Gölgeden Sahneye: Marco Rubio ve Washington’un Maduro’yla Mücadelesi
https://parstoday.ir/tr/news/world-i284676-gölgeden_sahneye_marco_rubio_ve_washington’un_maduro’yla_mücadelesi
Parstoday - ABD hükümeti içinde, Venezuela’ya yönelik politikanın rotasını belirleme konusunda gizli bir rekabet yaşanıyordu. Görünüşe göre bu mücadeleden zaferle çıkan Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio oldu ve artık Washington’un karar alma süreçlerinde kilit bir rol oynuyor.
(last modified 2025-10-19T08:23:31+00:00 )
Ekim 19, 2025 10:53 Europe/Istanbul
  • Gölgeden Sahneye: Marco Rubio ve Washington’un Maduro’yla Mücadelesi

Parstoday - ABD hükümeti içinde, Venezuela’ya yönelik politikanın rotasını belirleme konusunda gizli bir rekabet yaşanıyordu. Görünüşe göre bu mücadeleden zaferle çıkan Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio oldu ve artık Washington’un karar alma süreçlerinde kilit bir rol oynuyor.

Amerikan düşünce kuruluşu Responsible Statecraft kısa süre önce yayımladığı bir yazıda şöyle yazdı: Trump yönetiminin ilk yıllarında ABD'nin Venezuela politikasında köklü bir değişim yaşandı. Beklenilenin aksine, bu değişim Dışişleri Bakanlığı veya istihbarat kurumlarından değil, eski Cumhuriyetçi senatör ve dönemin fiili dışişleri bakanı Marco Rubio'nun yönlendirmesiyle gerçekleşti. Parstoday’in aktardığına göre Rubio, parti ağları, bölgesel lobiler ve karar alma mekanizmalarındaki etkisini kullanarak, Nicolás Maduro hükümetine karşı “maksimum baskı” politikasının tasarlanması ve uygulanmasında belirleyici bir rol oynadı.

Venezuela stratejisini belirleme konusunda hükümet içindeki rekabet, Rubio’nun zaferiyle sonuçlandı. Bu durum, Beyaz Saray’ın o dönemki özel temsilcisi Richard Grenell’in Maduro ile mahkûm takası ve petrol iş birliği üzerine vardığı anlaşmaların ardından Trump’ın doğrudan talimatıyla Karakas ile diplomatik ilişkilerin tamamen kesilmesiyle netlik kazandı.

Trump’ın ilk döneminde, Marco Rubio fiilen Latin Amerika işlerinde “gölge dışişleri bakanı” olarak görülüyordu. John Bolton, Mike Pompeo, Steve Mnuchin, Elliott Abrams ve Carrie Filipetti gibi isimler de Maduro karşıtı politikaların destekçileri arasındaydı. Beyaz Saray’da ise Rubio’nun uzun süredir müttefiki olan Mauricio Claver-Carone, Venezuela’ya yönelik petrol yaptırımlarının tasarlanmasında önemli bir rol oynadı.

Venezuela petrol endüstrisine uygulanan geniş kapsamlı yaptırımlar yalnızca ülke ekonomisini baskı altına almakla kalmadı, aynı zamanda büyük bir göç dalgasını da tetikledi. Ekonomik araçların yanında askeri seçenekler de gündeme geldi. 2020 yılında Jordan Goudreau liderliğindeki “Kayıp Operasyonu” başarısız oldu. Ayrıca Blackwater’ın kurucusu Erik Prince, benzer bir operasyon için bir milyon dolardan fazla fon topladığını iddia etti.

Maduro karşıtı gruplar, Amerikan medyasında ve düşünce kuruluşlarında aktif bir varlığa sahip. USAID ve Ulusal Demokrasi Vakfı (NED) gibi kuruluşlardan mali destek alarak daha fazla yaptırım ve Venezuela hükümetinin izole edilmesini talep ediyorlar. Bu lobiler, özellikle Florida eyaletinde Rubio’nun konumunu güçlendirmede önemli bir rol oynadı.

Rubio’nun, Maduro’nun “Tren de Aragua” adlı suç örgütüyle bağlantılı olduğu yönündeki iddiası istihbarat kurumları tarafından reddedildi. Ancak bu iddia, ABD’nin bölgedeki askeri varlığını artırması ve ABD topraklarında bulunan yüz binlerce Venezuelalı için geçici koruma statüsünün iptali için bir gerekçe haline geldi. Bu adım, özellikle Florida'nın bazı bölgelerinde seçmenlerin memnuniyetsizliğine yol açtı.

Trump’ın ilk başkanlık döneminde, ABD Senatosu’ndaki resmi konumuna rağmen Marco Rubio, Venezuela’ya yönelik Amerikan politikasında beklenenden çok daha büyük bir rol oynadı. Karar alma mekanizmalarındaki nüfuzu, iki partili desteği kullanma becerisi ve bölgesel lobileri harekete geçirme yeteneği, ABD dış politikasının şekillendirilmesinde resmi olmayan aktörlerin gücünü gözler önüne seriyor. Bu süreç yalnızca Venezuela’nın geleceğini değil, aynı zamanda Latin Amerika’daki jeopolitik dengeleri de etkileyecektir.