Yemen'den Sudan'a: Emirlik, Savaş Baronlarının Destekçisi ve Halkların Düşmanı
Parstoday – İç savaşla boğuşan Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin rekabet ve ihtiras sahasına dönüşmüş durumda; burada altın, güç ve suç iç içe geçmiş halde.
Kızıldeniz’in kıyısında bulunan Sudan, stratejik bir kavşakta yer alıyor ve özellikle altın olmak üzere değerli kaynaklarla dolu. Bu avantaj, Sudan’ın bir çok sorun yaşamasına sebep olmuştur, küresel çıkarcılar yalnızca iç savaşa engel olmamakla kalmıyor, aynı zamanda kendi hedeflerine ulaşmak için bu kriz yaşayan ülkede savaşın ateşini daha da körüklüyor. Bu bağlamda, son zamanlarda Birleşik Arap Emirlikleri’nin adı birçok suçun ortağı olarak sıkça gündeme geliyor.
Parstoday’in haberine göre, “Mersad” düşünce kuruluşu bir yazısında “Emirlik’in Diplomatik İtibar Krizi”ni ele alıyor ve bu krizin Sudan’da zirveye ulaştığını belirtiyor. Yazıda şu ifadeler yer alıyor: Emirlik’in son yıllardaki siyasi yönelimi, “İtaatkâr Savaş Baronları Doktrini”ne dayanıyor; yani demokratik süreçlerden uzaklaşma ve halka karşı sorumlu olmayan, Emirlik’e bağlı askeri güçlere dayanma. Bu model, daha önce Mısır’da Abdülfettah Sisi’ye ve Libya’da Halife Hafter’e verilen destekle kendini göstermişti; şimdi ise Sudan’da Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) desteğiyle tekrar ediyor.
Avrupa Birliği Düşünce Kuruluşu da Sudan’da yaşanan insani felaketlere dikkat çekerek, bu ülkenin halkının acıları arasında süren uluslararası rekabetleri incelemiştir: “Bölgesel ve uluslararası rekabetler, arabuluculuk çabalarını daha da karmaşık hale getiriyor. Türkiye ve Rusya ile beraber, Amerika ve Avrupa’dan Afrika Boynuzu ülkelerine ve Fars Körfezi’ne kadar Sudan’da çıkarları olan aktörler mevcut. Mısır ve Suudi Arabistan, Sudan’ın coğrafi konumu nedeniyle Kızıldeniz boyunca istikrarı ulusal güvenlik meselesi olarak görmekte ve genellikle Sudan Silahlı Kuvvetleri’ni (SAF) destekleme eğilimindedir.”
Bu düşünce kuruluşu, makalesinin çeşitli bölümlerinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin ikiyüzlü rolüne işaret etmiştir; Sudan’daki felaketlerde birçok suçlamaya maruz kalan bir ülke. Birleşik Arap Emirlikleri, 2015 yılında Yemen savaşında, askeri operasyonlarını desteklemek amacıyla Hızlı Destek Güçleri’nden bazı birimleri konuşlandırmış ve bu grubun dış bağlantılarını güçlendirmiştir. Bu nedenle ve Sudan’ın stratejik konumu ile altın kaynaklarına erişim amacıyla, Emirlik birçok müttefikinden farklı olarak Hızlı Tepki Güçleri’ni desteklemeye yönelmiştir; her ne kadar Birleşik Arap Emirlikleri, RSF’ye doğrudan destek vererek altın kaynaklarına erişim sağladığı yönündeki iddiaları reddetse bile. Buna rağmen, raporlar Kolombiyalılar gibi başka milletlerden paralı askerlerin de Emirlik şirketleri tarafından işe alındıktan sonra Hızlı Destek Güçleri’nin yanında savaşa katıldığını ortaya koymaktadır.
Sudan’daki savaş yalnızca bir insani felaket değildir; Nisan 2023’ten bu yana 150 binden fazla kişinin öldüğü ve yaklaşık 12 milyon kişinin yerinden edildiği tahmin edilmektedir, aynı zamanda artan bölgesel istikrarsızlığın da kaynağıdır. Bu kriz yaşayan ülke, 30 milyondan fazla nüfusa sahip olup, 16 milyon çocuk da dahil olmak üzere kıtlık, sel, kolera salgını ve savaş nedeniyle insani yardıma muhtaçtır. Buna rağmen, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin uluslararası ihtiraslarının sahasına dönüşmüş ve bu ülkeler kendi çıkarları uğruna her gün Sudan’ın savunmasız ve mazlum halkının acılarını artırmaktadır./