İngiltere'de Polis Yetkileri Artırıldı: Baskı ve Çelişkilerle Dolu Bir Döneme Giriş
https://parstoday.ir/tr/news/world-i284032-İngiltere'de_polis_yetkileri_artırıldı_baskı_ve_Çelişkilerle_dolu_bir_döneme_giriş
Parstoday – İngiltere, son günlerde artan Filistin yanlısı protestoların ardından polis teşkilatına yeni yetkiler tanıdığını açıkladı. Londra yönetimi, özellikle "Filistin İçin Hareket" adlı grubun organize ettiği gösterilerde yaklaşık 500 kişinin gözaltına alınmasının ardından, polislerin tekrarlanan protestolara karşı daha sert önlemler alabilmesine olanak sağlayan düzenlemeleri devreye soktu.
(last modified 2025-10-08T08:55:28+00:00 )
Ekim 08, 2025 11:55 Europe/Istanbul
  • İngiltere'de Polis Yetkileri Artırıldı: Baskı ve Çelişkilerle Dolu Bir Döneme Giriş

Parstoday – İngiltere, son günlerde artan Filistin yanlısı protestoların ardından polis teşkilatına yeni yetkiler tanıdığını açıkladı. Londra yönetimi, özellikle "Filistin İçin Hareket" adlı grubun organize ettiği gösterilerde yaklaşık 500 kişinin gözaltına alınmasının ardından, polislerin tekrarlanan protestolara karşı daha sert önlemler alabilmesine olanak sağlayan düzenlemeleri devreye soktu.

Ancak bu karar, sadece güvenlik değil, aynı zamanda derinleşen siyasi ve ekonomik krizlerin bir yansıması olarak da değerlendiriliyor. Başbakan Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi hükümeti, vaat ettiği ekonomik iyileşmeleri gerçekleştiremezken, artan vergiler, sosyal kesintiler ve kamu hizmetlerindeki daralmalar, ülkeyi bir kemer sıkma dönemine sürüklüyor.

Protestolara Baskı, İç Krizi Gizleme Çabası mı?

Uzmanlara göre, polise tanınan yeni yetkiler, esasen işçi sınıfı ve sendikal hareketlerin yükselen sesini bastırmaya yönelik bir adım. Starmer hükümeti, Ukrayna’daki savaşın uzatılması ve Batı Asya’da gerilimi körükleyen politikalarıyla dış krizleri iç baskılardan kurtulmak için kullanmaya çalışıyor.

Ancak bu yaklaşım, İngiltere'nin krizini sadece iç sokaklardan uluslararası sahnelere taşımaktan öteye geçemiyor.

Starmer-Trump Benzerliği: Göçmen Karşıtlığı ve Milliyetçi Popülizm

İngiltere’nin iç ve dış politikaları, giderek daha fazla aşırı sağcı söylemlerle şekilleniyor. Keir Starmer’ın, Donald Trump’a benzer şekilde, mültecilere ve etnik azınlıklara yönelik baskıları artırdığı görülüyor. İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın kalıcı oturum şartlarını zorlaştıran yeni düzenlemeleri, bu politik çizginin bir göstergesi.

Buna paralel olarak, İngiltere’nin İran Ulusal Petrol Şirketi’nin mal varlıklarına el koyması ve İran’a yönelik ABD tarzı yaptırımları benimsemesi, Londra’nın Washington ile dış politikada tam bir uyum içinde hareket ettiğini gösteriyor.

İsrail'e Sınırsız Destek, Protestolara Sıfır Tolerans

Polise tanınan yeni yetkiler, tam da İngiltere genelinde Gazze destekli protestoların zirveye ulaştığı bir dönemde geldi. Onlarca şehirde, özellikle Londra ve Manchester’da binlerce kişi İsrail’in Refah’taki saldırılarını ve Gazze’ye uyguladığı ablukayı protesto ediyor.

Ancak hükümetin bu tepkilere verdiği yanıt, “dini toplulukların güvenliğini sağlama” kisvesi altında protesto hakkını kısıtlamak oldu. İngiltere, Tony Blair’in Gazze’nin geleceğini planlamak için devreye alınması, İsrail’in savaş suçlarının görmezden gelinmesi ve Filistin karşıtı duruşu ile açıkça Tel Aviv yanlısı politikaların savunuculuğunu yapıyor.

İfade Özgürlüğünde İkili Standart: Londra’nın İki Yüzü

İngiliz hükümeti, başka ülkelerdeki protestoları "özgürlük hareketi" olarak tanımlayıp desteklerken, kendi içinde ise bu tür eylemleri bastırmak için yeni yasalar çıkarıyor. İran, Rusya veya diğer ülkelerdeki gösteriler hakkında "demokratik hak" diyerek açıklamalar yapan İngiliz siyasetçiler, Londra sokaklarındaki barışçıl protestolara karşı polis gücünü devreye sokuyor.

Ne yazık ki, Avrupa İnsan Hakları Konseyi gibi Batılı insan hakları kurumları da bu çifte standarda sessiz kalıyor. Bu sessizlik, Batı’nın insan hakları konusunda ne kadar seçici ve siyasi olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu baskıcı düzenlemeler, İngiltere’nin içeride artan halk öfkesini kontrol etme çabasının yanı sıra, dış politikada İsrail’e verdiği koşulsuz desteği sürdürebilmek için uyguladığı stratejik bir tercih olarak okunabilir.