Batı’nın Strateji Değişimi: Cephe Savaşından Rusya’ya Karşı Ekonomik Savaşa
Parstoday – Londra’da düzenlenen “Gönüllüler Koalisyonu” zirvesi, Batı’nın Ukrayna’daki askeri başarısızlıklar karşısında stratejisini değiştirdiğini ve artık ekonomik baskı ile uzun menzilli silahlara dayalı yeni bir politika izlediğini ortaya koydu. Bu yeni yaklaşım, “barış için baskı” söylemi etrafında şekilleniyor.
Cuma günü Londra’da gerçekleştirilen sözde “Gönüllüler Koalisyonu Zirvesi”, Danimarka ve Hollanda başbakanlarının yanı sıra NATO Genel Sekreteri, İngiltere ve Ukrayna liderlerinin katılımıyla yapıldı. Toplantının önemli bir bölümü, Japonya’nın yeni başbakanı da dâhil olmak üzere yaklaşık 20 liderin çevrim içi katılımıyla gerçekleşti. Zirvenin ana odağı, yılın son aylarında uygulanacak ekonomik ve askeri koordinasyonun güçlendirilmesiydi.
Parstoday’in IRNA’dan aktardığına göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD’nin Rus petrolüne yönelik yaptırımlarını “bir dönüm noktası” olarak nitelendirdi ve bu adımların doğrudan Rusya’nın savaş finansman kaynaklarını hedeflemesi gerektiğini söyledi. Macron ayrıca, Rusya’nın “gölge tanker filosunun” engellenmesi yönündeki çabaları destekleyerek bunun AB yaptırım paketlerinin “zorunlu bir tamamlayıcısı” olduğunu belirtti.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin üzerindeki azami baskının — petrol ambargosu, mal varlıklarının dondurulması ve uzun menzilli füze sistemlerinin güçlendirilmesi yoluyla — Moskova’yı müzakereye zorlamanın tek yolu olduğunu vurguladı. Londra ayrıca Ukrayna’ya 5.000 hafif çok amaçlı füze ve 140 uzun menzilli füze teslimatının hızlandırılacağını açıkladı.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Batı’nın petrol yaptırımlarını “büyük bir adım” olarak nitelendirerek ülkesine savunma sistemlerinin öncelikli olarak teslim edilmesini talep etti. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve Avrupalı liderler de Rusya’nın ekonomik ve askeri kaynaklarının kademeli olarak zayıflatılması gerektiğini vurguladı ve bu yaklaşımı “adil barışa giden yol” olarak tanımladı.
Analistler, Londra zirvesini Batı’nın stratejik yöneliminde bir kırılma noktası olarak değerlendiriyor. Batı, askeri zafer umudundan ekonomik baskı ve caydırıcılığa dayalı yeni bir denge politikasına yöneliyor. Son üç yılda Batılı ülkeler Ukrayna’yı destekleyerek Moskova-Kiev savaşının yayılmasına katkı sağlarken, petrol yaptırımları ve uzun menzilli füze sevkiyatları, savaşın ekonomi ve enerji alanına taşındığını gösteriyor. Bu adımlar kısa vadede Moskova üzerindeki baskıyı artırsa da, uzun vadede krizin daha da karmaşık bir hâl alabileceği uyarısı yapılıyor.
Sonuç olarak, Londra zirvesi Batı’nın “barış için hedefe yönelik baskı” söylemini inşa etme çabasını yansıtıyor. Ancak ekonomik ve silahlanma savaşının sürmesi, diplomasinin önündeki engelleri ve riskleri daha da artırabilir.