölelik ve kimlik satışı  özellikle çocuklar ve gençler için  için bir zemine dönüşmüştür. Bu durum, Batı’nın kadın ve özgürlük anlayışına eleştirel bir bakışı daha da zorunlu hale getiriyor.

Yaklaşık bir milyar dolarlık hasılatıyla tarihin en çok izlenen 50 filminden biri olan Harry Potter filmi, oyuncuları için elbette bir sıçrama tahtası olabilir. Ancak tek bir hata, oyuncuların film buluşmalarına bile davet edilmemesi için yeterlidir! Jessie Cave (Jessi Q), bu kurbanlardan biridir. Sorunun OnlyFans hesabından kaynaklandığını açıkladı. Kendini sanatçılar ve yaratıcı bireyler için gelir ve şöhret kaynağı olarak tanıtan platform, "benzersiz içerik" vaadini öyle bir noktaya taşıdı ki, artık porno içerik üretimiyle anılan bir sosyal ağa dönüştü.

Kişi, OnlyFans’a üye olup cinsel olmayan içerik üretmek istese bile, bu platformun kötü şöhretinden kaçamaz. Jessi Q, Mart ayında kendi OnlyFans sayfasını açtı. Amaç cinsel içerik üretmek değil, hayranlarıyla iletişim kurmak ve geçimini sağlamaktı. Gönderileri çoğunlukla saç şekillendirme üzerineydi. Ancak platformun üzerindeki sosyal damga, onu Harry Potter kadrosundan uzaklaştırdı. Bu dışlanmanın gerekçesi olarak, "OnlyFans’ın pornografiyle bağlantılı olduğu" belirtildi.

Bu, OnlyFans benzeri platformlarda bulunmanın doğurabileceği tek sonuç değil. Liberal dünyanın şöhret ve zenginlik vaatleriyle sunduğu bu tür mecralar, bazen bireylerin kariyerlerini tehlikeye atabilir, bazen ruhsal huzurlarını bozabilir ve bazen de kişinin kendi kimliği üzerindeki mülkiyet hakkını elinden alabilir.

Model ve influencer olarak tanınan Jess Davies, 18 yaşında verdiği karardan dolayı bugün pişman olanlardan biri. BBC’ye verdiği röportajda, “Gençliğimde glamour model olmak istedim. Hiç çıplak poz vermedim, ama yine de fotoğraflarım bugün kötüye kullanılıyor,” dedi. O dönemde çekilen fotoğraflar yalnızca basılı dergilerde yayımlandı, ama bugün internetten silinmeleri imkânsız hale geldi. Bugün pek çok kişi, onun yıllar önceki fotoğraflarını dolandırıcılık için kullanıyor.

Davies, istemeden ve haberi olmadan “dijital fuhuş” çarkının içine girdi. Kendi fotoğraflarının pornografik sohbet sitelerinde dolaştığını, ama kimin ne amaçla kullandığını bilmediğini söylüyor. Tüm yaşamı boyunca çekilen fotoğrafları, hatta aile içindeki kareler bile, bugün dünya genelinde birçok kişi için porno yoluyla gelir kaynağı haline gelmiş durumda. Bu ortamı şu sözlerle tanımlıyor:“Bu fotoğrafları görmek beni mahvetti. Yarı çıplak fotoğraflarım, hayatımın üzerine karabasan gibi çöktü. Yeni biriyle tanıştığım her anda içimden ‘ acaba bu kişi o fotoğrafları gördü mü?’ diye geçiriyorum.”

Beden üzerinde sahiplik ve onu dilediğince kullanma özgürlüğü bahanesiyle doğan dijital fuhuş, bugün bireylerin kendi kimlikleri üzerindeki mülkiyet hakkını bile yok etmiş durumda. Görünüşte gönüllü çekilen fotoğraflar, bir kez yayınlandıktan sonra artık kontrol, bireyin elinden çıkıyor. Kimlerin o içerikten maddi ya da manevi fayda sağlayacağı bilinmez hale geliyor. "Beden özgürlüğü" adı altında, insan varlığının tüm boyutlarını sömüren ve köleleştiren bir sistem oluştu. Öyle ki artık bireylerin kimlikleri bile kendi rızaları olmadan satılıyor.

Bu süreçte, OnlyFans gibi platformlar, ahlaki çöküş yarışında diğerlerinden öne çıkmıştır. Bu platform, artık "yetişkinlere özel içerik" kavramını ortadan kaldırdı. COVID-19 pandemisi sırasında özellikle seks işçileri arasında popüler hale gelen site, bugün gençlerin uğrak noktası haline gelmiş durumda. Internet Matters adlı siteye göre, 18 yaş altındaki bireyler, OnlyFans gibi sitelerde hesap açmak için sahte kimlik belgeleri ve aile üyelerine ait pasaportları kullanıyor. Aynı raporda, 14-15 yaş arasındaki bir çocuğun çıplak fotoğraf paylaşma olasılığının iki kat arttığı vurgulanıyor.

Bu tür platformların faaliyetleri sürerken, ABD Göçmenlik ve Gümrük Dairesi (ICE), son raporunda, çocukların dijital ortamda çıplak görüntülerini paylaşmasıyla ilgili ciddi uyarılarda bulundu. Raporda, “Günümüzde, avcılar sosyal medya ve flört uygulamaları üzerinden gençleri takip ediyor ve şantaj yapıyorlar. Cinsel şantaj, sanılandan çok daha yaygın hale geldi ve son iki yılda katlanarak arttı.” denildi. Raporda, çocukların ve görüntülerinin sosyal medyadan uzak tutulması, bu tür tehditlere karşı savunma yöntemlerinden biri olarak gösterildi.

Bir fotoğraf internete düştüğünde, artık orada kalıcı hale gelir! İnsanlar bu görsellere kolayca ulaşabilir ve cezalandırılmadan istedikleri gibi kullanabilirler. Bugün, OnlyFans gibi platformlar “İstediğin gibi içerik üret” sloganını kullanırken, aslında “Ben de istediğim gibi kullanırım” zihniyetinin önünü açıyor. Bu ortamda, birçok kişinin kimliği rızası olmadan kamuya açık hale gelmiş ve hatta karanlık pazarlarda satılabilir duruma gelmiştir. Bu süreç kontrol edilemez ve asıl kazananlar içerik üreticileri değil, platform sahipleri, aracı kişiler ve anonim tüketicilerdir.

Bu bağlamda OnlyFans ve benzeri platformlarla ilgili bazı temel sorular ortaya çıkıyor:

OnlyFans gibi platformlar, cinsel özgürlük ile modern kölelik arasındaki sınırı nasıl ortadan kaldırdı?

Çocuklar sahte belgelerle yetişkin platformlarına girdiğinde, bu trajedinin sorumlusu kimdir: Aileler mi, devlet mi, platformlar mı?

İçerik paylaşma özgürlüğü ile başkasının kimliğine saldırma özgürlüğü arasındaki fark nedir?

OnlyFans ve benzeri platformlar, dijital kimlik kontrolü üzerinden bireylerin özgürlüğünü, kariyer geleceğini ve özel hayatlarını tehdit etmiyor mu?