Yapısal Yeniden İnşa Olmadan Gazze Sürekli Kriz Döngüsünden Çıkabilir mi?
https://parstoday.ir/tr/news/world-i285644-yapısal_yeniden_İnşa_olmadan_gazze_sürekli_kriz_döngüsünden_Çıkabilir_mi
Parstoday – UNICEF bir kez daha Gazze’deki insani krizin kötüleştiği konusunda uyarıda bulundu ve bir milyondan fazla Gazzeli çocuğun hâlâ ciddi su ve gıda sıkıntısı yaşadığını, birçok çocuğun ise ateşkes ilan edilmesine rağmen her gece aç yattığını açıkladı.
(last modified 2025-11-05T03:16:52+00:00 )
Kasım 05, 2025 05:06 Europe/Istanbul
  • Yapısal Yeniden İnşa Olmadan Gazze Sürekli Kriz Döngüsünden Çıkabilir mi?

Parstoday – UNICEF bir kez daha Gazze’deki insani krizin kötüleştiği konusunda uyarıda bulundu ve bir milyondan fazla Gazzeli çocuğun hâlâ ciddi su ve gıda sıkıntısı yaşadığını, birçok çocuğun ise ateşkes ilan edilmesine rağmen her gece aç yattığını açıkladı.

Parstoday’in haberine göre, Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) sözcüsü Tess Ingram, ateşkesin olumlu bir gelişme olduğunu ancak açlığı sona erdirmek ve Gazze’deki ailelerin temiz içme suyuna erişimini sağlamak için yeterli olmadığını belirtti. Ingram, su altyapısının ve sağlık hizmetlerinin ciddi şekilde zarar gördüğünü, ailelerin her gün hayatta kalmak için mücadele ettiğini ifade etti. UNICEF ayrıca, ateşkesin başlamasından sonra yardımların Gazze’ye girişinde hafif bir artış yaşandığını ancak bu miktarın savaş öncesi seviyenin çok altında kaldığını ve geniş insani ihtiyaçları karşılamadığını bildirdi.

Birleşmiş Milletler raporlarına göre, doktor, ilaç ve tıbbi ekipman eksikliği nedeniyle binlerce tedaviye muhtaç çocuk hastanelerde yeterli bakım göremiyor. BM Genel Sekreteri Yardımcısı Sözcüsü de durumun felaket boyutunda olduğunu belirterek, Gazze’de normal bir yaşamın artık çoğu aile için imkânsız hale geldiğini söyledi. Gıda ve içme suyu stokları asgari düzeye indi, halkın büyük bölümü açık alanlarda veya geçici barınaklarda yaşıyor, hastaneler ise hayati ekipman eksikliğiyle karşı karşıya.

Bugün Gazze’de yaşananlar sadece bir insani kriz değil; aynı zamanda uluslararası düzeyde ahlaki ve siyasi bir çöküşün açık örneğidir. Ateşkes doğrudan şiddeti azaltmış olsa da, altyapının geniş çapta yıkılması ve yardımların girişine yönelik kısıtlamaların sürmesi, halkın ateşkesten gerçek anlamda yararlanmasını engelliyor.

Sular akmazken, elektrik kesikken, fırınlar çalışmazken ve hastaneler ilaç ve yakıttan yoksunken “ateşkes” kavramı pratik anlamını yitirir; sessiz bir yıkıntıya dönüşür.

Bugünkü kriz birkaç haftalık veya aylık çatışmanın sonucu değil; yıllardır süren kapsamlı ablukanın, hayati altyapının sistematik olarak tahrip edilmesinin ve Gazze halkına uygulanan ekonomik ve sosyal baskının devamıdır. Yakıt, ilaç, gıda, su ve kanalizasyon ekipmanları ile hatta inşaat malzemelerinin ithalatına yönelik ağır kısıtlamalar, Gazze’yi yeniden inşa etme ve asgari yaşam standartlarını sağlama kapasitesinden mahrum bırakmıştır. Birçok fabrika kapanmış, tarım su eksikliği ve toprakların tahribatı nedeniyle yok olmuş, işsizlik oranı en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Sonuç olarak halk en temel ihtiyaçlar için bile uluslararası yardımlara bağımlı hale gelmiştir; ancak bu yardımların kendisi de sınırlamalara tabidir.

Bu bozuk ekonomik döngü sadece hayatta kalmayı zorlaştırmıyor, aynı zamanda Gazze’nin toplumsal dokusunu tehdit ediyor. Bugün yetersiz beslenme ve susuzlukla büyüyen Filistinli çocuklar, yarın ciddi fiziksel ve ruhsal sorunlarla karşı karşıya kalacaklar. Okulların ve eğitim merkezlerinin yıkılması, telafisi mümkün olmayan bir gelecek kaybı anlamına geliyor. Binlerce öğrenci çadırlarda ve sığınaklarda eğitim görüyor, savaş mağduru öğretmenler eğitimi sürdürmek için çabalıyor; ancak güvenlik, yeterli beslenme ve kalıcı sağlık olmadan etkili bir eğitim sistemi kurulamaz. Çocuklar sınıfta değil de su ve gıda kuyruğunda bekliyorsa, bu Gazze’nin geleceğinin hedef alındığı anlamına gelir.

Siyasi açıdan da, İsrail ABD’nin ve bazı Avrupa ülkelerinin siyasi desteğine dayanarak fiilen hiçbir uluslararası mercie hesap vermemekte, Gazze halkına yönelik kısıtlayıcı politikalarını sürdürmekte ve ateşkes anlaşmalarını defalarca ihlal etmektedir. Bu durum, Batı’nın özgürlük, insan hakları ve adalet iddialarını ciddi biçimde sorgulatmaktadır. Dünya toplumunun önemli bir kısmının çocukların açlığına, hastanelerin yıkımına ve ilaç ile gıda girişinin engellenmesine sessiz kalması, Gazze halkının yaralarını daha da derinleştirmektedir.

Buna rağmen Gazze halkının toplumsal direnci devam etmektedir. Yerel kuruluşlar aileler arasında gıda dağıtmakta, gönüllü sağlık ekipleri çocuklarla ilgilenmekte, öğretmenler sığınaklarda küçük sınıflar kurmaktadır. Bu çabalar, Gazze toplumunun benzeri görülmemiş baskılara rağmen teslim olmadığını göstermektedir; ancak halkın direnci, uluslararası toplumun sorumluluğunun yerini alamaz.

Gazze’nin ihtiyacı sadece birkaç yardım tırı değil; ablukanın sona ermesi ve gerçek bir yeniden yapılanmadır. Su ve elektrik altyapısının onarılması, ekonomik akışın serbest bırakılması, hastaneler ve okulların hizmete dönmesi ve halkın temel kaynaklara erişiminin garanti altına alınması, yaşamın yeniden başlamasının temelidir. Eğer dünya çocuk haklarını savunduğunu iddia ediyorsa, İsrail rejimini uluslararası hukuk ilkelerine uymaya zorlamak için siyasi, hukuki ve ekonomik araçlarını kullanmalıdır. Uzmanlar, abluka kaldırılmadan ve yapısal yeniden inşa gerçekleşmeden Gazze’nin sürekli kriz döngüsünden kurtulamayacağını vurguluyorlar.

Gazze’nin geleceği hâlâ yazılabilir; ancak bu, abluka ve yıkım diliyle değil, adalet, sorumluluk ve insanlık diliyle mümkün olacaktır. Gazzeli çocukların artık aç kalmadığı, huzur içinde uyuyabildiği, okula gidip geçmişten daha aydınlık bir gelecek hayal edebildiği gün, dünya nihayet bu felaket karşısında sessiz kalmadığını söyleyebilecektir.