Bağlantısızlar Hareketi’nden Washington’a uyarı: ABD Venezuela’ya askeri müdahale mi planlıyor?

ABD’nin Venezuela’ya yönelik askeri tehditleri karşısında Bağlantısızlar Hareketi, uluslararası hukuka aykırı bir saldırıya karşı ciddi uyarılarda bulundu. Hareket, ABD’nin tek taraflı askeri seçenekleri değerlendirmesinin Karayip bölgesinde barış ve istikrarı tehlikeye attığını vurguladı.

Bağlantısızlar Hareketi’ne üye ülkeler, ABD’nin Venezuela’ya olası askeri müdahalesi konusunda uyarıda bulundu.

Parstoday’in haberine göre, Pentagon’un Venezuela’ya karşı askeri seçenekler hazırladığı yönündeki raporlar eşliğinde, 120’den fazla ülkeden oluşan Bağlantısızlar Hareketi, bu tür bir saldırının Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın açık ihlali olacağını belirtti.

Uganda’nın başkenti Kampala’da düzenlenen olağanüstü dışişleri bakanları toplantısının sonunda yayımlanan bildiride, Karayipler’de artan gerilim ve ABD’nin askeri müdahale ihtimali konusunda ciddi uyarılar yapıldı. Bildiride, Venezuela’ya yönelik herhangi bir askeri eylemin BM Anlaşması ve ülkelerin iç işlerine karışmama ilkesine aykırı olduğu ve Latin Amerika’nın barış ve istikrarını tehdit edeceği ifade edildi.

Bakanlar, “Bağımsız ülkelere karşı kışkırtıcı davranışlar ve güç kullanma tehditleri, uluslararası iş birliği ruhuyla bağdaşmaz ve yalnızca jeopolitik gerilimleri artırır” dedi. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi’ne acil toplantı çağrısı yapılarak, ABD’nin olası askeri eylemlerinin sonuçlarının değerlendirilmesi istendi.

Bağlantısızlar Hareketi, ABD’ye uluslararası hukuka, ülkelerin toprak bütünlüğüne ve halkların kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermesi çağrısında bulundu ve Venezuela’nın iç işlerine doğrudan ya da dolaylı müdahaleden kaçınmasını istedi.

Toplantı sırasında, Pentagon’un Başkan Donald Trump’a sunmak üzere askeri seçenekler hazırladığına dair haberler yayımlandı. Bu seçeneklerin, Venezuela topraklarındaki askeri hedeflere sınırlı saldırılar ve Caracas hükümetine muhalif gruplara destek verilmesini içerdiği bildirildi.

Trump, Venezuela’ya yönelik askeri saldırı ihtimalini dışlamadığını belirtti ve ABD’nin son dönemde Venezuela açıklarındaki teknelere düzenlediği saldırılara atıfta bulunarak, “Şimdi kara seçeneğini ciddi şekilde değerlendiriyoruz” dedi. Beyaz Saray’a göre bu tekneler uyuşturucu taşıyordu. Trump, bu saldırıların Venezuela topraklarını da kapsayıp kapsamayacağı sorusuna “Size tam olarak söylemek istemiyorum” yanıtını verdi, ancak “denizi kontrol ediyoruz” diyerek kara operasyonunun bir seçenek olduğunu ima etti. Ayrıca CIA’ya Venezuela’da faaliyet izni verdiğini doğruladı.

Uluslararası kurumlar ve Bağlantısızlar Hareketi, ABD’nin Karayip’teki eylemlerinin üç temel ihlale dayandığını belirtti:

- Ulusal egemenliğin ihlali: BM Güvenlik Konseyi onayı olmadan bir ülkenin topraklarında veya karasularında askeri operasyon düzenlemek, uluslararası hukukun açık ihlalidir.

- Orantısız güç kullanımı: Uluslararası hukuk, ölümcül güç kullanımını yalnızca yakın tehdit durumlarında meşru sayar. Oysa bazı saldırılarda hedef teknelerin geri döndüğü ve tehdit oluşturmadığı bildirildi.

- Hukuki gerekçelendirme eksikliği: Trump yönetimi, uyuşturucu kartellerini “silahlı yasa dışı gruplar” olarak tanımlayarak “silahlı çatışma hali” iddiasında bulundu. Bu yorum, hukukçular tarafından tartışmalı ve sorunlu bulundu.

ABD’nin Venezuela’ya yönelik askeri tehditlerinin arkasındaki motivasyonlar arasında şunlar öne çıkıyor:

- Enerji kaynaklarına erişim: Venezuela, dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip ülke olarak ABD’nin stratejik ilgisini çekiyor.

- Monroe Doktrini’nin uygulanması: ABD’nin Batı yarımkürede müdahale hakkı iddiası, Latin Amerika tarihinde sıkça görülmüş ve bölge ülkelerinin direnişiyle karşılaşmıştır.

- İç kamuoyunu saptırma: Bazı Amerikalı analistlere göre, dış kriz yaratmak iç siyasi sorunlardan dikkati uzaklaştırma amacı taşıyabilir.

Sonuç olarak, Bağlantısızlar Hareketi’nin uyarısı yalnızca ahlaki ve siyasi bir çağrı değil, aynı zamanda uluslararası hukukun temel ilkelerine dayanan ciddi bir uyarıdır. Bu kriz yalnızca Venezuela’yı değil, tüm gelişmekte olan ülkelerin egemenliğini ve güvenliğini tehdit etmektedir. Çözüm, ABD’yi tek taraflı eylemlerden vazgeçmeye ve tarafsız uluslararası kurumlar gözetiminde müzakere masasına dönmeye zorlayacak küresel bir irade gerektirir.