Söylemden Fiiliyata: Trump ile Pritzker Arasındaki Gerilimin ABD’ye Etkileri
https://parstoday.ir/tr/news/world-i284114-söylemden_fiiliyata_trump_ile_pritzker_arasındaki_gerilimin_abd’ye_etkileri
Parstoday – Chicago, Donald Trump’ın sert göçmenlik politikaları ile Illinois’in Demokrat Valisi J.B. Pritzker’in direnişi arasında adeta bir savaş alanına dönüşmüşken, Ulusal Muhafızların ani sevkiyatı ve Vali Pritzker’in tutuklanması yönündeki tehditler, Amerika’yı ciddi bir federal kriz eşiğine getirmiştir.
(last modified 2025-10-10T06:35:52+00:00 )
Ekim 10, 2025 06:49 Europe/Istanbul
  • Söylemden Fiiliyata: Trump ile Pritzker Arasındaki Gerilimin ABD’ye Etkileri

Parstoday – Chicago, Donald Trump’ın sert göçmenlik politikaları ile Illinois’in Demokrat Valisi J.B. Pritzker’in direnişi arasında adeta bir savaş alanına dönüşmüşken, Ulusal Muhafızların ani sevkiyatı ve Vali Pritzker’in tutuklanması yönündeki tehditler, Amerika’yı ciddi bir federal kriz eşiğine getirmiştir.

ABD Başkanı Donald Trump ile Illinois Valisi J.B. Pritzker arasında son günlerde yaşanan siyasi gerilim zirveye ulaşmış, Chicago ise ulusal bir kriz odağı hâline gelmiştir.Bu çatışma, Trump’ın katı göçmenlik politikalarından kaynaklanmakta olup, sözlü tehditlerden fiili uygulamalara dönüşerek Illinois ve genel olarak ABD için ciddi sonuçlar doğurmaktadır.

Bu süreç 2025 yaz sonlarında Trump’ın, yasadışı göçmenleri tutuklamak ve büyük Demokrat şehirlerdeki suçlarla mücadele etmek amacıyla geniş çaplı bir operasyon başlatmasıyla başlamıştır.

Göçmen nüfusu yoğun olan ve göçmenleri koruyan yasalara sahip Chicago, bu politikanın ana hedeflerinden biri olmuştur. Trump, Chicago’yu “suç cehennemi” ve “dünyanın en kötü şehri” olarak nitelendirirken, yerel polis verileri 2025’in ilk sekiz ayında cinayet oranlarında %31’lik bir düşüş göstermektedir.

Bu çelişki, Vali Pritzker ve diğer yerel yetkilileri öfkelendirmiştir. Onlara göre, Trump’ın asıl amacı Demokratların güç merkezlerini zayıflatmak ve muhafazakâr seçmen tabanının desteğini kazanmaktır. Bu doğrultuda Trump yönetimi, Chicago’da Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajanlarının varlığını artırmış ve göçmen mahallelerine ani baskınlar düzenlemiştir. Örneğin South Shore semtindeki bir apartmana Black Hawk helikopterleri eşliğinde yapılan baskın kamuoyunun tepkisini çekmiştir.

Göçmenler ve insan hakları aktivistlerinin oluşturduğu protestocular, bu baskınlarda ICE ajanlarını şiddet kullanmakla suçlamaktadır. Trump ise bu protestoları “isyancılık” olarak nitelendirmiş ve Pritzker’i federal ajanları koruyamamakla itham etmiştir.

Gerginliğin zirvesi, Trump’ın Vali Pritzker’e haber vermeksizin Illinois’ten 300 ve Teksas’tan 200 Ulusal Muhafız askerini Chicago banliyölerine göndermesiyle yaşanmıştır. Pritzker bu hareketi “yasadışı bir işgal” olarak tanımlamış ve şöyle demiştir:“Trump yönetimi suçla mücadele etmek yerine kaos yaratıyor.”Hatta daha da ileri giderek, Trump’ı “demans” (zihinsel yetersizlik) ile suçlamış ve kararlarının “akli zaaflardan” kaynaklandığını iddia etmiştir.

Trump buna karşılık Vali Pritzker ve Chicago Belediye Başkanı Brandon Johnson’ı tutuklamakla tehdit etmiştir. Ayrıca mahkemelerin Ulusal Muhafızların konuşlandırılmasına yasak getirmeye devam etmesi durumunda “İsyan Yasası”na başvuracağını açıklamıştır. Bazı hukukçular bu adımı “otokrasiye giden yol” olarak nitelendirmektedir.

Bu gerginliğin kısa ve uzun vadeli sonuçları söz konusudur:

Kısa vadede Chicago’da protestolar yoğunlaşmış ve Ulusal Muhafızlarla göstericiler arasında şiddetli çatışma riski artmıştır. ICE merkezleri önünde çok sayıda tutuklama yaşanmış ve göçmen mahallelerinde korku hâkim olmuştur.

Yerel ekonomi, göçmen iş gücüne bağımlı olduğu için zarar görmüş; mahkemelerin Ulusal Muhafızların konuşlanmasını durdurma olasılığı gündemdedir. Ancak Trump, acil durum çağrısıyla doğrudan orduyu devreye sokabilir.

Trump’ın Pritzker’in tutuklanmasını talep etmesi, onu bir Demokrat lider olarak direnişin sembolü hâline getirmiştir. Bu gelişmeler, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’u da Pritzker’i desteklemeye yöneltmiştir.

Uzun vadede bu çatışma, Los Angeles ve New York gibi diğer Demokrat şehirler için bir örnek teşkil edecek ve federalizm tartışmalarını yeniden alevlendirecektir.

Trump için bu süreç, seçmen tabanını konsolide etmek açısından siyasi bir zafer olabilir; ancak orduyu ve yargıyı siyasi amaçla kullanmakla suçlanma riski doğurmaktadır.

2028 başkanlık seçimleri için potansiyel bir aday olan Pritzker içinse bu kriz, Demokratların liderliğini üstlenmek ve ulusal sahnede pozisyonunu güçlendirmek için önemli bir fırsattır. Hatta Gavin Newsom ile birlikte “ordunun siyasi amaçlarla kullanılmasına” karşı durmak amacıyla Ulusal Valiler Birliği’nden ayrılmayı bile gündeme getirmiştir.

New York Times yazarı Robert A. gibi uzmanlar, Trump’ın tanımladığı “iç düşman” söyleminin demokrasinin sınırlarını tehdit ettiğini ve bunun ulusal bir krize yol açabileceği konusunda uyarıyorlar.

Bu çatışma yalnızca göç politikası etrafında şekillenmiyor; aynı zamanda federal hükümet ile eyaletler arasındaki güç dengesi mücadelesini temsil ediyor.

Pritzker kararlılığıyla direnişin sembolü hâline gelirken, Trump ise elinde federal gücü bulunduruyor.

Chicago’nun ve Amerika’nın geleceği, mahkemelerin kararlarına ve halkın tepkisine bağlı.

Bu “siyasi iç savaş” barışla mı sonuçlanacak yoksa ülkeyi daha derin bir krize mi sürükleyecek?Zaman gösterecek.